EĞİTİM-ÖĞRETİM ve GENÇLİK

YAZAR : Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

nurten_selma_cevikoglu-yuzakidergisi-eylul2015

«Eğitim» ve «öğretim» kavramları genellikle birbirini tamamlayan iki kelime olup aynı anlamda kullanılmaz. İkisinin de ayrı tarifleri ve icrâ ettikleri farklı konumları vardır. Eğitim genel ve şümullü yani birçok şeyi kapsayıcı durumdadır. Öğretim ise daha objektiftir. Öğretimi, «insana faydalı bilgi kazandırmak, insanda var olan pek çok kābiliyetin aklî odaklı olanlarını geliştirmek adına icrâ edilen faaliyetlerdir.» diye tarif edebiliriz. Öğretim, aynı zamanda bir zihin eğitimidir. Bu minvalde öğretim, eğitimin birçok konusundan yalnızca bir tanesine yönelir. Meselâ; yabancı dil öğretimi, matematik öğretimi ya da ilköğretim veya ortaöğretim gibi.

Eğitimi ise, «İnsanda var olan tüm yetenek ve ilgilerin hepsini birlikte bütünleştirerek yetiştirme ve geliştirme faaliyeti» diyerek tarif edebiliriz. Öğretimin bütün konuları, eğitimin içinde yer alır. Bu sebeple eğitimin kapsadığı alan daha geniştir. Eğitimin içinde fertlerin bilgi edinme ve öğrenme durumları vardır, öğrenilen bilginin gereğini yapabilecek irade gücünün ortaya konması hususu vardır. Yine öğrenileni uygulama alışkanlığının gelişmesi konuları vardır.

Fertler öğretimle pek çok faydalı bilgi kazanırlar. İnsanların bilgi seviyesi yükseldikçe, tahsili arttıkça; daha doğru ve tutarlı hareketlerde bulunurlar. Böylece kişilerin karakteri gelişir, şahsiyeti oturaklılaşır. Elbette ki eğitime ehemmiyet vermekle bunlar sağlanabilir. Eğitime önem verilmeden böyle bir kalite sağlanamaz. Ancak günümüzde bu husus tam sağlanmış değildir. Eğer bu gerçek anlamda sağlansaydı; bugün her öğrenim sahibi kişinin, doğru ve faydalı davranışlar göstermesi beklenirdi. Meselâ; içkinin sağlığa zararlı olduğunu bildiği hâlde içki içen doktorlar vardır. Misalleri çoğaltmak mümkündür.

Toplumda öğretim seviyesinin yükselmesi ile beraber; sosyal hayatta huzur, barış, mutluluk ve güvenli ortamın oluşması beklenir. Ancak bugün bunun tersi hâkimdir. Öğretim kalitesi arttıkça okullarda huzurun ve selâmetin temininde sıkıntılar görmekteyiz. Bulunduğumuz çeşitli ortamlarda hepimizin müşâhede ettiği gibi; istismar, adam kayırma, anarşi-terör olaylarının öğrenim seviyesi yüksek olan kişiler arasında da müşâhede edilmesi bizlere eğitim ve öğretim işinin birlikte çalışmadığını göstermektedir.

Demek ki hep vurguladığımız gibi fertlerin en alt basamaktan kendi yaş seviyelerine uygun olarak; rûhî, ahlâkî, dînî, mânevî, millî değerlerin eğitimini alma hususu artık bir zaruret hâline gelmiştir. Bu değerlerin verilmesinden kimse korkmamalıdır. Böylesi değerler, ancak ferdin insanî özelliklerini artırır. Ahlâklı ve erdemli bir toplum yetiştirmek için bu konu çok ehemmiyetlidir. İnsanların bilgi seviyelerini yükseltirken onlara aynı zamanda, dost-arkadaş, öğretmen, ana-baba, büyüklere sevgi ve saygı özelliği de kazandırmak gerekiyor. Millet, vatan, din, vazife ve sorumluluk duygusu, sevgi ve bağlılık her insan için lüzumludur. Hele tahsil sahibi kişiler için bunlar çok önemli erdemlerdir. Dolayısıyla öğretim gerçekleştirilirken, asla eğitim ihmal edilmemeli; aynı zamanda verilmesi gerekenler vaktinde verilmelidir.

