DÜNYANIN DERDİ VAR, DÜNYA HASTADIR!

YAZAR : İlham SOVGATOV ilhamsovqatov@gmail.com

Allah Teâlâ dünya hayatını insana belirli bir süre yaşamak için bahşetmiştir. Yaşamak bir nimettir. Gerçekten de insanda yaşama hevesi ve hırsı var. Enteresandır ki, herkes ölümden kaçıyor, herkes ölümden korkuyor, ama herkes ölümü tadacaktır. Dünya hayatı insana cazip geliyor, insan dünyadan ayrılmak istemiyor. Dünya insan için çok sevimlidir. Peki insan dünyaya sevimli midir, işte orasını bilemiyoruz.

Diyorlar ki;

«Herkesin bir derdi var, dertsiz insan yoktur.» Elbette, bu dünyanın da derdi var. Azerbaycan’ın merhum şairi Samet VURGUN;

Bakü’nün derdi var, Bakü hastadır.

diyordu. Şimdi ben de;

Dünyanın derdi var, dünya hastadır.

diyorum. Gerçekten de uzun bir tarihe sahip olan bu kocaman dünyada neler olup bittiğini bir Allah bilir, bir de dünya kendisi. Ne tür insanların gelip gittiğini, bu dünyada yaşadığını da dünya bilir. Bu dünyanın derdi olmaz mı, bu dünya hasta olmaz mı? «Dünya haksızlıklar yurdudur.» diyorlar. Dünya bahtsızların meskenidir. Dünya nâmertlerin at oynattığı yerdir. Tüm bu olumsuz özellikler hepsi dünyaya atfedilir. Peki dünyanın derdi olmaz mı, dünya hasta olmaz mı?.. İşte bu yüzden dünyanın derdi var, dünya hastadır!

Dünyada yaşanan olayların yükünü kim taşıyor, tarih boyu bunca katliâma kim şahitlik ediyor, binlerce masum insanların ölümünü kim görüyor, diri ve ölüyü koynunda kim taşıyor, tüm bu haksızlıkların sorumluluğunu üstlenen kim?

Tabiî ki, tüm bunları gören ve hesabını soracak olan Allah’tır. Fakat dünya da bütün bunları görüyor, şahitlik ediyor. Dünya konuşamadığına göre derdini söyleyemez. Bu sebeple de dünyanın derdi var, dünya hastadır!

Dünya intizardadır, hakkın-adâletin yerini bulacağını bekliyor.

Dünya hasret çekiyor, sadece bir günü bile mutlu geçirmek için burnunun direği sızlıyor.

Dünya özlüyor, asr-ı saâdetteki o mükemmel iklimin bir daha geri dönmesini istiyor. Dünya kederleniyor, masum insanlara yapılan cinayetin önünü alamadığı için. Dünya utanıyor; çıplaklığı, hayâsızlığı, küstahlığı ortadan kaldıramadığı için. Dünya hayal kırıklığına uğruyor, insanlar arasında başını alıp giden hastalıklara şifâ olamadığı için. Dünya susuyor; çünkü dünyada savaşlarda hunharca öldürülen insanların çığlığı, yetim kalmış ve öldürülen bebeklerin sesi, gözü önünde kocası ve çocuğu katledilen kadınların ve annelerin feryâdı dünyanın sesini bastırıyor. Dünya ağlamıyor, çünkü onun yerine mazlum insanlar ağlıyor. Dünya gülmüyor; çünkü onun yerine zorbalar, zalimler gülüyor. Dünya gözünü yumuyor; insanların birbirleriyle nasıl savaştığını, birbirinin hakkını nasıl yediklerini görmesin diye.

Evet, dünyanın derdi oldukça büyük…

Dünyanın derdi var dünya hastadır!

Bütün bunlar dünyayı hasta ediyor. Tüm bunlar dünyaya dert veriyor. Dünya nasıl dertli olmasın, elinden almışlar dünyasını. Düşünü, hislerini, mutluluğunu ayırmışlar dünyadan. Dünyanın dünyası yıkılmış. O yüzden dünyanın derdi var, dünya hastadır!

Olmadı sırrın açan, sihirli kaldı dünya

diyen şair de dünyanın sırrını arıyordu. Dünya sırrını vermez, çünkü o zaman burada gizli yaşanan gizli acıların üstü açılır. Eğer dünyanın sırrı açılırsa, herkes bu dünyadan başını alıp kaçar. Bunun için dünyanın derdi var, dünya hastadır!

Dünyan yıkılsın, dünya! Senin ne kadar derdin varmış. Nice sayısız savaşlara meydan olmuşsun. Evet, herkes dünyayı kınıyor, herkes dünyayı suçlu buluyor. Peki dünya kimi suçlasın, bu olanların hesabını kimden sorsun, kimi itham etsin, tüm bu haksızlıkların sorumluluğunu kime yüklesin? Dünyanın hiç kimseye gücü yetmez, ona göre derdi var, dünya hastadır!

Dünya bugün;

Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şefkatine, davetine ve merhametine;

Hazret-i Ebûbekir Sıddîk’ın diğergâmlığına;

Hazret-i Ömer Fâruk’un adâletine;

Hazret-i Osman Zinnûreyn’in hayâsına;

Hazret-i Ali -kerramallâhu vechehû-’nun ilmine, şecaatine, firâset ve hilmine,

Kısaca îmâna, İslâm’a ve Hakk’a muhtaçtır. İşte budur dünyanın derdi, dünya bunun için hasta!..