179. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

Bize bir nazar oldu,
Cumamız Pazar oldu,
Başımıza gelenler;
Hep azar azar oldu.

Bu kıt‘a, hatâen Ârif Nihat ASYA’ya nisbet edilir. Çünkü; bu meşhur mısraları yazan kişi de maalesef, cumayı pazar eyleyenlerin yoluna azar azar kapılıp gitmiştir. “Bu şiir benim!” diyebilecek bir duruşu kalmamıştır.

Fakat verdiği hüküm çok doğru. Şahsiyet krizine giden yol azar azar oluyor. Küçük küçük âdetler, benzeyişler, taklitler, üzümün üzüme baka baka kararması gibi, kara ekranlara baka baka gerçekleşiyor. Globalleşme, dünyayı bir tuz gölüne çevirdi. Herkesi aynılaştıran, eriten bir asit kazanı!..

Başlığımız:

Global Kültür İstîlâsı Karşısında Şahsiyet Krizi

Krizlerden çıkmak için, önce tespit lâzım. Kriz geçiren hastaya kimliği sorulur, içinde bulunduğu zamanı ve mekânı idrâk edip etmediği sorulur.

Biz kimiz? Aynaya baktığımızda karşımızdaki manzara, «biz»e benziyor mu? Zihnimizin ve kalbimizin dökümünü önümüze koyduğumuzda okuduklarımız, «biz»e benziyor mu?

Ötelerden sesler var bizi kendimize getirmesi gereken:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir!” “Kişi, benzediği olur. Kişi; arkadaşının yolu, dîni, tarzı üzeredir. Kişi, karaltısını artırdıklarıyla haşredilir…”

Son yıllarda «ötekileştirme» aleyhinde çok şeyler yazılıp çizildi. Şimdi anlıyoruz ki, öteki diye bir şey bırakmamak, dünyada tek bir bâtıl din / medeniyet / şahsiyet bırakma yolundaki bir adım imiş o da. «Biz» ve «onlar» var. Hilâl ve haç var. Çünkü îman ve küfür mücadelesi var.

«Mazlumlardan Sessiz Feryatlar» da, «İnsanlığa Vedâ Eden Çılgınlar»ın çiğliklerini gösteren eğlence çığlıkları da, bu mücadeleyi ifade eden sesler aslında.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; türlü türlü şahsiyetlerin bol bol üretildiği ve tüketildiği devrimizde, yegâne şahsiyetin Peygamber Efendimiz’in şahsında sergilenen İslâm şahsiyeti olduğunu vurguladı.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «İslâm’da Şahsiyeti Muhafaza» başlıklı makaleleriyle, mevzumuzun Kur’ânî ve nebevî tâlimatlarla çerçevesini çizdiler.

Mevlânâ Hazretleri’nin Gönül Deryâsında ise; «Gafletin Denâeti / Çirkinliği»ne dair, sır, hikmet ve rumuzlar yer aldı.

Muharrirlerimiz; taklitçilik, batı hayranlığı, kültür istîlâsı hususunda, teşhislerde bulundular, çareler teklif ettiler. Çözümün bir parçası olmayanın, problemin bir parçası olduğu bu meselede, bîgânelik asıl dert.

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM, «tedrisat»ın «biz» olanına dair esasları kaleme aldı.

Dr. Med. Naif ÖZKUL ise, «Beyin mi kalp mi?» suâline; bilim, tefekkür, tasavvuf ve edebiyat pencerelerinden cevaplar sundu.

Duâ, kazâ-kader inancının nebevî temelleri dikkatinizi çekecek yazılar. Bizim müstesnâ tarihimizi ve medeniyetimizi tanıtmalıyız ki, hayranlık nâbecâ cihetlere yönelmesin. Tarihimizden portreler, nükteler, medeniyetimizden süzülmüş hikâye ve tasvirler dergimizin sayfalarında sizleri bekliyor.

Şairlerimiz de taklidi ve sahteyi bırakmaya; tahkike ve hakikîye çağırıyor bizleri…

Yüzakıyla…