ÂH FİLİSTİN, ÂH DÜNYA!..

YAZAR : Ömer Sami HIDIR samihidir@gmail.com

Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!

İstiklâl şairimiz Mehmed Âkif yirminci asrın başında daha yüzlerdeki maskeler yeni takılmışken uyarmıştı bizi! Âdeta demişti ki; medeniyet maskesine bürünmüş tek gayesi maddiyat olan devlet kılıklı açgözlü derebeylerini gör ve sakın kanma onların; hürriyet dediklerine! Bütün dünyayı sömürgeleştirip, seni sözde modern dünyalarının köle-işçisi yapacaklar!

Üzerinde güneş batmayan imparatorlukların ihtişamına aldanma! Çocuklarını güneş görmeyen fabrikalarda çalıştıracaklar…

Kadın hakları dediklerine bakma! Onun sadece güzelliğine talip olup, güzelliği kaybolunca sanki hiç var olmamış gibi bir köşeye atacaklar…

Medeniyet, fen, ilim dedikleri ise onların elinde bir zehir! Uçak yapıp onunla bomba atacak, ilâç yapıp satmak için seni hasta edecek, deney deyip kendinden olmayanı gaz odalarında boğacaklar!..

Maalesef ki; aradan geçen bir asır Mehmed Âkif’i haklı çıkardı. Maksadı sadece maddiyat olan iki cihan harbinde bütün medeniyetlerini birbirleri üzerine kustular. Atomu bölenler, onunla bomba yapıp tamamı sivillerden oluşan iki şehri yok etti. Gazı bulanlar, onunla deney yapıyorum diye ölüm odalarını kurdu. Sosyoloji, psikoloji araştırması yapanlar, onunla tüketim toplumları inşa etti. Kadınları cinsî bir metâ hâline getirdi. Ay’a insan yollamak için yerin 13 km altında madenci çalıştırdı. Cetvelle bölerek ülkeler kurup, sonra onlara silâh satmak için aralarında savaş çıkardılar.

Her birinin elinde dünyayı yok edecek kadar nükleer bombası olan devletler, nedense hep petrol bölgesinde olan devletlerin kimyevî bombaya sahip olduğunu iddia edip işgal ettiler. Milyonlarca sivili öldürdüler. Hiç bilmediğimiz hastalıklar türedi, nasılsa hemen ilâcını bulup yan tesirlerine katlanmamız gerektiğini söylediler! Bölmek istedikleri yerde «İnsan hakları» deyip durdular, meclisler komiteler kurdular; Fakat Bosna’da, Ruanda’da, Cezayir’de, Karabağ’da daha nice yerde gerçekleşen katliâmlara «iç mesele» deyip ses çıkarmadılar.

Yalnız haklarını yemeyelim!.. Balinaları çok sevdi bu medeniyet… Karaya vurmuş balina gördüler mi dayanamayıp yardımına koştu, yardım edemezse oturup ağladılar. Karaya umut yolculuğuna çıkmış günahsız çocuk cesedi vurur ise onun vize alması gerekirdi, o bir suçlu! O bir mülteci!

Dünyanın bu kötü vaziyetine ise bahaneleri hazır bu sözde medenî devletlerin!.. -Hâşâ- İslâm terörü… İkiyüzlülüklerine alışmıştık da ahmaklıklarının bu seviye olduğunu yeni anlıyoruz.

Câhiliyye toplumunu asr-ı saadete çeviren İslâm mı terör?

Hak-hukuk, ahlâk nedir bilmeyen Avrupa’yı Endülüs’le kalkındıran İslâm mı terör?

Osmanlı’da onlarca kavmi sulh içinde yaşatan İslâm mı terör?

Kadına gerçek değerini veren ona iffeti, anneliği hatta cenneti lâyık gören İslâm mı terör?

Masum bir insanı öldürmeyi bütün insanlığı öldürmekle bir tutan İslâm mı terör?

Yoksa daha bugünlerde Kudüs’ün işgalini protesto eden insanları gerçek mermi ile tarayıp atmış iki masumu öldüren İsrail mi? Onu tebrik eden ABD ve yandaşları mı terörist?..

BM İnsan Hakları raportörü; “Bu bir savaş suçudur.” dediği hâlde sesini çıkaramayan Suud gibi kuklalar mı İslâm devleti?..

Maskeler kalktı ama bazı şeyleri anlamakta hâlâ güçlük çektiğimiz âşikâr…

Bugün dünya Batı’nın sözde medeniyeti harap düşmüş vaziyette imdâd-ı ilâhîye muhtaç… İslâm’a, İslâm’ın getirdiği gerçek medeniyete muhtaç…

Müslümanlar da intibâha muhtaç… Uyanmaya muhtaç!.

Muallim Cûdî Bey’in dediği gibi;

“Yâ Seyyide’l-Verâ Kum!.. Kad Kāmeti’l-Kıyâmeh!..”

“Ey Kâinâtın Efendisi, kalkın! Kıyâmet kopmaktadır!..”