Mürîd’in Gazeline Taştîr

MÜRİD (Mustafa TAHRALI)
TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)

Gam düşer sîneye bilmem ki ne ister candan?..
Gönlümün sancısı her sâniye: Cânan, cânan!
Söyletirsin şu yanık bülbülü nâlân nâlân,
Söyle ey gül, niye aşkın yolu hicran hicran?..

Açayım gönlümü yak, yak onu yaprak yaprak,
Tâ halîlin olayım nârına candan yanarak,
Giyeyim âteş-i gülzârını ihram sanarak,
Ne olur biçme ateş bağrıma kaftan kaftan!..

Bilirim hangi zaman düşse yolum vuslatına,
Ne zaman binsem ümîd adlı hayâlin atına,
Bin yeis şimşeği, lâ hükmü çeker gök katına,
Görünen gurbet olur kan gibi mercan mercan!..

Gerçi hicrâna karışmış nice bir renk senden,
Kara tâlih ile ak saçtaki âhenk senden,
Bunca işkence söker nâmını candan, tenden;
Ne ki dilden dökülür sîneye efgān efgan!..

Gönle hengâmını sürmekse safânın gāye;
Bir muazzam bedel ister bu mutantan pâye,
Mülk-i aşk içre meğer bendene tek sermâye
İnecek gam yükü bîçâreye kervan kervan!..

Şühedâ hissesi düşmüş bu yolun yolcusuna,
Yâre kestirme tarikten gidiyormuşçasına,
Aşk mektûbunu imzâ ediyormuşçasına,
Tâ ebed kan dökülür can verilir can kurban!..

Söylemez sırrını hâlâ niye bilmem o güzel,
Tâ ebed gizli mi kalsın o muammâ-yı ezel?
Gelmeden yevm-i kıyam, gel demeden vakt-i ecel,
Âşikâr söyle canım söyleme pinhan pinhan!..

Şimdi gam yağmuru yağmakta Mürid sîneni aç,
Rahmetin seyrine düş, sen kuru dâvâdan kaç,
Durma Tâlî, bu hüzün bahrine gözyaşları saç,
Korkma! Dal, olsa da vuslat yolu ummân umman!..

vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün
(fâilâtün) (fa’lün)
7-15 Ocak 2016, Samandıra