PERDELER…

CELİL (Halil GÖKKAYA) halilgokkaya@gmail.com

Osmanlıca hâlini okumak için tıklayınız…

 

Balçık engeller mi gerçek âşığı,
Güneşi görünce siner perdeler…
Soldurursa günahların ışığı,
Omzuna yük olur biner perdeler…

Paylaşmak gerekir ekmeği-aşı,
Son nefeste biter şeytan dalaşı,
Bırakmayız nefis ile savaşı;
Bakıp görmeyeni yener perdeler…

Saçımız ağarsın Hakk’ın yönünde,
Amel ayan-beyan mahşer gününde,
Bazen arkasında, bazen önünde;
Herkesi yıllarca dener perdeler…

Sünnet ile parlatarak neslimi,
Üç aylarda bulmalıyım aslımı,
Gaflet örtüsü mü, Kur’ân faslı mı?
Karanlık perdeler, fener perdeler…

Ateşlerde selâmeti bulanın,
Balıkların sînesinde kalanın,
Engeli yok, dostu Rahmân olanın;
Kavrulur alevler, yanar perdeler…

Zekâtı vermeyip kürk edenlere,
Bu dünyayı mesken, bark edenlere,
İnfâkı, ikrâmı terk edenlere;
Alıcı kuş gibi tüner perdeler…

Bir ay var, başında, sonrasında nur,
El ele verince yaşanan huzur!
Nerde mescidlerin sırdaşı olur;
Nerde pervâneye döner perdeler…

Son tura gelince ömür eleği,
Kırılır Celil’in kolu, teleği,
Sahneye çıkınca ölüm meleği;
Ummadığın anda iner perdeler…