Fırtınanın Savurduğu Bir Halkın Mücadelesi ABD’NİN KURULUŞU (1783) -2-

YAZAR : Ahmet MERAL ahmetmeral61@gmail.com

ahmet_meral-yuzakidergisi-mayis2015

KOLONİLERDE ARTAN HUZURSUZLUKLAR

İngiliz yönetiminin, kolonilerin ithal ettiği şekere vergi koyması ve bazı resmî evrakta zorunlu damga vergisi uygulaması gibi girişimler; İngiltere ile koloni yönetimleri arasında ciddî bir problemin çıkmasına yol açtı. 13 koloni temsilcisinin görüşleri alınmadan merkezî yönetimin tek taraflı kararlar alması, halkta büyük tepkilere sebep oldu. Daha önce koloniler, merkezî yönetimden kopmak ve bağımsızlık yolunda adım atmak gibi bir girişimde bulunmamışlardı. Ancak uzun yıllar içerisinde kolonilerde birçok yönetim birimi ve ciddî bir özyönetim tecrübesi oluşmuştu. Kıtaya ilk göçlerin yapıldığı tarihten 1763 yılına kadar, İngiltere’ye karşı isyana dönüşen herhangi bir ciddî ayrılık hareketi görülmemişti.

1763 tarihli «Kraliyet Bildirisi», yeni toprakların yerleşime açılmasına önemli kısıtlamalar getirdi. 1764 yılında çıkarılan «Şeker Kanunu» ile kahve, ipek ve şarap gibi lüks ürünler vergilendirildi ve rom ithalâtı yasaklandı. 1764 yılındaki «Döviz Kanunu»yla sömürgelerde kâğıt para basılması yasak kapsamına alındı. 1765 yılında çıkarılan «Konaklama Kanunu» ile kolonilerde yaşayan halka, kraliyet ordularına yiyecek ve konaklama sağlama yükümlülüğü getirildi. Son olarak 1765 yılındaki «Pul Kanunu» ile bütün resmî belgeler, gazeteler, ruhsatlar ve kontratlar için pul alımı zorunlu hâle getirildi.

İngiltere meclisinin tek taraflı olarak benimsediği bu vergi kararları kitle çapında tepkilere yol açtı. Öfkeli göstericiler; koloni yöneticilerine. İngiltere’den ithalât yapmama çağrısında bulundular. Protestoların artması üzerine Londra, vergi kararlarını geri aldı. Ancak ok yaydan çıkmış ve Amerikalı politikacılarca yürütülen; «kendilerinin temsil edilmediği bir yasama organının vergi uygulaması yapamayacağı düşüncesi» halka kuvvetle benimsetilmişti. Masum gösteriler yavaş yavaş siyasî ayrılık hareketine dönüşmeye başladı.

Giderek artan gösteri ve boykotlara İngiliz hükûmetinin tepkisi sert ve kanlı oldu. Amerika tarihine «Boston Katliâmı» olarak geçen 1770 olaylarında; birçok gösterici, İngiliz askerleri tarafından öldürüldü. Bu kanlı olay; Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığına doğru giden süreçte, çok önemli bir referans noktası kabul edilmiştir. Olayların çığırından çıkma eğilimi göstermesi üzerine, İngiliz hükûmeti bir kez daha geri adım atarak vergiler konusunda karar değişikliğine gitti. İsyanın diğer kolonilere yayılması üzerine III. George şunları söylüyordu:

“Ya onların hakkından gelmeliyiz ya da tamamen kendi hâllerine bırakmalıyız.”1

Her şeye rağmen İngiltere ile koloniler arasında vergi konusunda çekişmeler devam ediyordu. Nitekim Amerikalılar sadece çaya uygulanması kararlaştırılan vergiyi de kabul etmediler. Amerikalıların İngiltere’den sömürgelere çay getiren üç İngiliz gemisine saldırıp çayları denize atmaları üzerine, İngiltere bu çayların bedellerinin ödenmesini istedi ve Boston limanını abluka altına aldı.

İngiltere hükûmeti; ayrılıkçılara karşı, geri adım atmama ve merkezî yönetimin gücünü pekiştirme adına yeni kanunlar çıkardı. Kanada’nın geleceği için önemli bir yasa olan «Québec Kanunu», Amerikalıların ayrılıkçı eğilimlerini daha da körükledi. Kanada sınırlarının güneye kadar inmesini batıya yayılma arzusu önünde engel gören Amerikalılar, 1774 Eylül’ünde Philadelphia’da bir kongre toplamayı başardılar. Bu tarihî kongrede koloni temsilcileri; İngiltere Krallığı ile ticarî ilişkilerin askıya alınmasını, «Québec Kanunu» dâhil kolonilere vergileri düzenleyen yasaların yürürlükten kaldırılmasını kararlaştırdı.