Bilgi ve zihin geliştirilirken, iradenin kuvvetlendirilmesine de ehemmiyet verilmelidir. Bilgiyi, aklı, zekâyı; kendi öz değerlerimize göre vicdanını kullanan bir yüksek tahsil, toplum için büyük bir kazançtır. Bilgiyi öğrenip de irade zayıflığından, ahlâkî erdemsizlikten bu özelliklerini kötüye kullanan tahsilli kişiler, topluma zarar getirirler. Meselâ; hukuk tahsili görüp hukuksuzluk yapan, kimya mühendisi olup bu husustaki bilgisini kötü niyetle kullanarak bomba imal eden seviyesiz öğrenimli kişiler, içinde yaşadıkları topluma zarar verirler.

Fertlerin eğitiminde ahlâk eğitimi her şeyden üstün tutulmalıdır. Ahlâk eğitimi verilmezse, bilgi kişinin elinde zarar aracı olabilir. Özellikle çok bilgili ve yetenekli fertlere, iradelerini sağlamlaştırıcı ahlâkî fazîletler herkesten daha fazla verilmelidir. Yoksa o zekâ ve fazla bilgi, kişiyi felâket ve perişanlıklara götürebilir. Unutulmamalıdır ki, ahlâkî şahsiyetine güvenilmeyen fertlerin bilgi seviyeleri ne kadar üst düzeyde olursa olsun topluma fayda getirmedikleri gibi zararlı da olabilirler.

Aynı zamanda gelişen bilim ve teknoloji, insanları yakînen etkilemiş ferdî ve içtimâî olarak öz değerlere taban tabana zıt birçok değişime sebebiyet vermiştir.

Haberleşme, iletişim ve ulaşım araçları, basın yayın, gelişen medya ağı dünyayı âdeta küçültmüş, bir toplumun kendi içine kapalı olarak yaşamasını imkânsız hâle getirmiştir. Dünyanın en uzak köşesindeki bir hâdise, değişen fikirler, yeni gelişen haberler bugün kısa bir zaman içinde her tarafa yayılabilmektedir. Savaşlar, en olumsuz olaylar, ânında evlerin başköşelerindeki televizyonlar vasıtasıyla hâdiselerin bizzat yanındaymışız gibi izlenmektedir.

Günümüzde tüm dünya milletlerini ilgilendiren eğitim konusu, politik hattâ stratejik eğitim açısından karmakarışık pek çok problemi içinde barındırmaktadır. Başka ülkelerde cereyan eden hâdiselere; “Bize ne!” diyemiyorsunuz. Yakın ve uzağımızda olup duran olaylara, savaşlara, zulümlere, ölümlere duyarsız kalamıyorsunuz. Yine bu ülkelerdeki sosyal, enerjik, siyasî, ekonomik ve fikrî hareketlerin bilhassa yakın komşulardan başlayarak başka ülkelere yayıldığını görebiliyorsunuz. Son senelerde Tunus’ta başlayan âdil demokrasi isteme olayları -Arap Baharı- çevresindeki ülkelere sosyal ağlar vasıtasıyla hemen sıçrayıverdi. Cereyan eden olaylarla Orta Doğu âdeta bir cadı kazanına döndü.

