KRİPTO PARA MESELESİ

H. Kübra ERGİN hkubraergin@hotmail.com

Geçtiğimiz haftalarda dört yüz bine yakın kişinin mağdur olduğu bir dolandırıcılık hâdisesi yaşandı. Bu sefer dolandırıcılığın adresi, yaklaşık dört yıldır kripto para diye isimlendirilen sanal varlıkların alım satımına aracılık eden bir kripto para borsasıydı. Borsanın internet sitesi, hata mesajı verdi. Ardından da şirketin kurucusu ortadan kayboldu.

Aslında bu hâdise ilk değil, ülkemizde de dünyada da kripto para üreticisi olarak ortaya çıkıp çok büyük miktarda para topladıktan sonra ortadan kaybolan birçok vaka var.

İbretlik bir durumdur; her zaman, kolay yoldan bol para kazanma vaadiyle ortaya çıkanlar, dolandıracak birilerini bulabiliyorlar. İnsanoğlundaki hırsı ve işine gelene inanma kolaycılığını kullananlar, her zaman yeni kurbanlar bulabiliyorlar.

Bu hâdisede; kripto para alım satımına aracılık etme vaadinde olan borsa, mağduriyete sebep oldu. Bir saâdet zinciri gibi önce yüksek kâr dağıtarak yeni kurbanları tuzağa çekti. Sonra da ödemeler gecikmeye başladı ve şirket yöneticisi kaçtı. Aslında tek mesele; aracılık eden borsaların güvenilirliği meselesi değil, bu kripto para denilen şeyin kendisi tamamen çökebilir.

Sistemi iyi bilen kişiler; hızlı yükselişe kapılmamak gerektiğini, bu işin âdeta kumara benzediğini söylüyorlar. Nasıl ki kumarda bir veya birkaç kişinin kazanmasına mukabil çok sayıda kişi kaybeder, bunun gibi, bir süre yükselip sonunda dibe çakılabilir.

Gerçek bir imâlâta, bir ihtiyacın karşılanmasına dayanmayan, sadece kendisine gösterilen rağbete, itibara dayanan bir varlık durumunda olduğu için; geleceği bilinmiyor. Arkasında hiçbir devlet veya müessese bulunmadığı için; paranın değeri sıfırlansa gidip kimseye dâvâ açamıyorsunuz, kimseden bir hak talep edemiyorsunuz.

Birçok hoca efendi bu sistemin va‘dettiği yüksek kâra aldanmamak gerektiği hususunda uyarmıştı. Diyanet de aldanma-aldatma ihtimali yüksek olan böyle alışverişlerin câiz olmadığını bildirmişti.

Bu gerçeğin fark edilmesi için, Merkez Bankası kripto varlıkların gündelik ödemelerde kullanılmasını yasakladı. Yasaklamanın gerekçesi olarak da yatırımcıları, telâfisi mümkün olmayan zararların oluşması tehlikesine karşı uyardı. Çok geçmeden korkulan oldu.

Çünkü kripto para birimleri, fizikî veya hukukî bir karşılığı olmayan sanal para birimleridir. Kripto para satın alma işlemleri de bu sebeple sadece internet siteleri üzerinden yapılabilmektedir.

Kripto para diye isimlendirilen bu varlıklar; sadece dijital dünyada var olan, yani internet işlemleriyle piyasaya sürülen bir çeşit yatırım vasıtası olarak sunuluyor. Sistemin kriptografi yani şifreleme yöntemi kullanması sebebiyle adına kripto varlık deniliyor.

İlk kripto para olan Bitcoin, 2009 yılının başlarında Satoshi Nakamoto kod adıyla ortaya çıkan kişi veya kişiler tarafından açık kaynak kodlu yazılım olarak paylaşıldı. Bu ağ uçtan uca şifrelemeli dosya paylaşım plâtformlarına benzer konseptli bir plâtform üzerinden ilerliyor.

Bu varlıklara para demek biraz yanıltıcı, bu sebeple «varlık» deniliyor. Çünkü para; esas olarak, gerçek nesneleri satın almakta kullanılan takas aracıdır. Paranızla büyük-küçük her şeyi satın alabilirsiniz. Biriktirdiğiniz parayı mîras bırakabilirsiniz. Kripto paralar ise sadece yatırım ve takas aracı olarak kullanılabiliyor.

Kripto varlıklar, blok zincir ismi verilen ve aynı para birimine sahip kişilerin onayına dayalı bir şekilde itibar kazanıyor. Yani kimse itibar etmezse, takas etmek veya satın almak istemezse, birdenbire değeri sıfıra da inebilir.