Bu gelişmeler üzerine iş iyice karıştı ve İngiltere ile bağımsızlık yanlıları arasında ilk silâhlı çatışmalar başladı. Artık «Bağımsız Amerika» ve «Amerika Amerikalılarındır» düşüncesi hızla yayılmaktaydı.

Nisan 1775’te bağımsızlık yanlıları, Massachusetts eyaletine bağlı Lexington’da yerleşimcilerin topladığı silâhlara el koymaya çalışan İngiliz müfrezesine ateş açtı. Çıkan çatışmalar tam bağımsızlık sürecini daha da hızlandırdı.

Koloni liderleri, 1776 yılında; Thomas Jefferson’un kaleme aldığı bağımsızlık bildirgesini yayımladı.

AMERİKAN BAĞIMSIZLIK BİLDİRGESİ (1776)

4 Temmuz 1776 tarihli kongrede, «13 Amerika Birleşik Devletleri»nin oybirliğiyle kabul ettiği bildirge özetle şöyledir:

“İnsanı ilgilendiren olayların akışı içinde, bir halkın kendini bir başka halka bağlayan siyasî bağları koparmak ve tabiat kanunlarının ve Tanrı’nın ona dünya güçleri arasında bağışladığı ayrı ve eşit yeri almak gereğini duyduğu zaman; insanlığın fikirlerine duyduğu yerinde saygı, o halkı bu ayrılmaya zorlayan sebepleri açıklamakla yükümlü kılar.

Tüm insanların eşit yaratıldığını, Yaratanları tarafından kendilerine devredilemez hakların verildiğini ve; «Hayat, Özgürlük ve Mutluluğa Erişme» haklarının bulunduğu gerçeklerinin apaçık ortada olduğunu kabul ediyoruz. Bu hakları güvence altına almak amacıyla; insanlar arasında âdil güçlerini, yönetilenlerin onayından alan yönetimler kurulur.

(…)

Bu yüzden, Amerika Birleşik Devletleri’nin temsilcileri olarak, dürüst niyetlerimizle, dünyanın yüce hâkimine başvurarak, bu kolonilerin iyi insanları adına onların verdiği yetkiyle «Birleşik Koloniler»in özgür ve bağımsız devletler olduklarını; Britanya Krallığı’na karşı her türlü bağımlılıklarının sona erdiğini; özgür ve bağımsız devletler olarak savaş açmak, barış ilân etmek, ittifaklar kurmak, ticareti düzenlemek ve diğer tüm bağımsız devletlerin gerçekleştirme hakkına sahip oldukları bütün fiilleri gerçekleştirebileceklerini ve sayılanların hepsini yapmaya hakları olduğunu resmî bir şekilde ilân eder ve yayımlarız. İlâhî takdirin korumasına dayanarak işbu bildirgenin korunması için karşılıklı olarak hayatımız, servetimiz ve mukaddes onurumuz adına ant içeriz.”2

İngiliz hükûmetinin geçmiş yanlış uygulamalarının sayılıp döküldüğü ve kesin bir dille ayrılık gerekçelerinin ortaya konduğu bu deklârasyondan sonra artık savaş kaçınılmaz hâle geldi.

Nihayet 1781 yılında bir İngiliz ordusu, koloni ordusu tarafından Yorktown’da karada sıkıştırıldı. Fransız donanmasının deniz tarafından da abluka altına aldığı İngiliz kuvvetleri iyice zor duruma düştü ve teslim olmak zorunda kaldı. Böylece George Washington önderliğinde örgütlenen koloni güçlerinin yürüttüğü bağımsızlık mücadelesi kesin bir zaferle noktalandı.

İngiltere’nin savaşı kaybetme sebepleri arasında; Amerika’nın Krallığa coğrafî olarak uzaklığı, Amerikalı generallerin olağanüstü becerileri, Fransa ve İspanya’nın özellikle deniz yoluyla isyancılara askerî yardımda bulunması gibi hususlar başta gelmektedir. Paris’te devam eden bağımsızlık müzakereleri, 1783 yılında Versay Antlaşması’yla noktalandı. Bu antlaşmaya göre; İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını tanıdı ve bu yeni devletin topraklarının Mississippi’ye kadar yayılmasını kabul etti.

Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu, 18. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen en önemli iki siyasî olaydan biridir. Bu hâdise, ikinci büyük siyasî oluşum olan Fransız İnkılâbı’nı da tetiklemiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu; gücünün zirvesinde bulunan ve topraklarında güneş batmayan imparatorluk unvanıyla anılan İngiltere Krallığı’nın dağılmasına ve yerini, genç ve muktedir bir siyasî güç olarak ortaya çıkan ABD’ye bırakmasına yol açtı.

___________________________

1 J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, İnkılâp Kitabevi, İst., s. 416.
2 The Declaration of Independence, Oxford University Press, 1947, s. 3-7.