Bütün bu karmaşa içinde memleketimizin ahvâlini incelediğimizde; mevcut sıkıntılara ilâve olarak pek çok ideolojik unsurların katıldığını; yine bazı mihrakların kendi ideolojilerini yayma emellerini ve bu yoldaki faaliyetlerini de eklersek ülkenin nasıl bir dış etki sarmalıyla karşı karşıya olduğu gayet açıktır. Bu arada günümüzün gelişmiş bilgisayar, internet, sosyal medya ve basın yayın araçlarıyla insanlar zaten çok çeşitli ideolojik propaganda altındadır. Bilgilerini şer yönünde kullanan bazı yanlı odaklar, genelde yanlış emelleri için yetişkin çocukları ve gençleri seçmekteler.

Gençlerin şu anki konumlarına baktığımızda şöyle bir tablo önümüze çıkıyor:

Genç fertlerin öğrenim gördükleri okullara çok değişik kültür ve yörelerden öğrenciler gelmektedir ve bu öğrencilerin ekonomik seviyeleri, değer anlayışları birbirinden farklı farklıdır. Şahsiyet ve karakter, huy ve mizaç yönüyle gençlerde çeşitlilik mevcuttur. Farklı kişiliklerde olan bu gençlerin; aynı okulda okumaları, aynı evde oturmaları, aynı yurtta kalmaları, aynı sınıfta arkadaş olmaları kaçınılmazdır. Ve bu gençler, bulundukları ortamda birbirlerinin menfîliklerinden ister istemez etkilenirler. Yanlış ideolojileri, zararlı fikirleri, fütursuz ahlâkî yozlaşmayı ve her türlü sapkınlıkları birbirlerine pompalayabilirler. İşte asıl tehlike buradadır. Bugünkü gençler böylesi bir etkileşim ile şer odakları tarafından istedikleri yöne kullanılmaktadır. Kimse; «Benim çocuğum anarşist olmaz!» demesin. Gençleri içinde yaşadıkları ortam terörist ya da mazbut bir kişi yapabiliyor. Bu sebeple gençlerin içinde bulundukları ortam çok ehemmiyetlidir.

İnsanlar bulundukları ortama göre şekillenirler. Eğitime konu olan fertlerin, içinde yaşadıkları ortam bilinirse, ona göre rehberlik yapılabilir. Bizler bugün eğitimden bunu bekliyoruz. Eğitimden hedef; milletçe arzu edilen öz değerlerimizi gençlere kazandırmak, onları iyi bir insan, iyi bir yurttaş, iyi bir evlât, iyi bir mü’min olarak yetiştirmektir. Değişen ve gelişen dünya şartlarına rağmen, eğitim; tüm imkân ve gayretleriyle insanını, gencini, geleceğini düşünerek onların ruh, beden ve ahlâkî sağlığının korunması için yeni hedefleri olmalı kanaatini taşıyoruz. Şartlar ne olursa olsun her zorlu problemin çözümü eğitimle olmalıdır. Yoksa vurup-kırıp, yakarak, yıkarak, öldürerek olmaz. Bu insanlığın felâketidir.

Gençler son derece esnek ve dinamik özelliklere sahiptirler. Onlara güzel rehberlik yapıldığında tatlı sözle, faydalı nasihatlerle, yumuşak bir metotla onların gönülleri fethedilmelidir. Mevcut şartlar her ne kadar zor, kaotik ve karışık olsa da, eğitim birçok müsbet unsuru içinde barındırır. Bugünün eğitim araç ve gereçleri, gayet modern ve çağdaş hâle gelmiş, öğrenmeyi kolaylaştıran pek çok imkân, gençler için hazırlanmıştır. Ferdi üzen, sıkan, bunalıma sürükleyen hâdiseleri; neşeli, huzur verici, yumuşatıcı, kolaylaştırıcı durumlar hâline getirme eğitimin işidir. Eğitimin temel malzemesi insandır. O hâlde insanın fazîletli ve erdemli olması için ne yapılsa azdır.

Haydi eğitim câmiası, yeni eğitim-öğretim yılında hayır adına iş başına…

Eğitim için hayırlar fethola şerler def ola!..