HAMZA AMCA -1-

YAZAR : Âdem SARAÇ ademsarac@yyu.edu.tr

adem_sarac_yuzakidergisi_kasım2015

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yakınları, bizim de yakınlarımız anlamına geldiğinden; Hazret-i Hamza’ya, Hazret-i Hamza -radıyallâhu anh- yerine, daha yakın bir ifadeyle Hamza Amca demekten büyük bir huzur duymaktayız. İleride yeri geldikçe halalarına da hala diyeceğiz yani Hazret-i Safiyye değil, Safiyye Hala gibi.

İslâm tarihinde ve Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın hayatında Hamza Amca’nın çok özel bir yeri vardır. Bu yüzden biz de başarabildiğimiz kadarıyla bu özelliği dikkate almaya çalışacağız.

Hamza Amca’nın İslâm’a girmesinden önceki hayatı hakkında kısa bir malûmat verirsek, konumuza farklı ufuklar açacaktır:

Bilindiği gibi Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın 12 amcası ve 6 halası vardı. İslâm güneşi doğduğunda, amcalarından sadece dördü hayattaydı. Ebû Tâlib, Ebû Leheb, Hazret-i Hamza ve Hazret-i Abbâs.

Hamza Amca yine o günlerde Selmâ/Zeyneb bint-i Umeys ile evli olup, huzurlu bir aile hayatı vardı. Diğer kardeşleri ticaretle geçinirdi. Hamza Amca da kardeşleri gibi ticaret yaparken, daha ziyade avcılığa yoğunlaşmıştı.

Hamza Amca, farklı rivayetlerle beraber tercih edilen görüşe göre, Peygamberimiz -aleyhisselâm-’dan bir veya iki yıl önce dünyaya gelmiştir. Bu durumda biz onun doğum yılını 569 ya da 570 olarak verebiliriz. 567 yılını veren kaynaklar da var. Ancak onun Peygamberimiz -aleyhisselâm- ile sütkardeşliği sebebiyle, aralarında dört yaş fark olmasının mümkün olmayacağını dile getirenler olduğu gibi, iki yaş büyük olduğunu söyleyenler de olmuştur. Erken dönem kaynakların verdiği bilgiye göre de, onun Peygamberimiz -aleyhisselâm-’dan bir veya iki yaş büyük olduğu yönündedir. Bunun yanında dört yaş fark oluğu da rivayet edilmektedir.1

Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe’den süt emdikleri için Peygamberimiz -aleyhisselâm- ile sütkardeş oldukları gibi, aynı zamanda çocukluk ve gençlik yıllarında arkadaş ve dost oldukları da bilinmektedir. Süveybe, Peygamberimiz -aleyhisselâm- ve Hamza Amca ile birlikte Ebû Seleme bin Abdulesed el-Mahzûmî’yi de emzirmişti.2

Hamza Amca’nın annesi, Âmine Annemiz’in amcasının kızı Hâle binti Vüheyb idi.

O dönemde herkesin bir veya iki künyesi olurdu. Hamza Amca da, ilk çocuğu olan Ümâme’den dolayı Ebû Ümâme diye künyelenmişti. Medine’ye hicretten sonra ise Ebû Ya‘lâ ve Ebû Umâre adlarıyla künyelendi. Bu künyelerin yanında İslâm’a girişinden sonra Peygamberimiz -aleyhisselâm- ona özel olarak Esedullah (Allâh’ın arslanı), Esed-i Rasûlullah (Allâh’ın Rasûlü’nün arslanı) olarak da hitap ederdi.3

Peygamberimiz -aleyhisselâm- ayrıca onun için;

“Hamza bin Abdulmuttalib benim sütkardeşimdir.” buyurmuştur.4

Peygamberimiz -aleyhisselâm- ile Hamza Amca’nın sütkardeş olmalarını, aynı anda süt emdikleri şeklinde anlamamak gerekir. Çünkü onların arasında bir-iki yaş fark vardı. Yukarıda geçtiği gibi Hamza Amca; Peygamberimiz -aleyhisselâm-’dan bir, iki (ya da üç) sene önce doğmuşken; onların aynı anda süt emdiklerini düşünmek hata olur. Ancak burada şöyle bir problem karşımıza çıkıyor. Süveybe; Peygamberimiz -aleyhisselâm- ile Hamza Amca’yı, oğlu Mesruh’un doğumundan sonraki sütüyle emzirdiğine göre, bu bir-iki yıl arayla nasıl olabiliyor?

Süveybe, oğlu Mesruh’u dünyaya getirdikten hemen sonra ve Hamza Amca iki yaşındayken, onu emzirmiştir. Aradan iki sene geçip, Süveybe’nin süt emzirme süresi bitmek üzereyken de, Peygamberimiz -aleyhisselâm- dünyaya gelmiş ve onu da, süt emzirme süresinin sonlarında emzirmiştir. Bu sırada da Hamza Amca bir, iki (ya da üç) yaşına basmıştır.5 İşte bundan dolayı Peygamberimiz -aleyhisselâm- ile Hamza Amca’nın; aralarında bir, iki ya da dört yaş olmasına rağmen sütkardeş olmalarının gayet normal olduğu anlaşılmış olur.

Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın diğer amcalarında olduğu gibi Hamza Amca hakkında da; siyer ve tabakat türü kaynaklarda, onun çocukluk ve gençlik dönemleriyle ilgili yok denecek kadar az bilgi bulunmaktadır. Onun gençlik dönemiyle ilgili, elimizde bulunan bilgilerden biri; Peygamber -aleyhisselâm-’ın Hatice Annemiz ile olan evliliği ile ilgili davranışlarıydı.

Hatice Annemiz, Peygamberimiz -aleyhisselâm-’a evlilik teklifi yaptıktan sonra; Peygamberimiz -aleyhisselâm- önce bu işi amcalarına danışmıştı. Amcalarının bu evliliği çok iyi görmelerinden sonra Hamza Amca, Hatice Annemiz’in babası Huveylid bin Esed’e giderek ondan Hatice Annemiz’i istedi. Huveylid’in de bu evliliği uygun bulmasından sonra, taraflar bir araya gelip bir düğün merasimi düzenlediler. Bu merasimde Hamza Amca da bulunmuştu. Onun, kız isteme işi için ileri atılışının sebebi ise; kendi aralarında Esed kabîlesine en yakın olan kişinin o olmasından dolayı idi. Çünkü kısa bir süre önce öz kardeşi Safiyye Hala, Hatice Annemiz’in kardeşi Avvâm ile evlenmişti.6

Hamza Amca, diğer kardeşleri ile birlikte, Ficar Savaşı’na da katılmıştı. Bu bilgiyi Peygamber -aleyhisselâm-’ın;

“Amcalarımla birlikte, Ficar Savaşı’na katıldım.” şeklindeki sözünden anlayabiliyoruz.7

Hamza Amca; orta boylu, güçlü-kuvvetli, izzetli biri idi. Fizikî açıdan güçlü biri olacağı, onun çocukluğundan ve gençliğinden belli idi. Çünkü o iyi bir güreşçiydi ve aynı zamanda çok iyi kılıç kullanırdı. Güzel saçlı, güzel görünüşlü ve avlanmayı seven birisi idi.

Sadece Kureyş kabîlesinin değil, Mekke’nin de en cesurlarındandı. Hattâ bu cesareti sayesinde; Mekke halkından hiç kimseden korkmadığı için Ebû Cehil gibi, asabiyet yönüyle güçlü bir insanın karşısına çıkmaktan dahî hiçbir zaman çekinmemişti.8

Hamza Amca’nın ne zaman müslüman olduğu hakkında değişik görüşler vardır.

Peygamberimiz -aleyhisselâm-’a Risâlet vazifesi verildikten iki sene sonra (612)9 müslüman olduğunu rivâyet edenler olduğu gibi, Risâlet’in altıncı yılında (616)10 müslüman olduğunu rivâyet edenler de vardır. Risâletin beşinci (615)11 ya da altıncı yılında müslüman olması ağırlık kazanmaktadır. Çoğunluğun görüşü bu yöndedir. Biz de altıncı yıl rivâyetinden yola çıkacağız. Elbette ki en doğrusunu Allah bilir. (9-10-11)12

Hâşimoğulları’nın bu bir numaralı kahramanının müslüman olmasına sebep olan hâdise pek çok kaynakta, birbirine yakın verilmektedir. Bir dahaki yazımızda Hamza Amca’nın nasıl İslâm’a girdiğini ve ondan sonraki hayatını da Allâh’ın Rasûlü’ne nasıl fedâ ettiğini görelim inşâallah. Hepimiz biliyoruz ki her müslüman hayatını Peygamber Efendimiz’e fedâ etmekten sonsuz bir izzet ve şeref duyar.

-Sallâllâhu aleyhi ve sellem…-

____________________________________

1 İbn-i Sa‘d, et-Tabakātü’l-Kübrâ, c. 3, s. 9; Hüseyin Algül, Hazret-i Hamza (Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi «Hamza» Maddesi), c. 15, s. 500-502; Muhammed Emin Yıldırım, Hazret-i Peygamber’in Albümü, s. 226-227.
2 İbn-i Seyyidünnâs, Uyûnu’l-Eser fî Fünûni’l-Megazî ve’ş-Şemâil ve’s-Siyer, c. 1, s. 91.
3 Belâzûrî, Ensâbu’l-Eşrâf, c. 1, s. 96; c. 4, s. 381.
4 İbn-i Sa‘d, et-Tabakātü’l-Kübrâ, c. 1, s. 88.
5 Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, c. 1, s. 164.
6 Süheylî, er-Ravdu’l-Unf fî Şerhi’s-Sîreti’n-Nebeviyye li İbn-i Hişâm, c. 2, s. 232.
7 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğābe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe (Ahbâru’s-Sahâbe), c. 1, s. 509.
8 Dımeşkî, es-Sübülü’l-Hudâ ve’r-Reşâd fî Sîret-i Hayri’l-İbâd, c. 2, s. 309.
9 İbn-i Kudâme, et-Tebyîn fî Ensâbi’l-Kureşiyyîn (Şemseddîn bin Kudâme eş-Şerhu’l-Kebîr ile beraber), c. 1, s. 140.
10 Kastallânî, Mevâhibu’l-Ledünniyye, c. 1, s. 54.
11 Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, c. 1, s. 293.
12 İbn-i Kudâme, et-Tebyîn fî Ensâbi’l-Kureşiyyîn (Şemseddîn bin Kudâme eş-Şerhu’l-Kebîr ile beraber), c. 1, s. 140.