Aslında buna varlık demek de yanıltıcı, çünkü bunun arkasında gerçek bir varlık da yok. İnsanların bir ihtiyacını karşılayarak hak edilmiş bir karşılık değil. Piyasaya sürülen ilk kripto para; 3 Ocak 2009 tarihinde yapılan 50 bitcoin, Satoshi Nakamoto’nun cüzdanında herhangi bir şeyin bedeli olmaksızın sıfırdan oluşmuş. 2009 yılından bu yana arz edilmiş bitcoinler ise dijital cüzdanlardan, başka dijital cüzdanlara yapılan aktarımların diğer bir deyişle harcamaların dünya çapında yaygın büyük bir hesap defterine kaydedilerek gerçekleşmesiyle üretilmektedir. Aslında üretilen bir şey yoktur; bitcoinler şifre çözümü ve onay verme gibi işlemlere karşılık, yazılım tarafından bu kuruculara verilmektedir.

Banka kartları ile alışverişlerde de sanal para kullanılır ve bu işlemler sonucunda sadece sistem verilerinde değişiklik meydana gelir. Ancak çalışıp kazanarak hesabınıza gerçek para yatırmazsanız, kartla harcama yapamazsınız. Merkez bankalarının bastığı, devletlerin arkasında durduğu parayı kolaylık sağlaması açısından kartlar aracılığıyla kullanmış olursunuz. Kripto paralarda ise herhangi bir otorite veya hükûmet yok.

Bu hesap defteri; bir kimsenin, müessesenin, firmanın veya devletin kontrolünde, gözetiminde ve garantisinde değil. Ayrıca bu sistemin birileri tarafından «hack»lenmesi yani teknik alt yapısının saldırıya uğraması hâlinde; hesaplar ne olacak, bilinmemekte.

Kripto paralar, ortam üzerinde şifrelerin oluşturulması ve çözülmesi aracılığıyla transfer ediliyor. İşlemin gerçekleşebilmesi için sistemin her parçasının onay vermesi gerekiyor. Bu işlemler blockchain aracılığıyla yapılıyor. Onaylama işlemi sadece «madenci» ismi verilen işlemciler tarafından, kriptografik bir bulmaca çözülerek gerçekleştirilebiliyor.

Ancak sistemde kullanılan kriptoloji, yani şifreleme bilimi; herkesin bildiği, kolayca anlayabildiği ve yapabildiği bir şey değil. Üretim işlemine mecâzen madencilik deniliyor ama aslında maddî bir üretim veya fayda yok.

Sistem, matematik problemleri çözmeye dayalı işlemler vasıtasıyla yapılıyor. Deniliyor ki:

“İşlemci gücü ve internet bağlantısına sahip olan herkes madencilik yapabilir. Sistem şeffaf ve herkese açık.”

Ama işlem gittikçe zorlaştığı için, madencilik ile kripto para sahibi olmak çok zor. Sırf madencilik için geliştirilmiş özel bilgisayarlar sayesinde devam etmekte. Bu durumda sistemin gitgide belli bir gücü elde bulunduran kişiler tarafından yönetilmesi söz konusu olabilir.

Herkes sistemde üretim yapamadığı için kripto para birimlerine sahip olmanın yaygın yöntemi, günlük hayatta kullanılan para birimleri (Türk Lirası, Dolar, Euro vb.) ile satın almak oluyor. Reel para birimleri ile kripto para satın alabildiğiniz sitelere «Kripto Para Borsası» deniliyor.

Bu borsalar reklâmlar ile sürekli yüksek kâr va‘dederek rağbeti artırıyor. Rağbete bağlı olarak fiyat yükseldikçe, sanki bir kâr varmış gibi görünüyor.

Meselenin bir başka yönü de şu ki; yukarıda anlatılanlardan anlaşılabileceği gibi, kripto varlıklar, genellikle yurt dışında kimliği belirsiz kişilerin piyasa sürdüğü dijital hesaplarda duran izâfî değerlerdir. Bunların satın alınmasıyla yurt dışına para çıkmaktadır. Ülkemizde faydalı yatırımlar yapmak yerine, global bir kumar olan ve hattâ dolandırıcılık olma ihtimali yüksek bir şeye yatırım yapmak ağır bir vebaldir.

Hepimiz biliriz ki bir yerde emeksiz kolay para kazanılıyorsa mutlaka bir kaybeden de vardır veya bir gün olabilecektir. Para, emek demektir. Para kazanırken ömür sermayemizi harcamış oluyoruz. Parayla insanların ihtiyaçlarını giderip onları sıkıntıdan kurtarmak esas olmalıdır. O yüzden paramızı nereye harcadığımızdan, neyin değerini ve itibarını artırdığımızdan sorumluyuz. Parayı kazanırken de harcarken de Allâh’ın rızâsına uygun hareket etme hassâsiyeti taşımalıyız.