«LEYÂL-İ AŞR’A YEMİN OLSUN!»

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK

Allah Teâlâ, Fecr Sûresi’nin başında «leyâl-i aşr»a yemin buyurmaktadır.

“Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?” (el-Fecr, 1-5)

Leyâl-i aşr, on gün demektir. Bu on günün, Zilhicce’nin ilk on günü olduğunu birçok âlim zikretmiştir.

Hac Sûresi’nin 28. âyetinde geçen «eyyâm-ı mâlûmat» ile Bakara Sûresi’nin 203. âyetinde geçen «eyyâm-ı mâdûdât»ı da İbn-i Abbâs Hazretleri Zilhicce’nin ilk on günü ve eyyâm-ı teşrik (Kurban Bayramı günleri) olarak tefsir etmiştir.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyor:

“–Başka günlerin hiçbirinde, -Zilhicce’nin ilk on gününü kastederek- şu günlerde işlenecek amel-i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur.”

“–Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, yâ Rasûlâllah?” dediler.

“–(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehid olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür.)” buyurdu. (Buhârî, Îdeyn, 11)

Leyâl-i aşr af günleridir, ibâdet günleridir, ikram günleridir, zikir günleridir.

İbn-i Abbas -radıyallâhu anhümâ-’dan şöyle rivâyet edilmiştir:

“Âdem -aleyhisselâm-’ın tevbesini Allah Teâlâ, Zilhicce’nin onuncu günü kabul eyledi.”

Vehb bin Münebbih -rahmetullâhi aleyh- geçmiş kitaplardan kalma bilgilere muttalî olmuş bir zât idi. Hazret-i Âdem’in tevbesinin kabulünü şöyle anlatır:

Rivâyete göre Hazret-i Âdem, zelle işledikten sonra dünyaya gönderilmiş, indiği Seylân’daki Hind Dağı’nda devamlı ağlamış, tevbe etmişti. Böyle yıllar geçti. Âdem -aleyhisselâm-’ın ne gözünün yaşı diniyordu, ne de tevbesinin kabul edildiğine dair bir işaret bulabiliyordu. Ağladıkça ağlıyordu.

Sonunda Cebrâil -aleyhisselâm- geldi;

“–Ey Âdem, sen Beytullâh’a git. Orada «leyâl-i aşr» yani on günün gelmesini bekle… Sonra bu mekân ve zamanın hürmetine Rabbine istiğfar eyle… Umulur ki, affedilirsin…” dedi.

Hazret-i Âdem, Cibrîl-i Emîn’in tavsiyesini uyguladı. Kur’ân-ı Hakîm’in bize bildirdiği üzere şöyle istiğfar etti:

رَبَّنَا ظَلَمْنَا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرٖ۪ينَ

“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (el-A‘râf, 23)

Allah Teâlâ, bunun üzerine kendisini affettiğini bildirdi. Kur’ân-ı Kerim’de bu şöyle bildirilir:

“Âdem, Rabbinden birtakım ilhamlar aldı ve derhâl tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.” (el-Bakara, 37)

Âdem Babamızın affına vesile olan hususlardan biri, Beytullah, Meş‘ar-i Haram (Müzdelife) ve Arafat gibi mübârek mekânlar, diğeri de Zilhicce’nin ilk on günü, yani mübârek zamanlardır.

Rabbine âsî olan mü’minler de, bu günlerin kıymetini bilip, oruçlarla, tevbe ve istiğfarlarla bu mübârek demleri değerlendirirlerse, inşâallah rahmet-i ilâhiyyeye nâil olur.

İbrahim -aleyhisselâm- da aynı günde, Allâh’ın halîli oldu. Malını misafir için, oğlunu kurban için ve kalbini de Rahmân için bezleyledi. Tam tevekkül ancak Hazret-i İbrahim için doğrulandı. Zilhicce’nin ilk on gününde İbrahim -aleyhisselâm- Kâbe-i Muazzama’yı inşâ etti.

Haccın en mühim rüknü olan, Arafat Vakfesi için, Zilhicce’nin sekizinde Arafat’a gidilmekte, Arefe günü vakfe gerçekleştirilmektedir. O günün akşamında Müzdelife’ye, oradan da Mina’ya geçilmekte, onuncu gün sabahı şeytan taşlanarak, kurban kesilmekte, ilk fırsatta da ziyaret tavafı edâ edilmektedir. Bunların hepsi Hazret-i İbrahim’in vaz edip, İslâm’da ihyâ edilmiş ibâdetlerdir.

Yine aynı günlerde Hazret-i Musa, Rabbiyle tekellüm ile müşerref oldu.

Hazret-i Musa; Tur Dağı’nda vahyi almak için hazırlandığı, iftarsız oruçla (savm-i visal) geçirdiği 30 güne, 10 gün ilâve edilmiş ve 40’a tamamlanmıştı. (A’raf, 142) Bu ilâve 10 günün Zilhicce’nin ilk on günü olduğu da rivâyet edilmiştir.

NASIL İHYÂ ETMELİ?

Bu kıymetli günlere hürmet gösterene inşâallah Cenâb-ı Hak bereket verir, çoluk-çocuğunu korur, ölüm hastalığını kolay eder, kabrini nurlu, mîzânını hayırlardan yana ağır eyler. Yüksek derecelere ulaştırır.

Bu günlerde Kurban Bayramı olan onuncu gün (Nahr Günü) hâriç, oruç tutulması tavsiye edilmiştir. Efendimiz’in bu günlerin dokuzunda da oruçlu olduğu rivâyet edilmiştir.

Bu günlerin, hattâ senenin bütün günlerinin en faziletlisi Zilhicce’nin dokuzuncu günü olan Arefe Günü’dür. Arefe günü oruç tutmak hakkında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“(Arefe günü oruç tutmak) geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.” (Müslim, Sıyâm, 196, 197)

Fahr-i Âlem Efendimiz’in bu günleri ihyâ hususundaki bir başka talimatları da şöyle:

“Bu aşr-ı Zilhicce’de «Lâ ilâhe illâllah» demeyi, «Allâhu ekber, Allâhu ekber…» diye tekbir getirmeyi; tahmîdi, yani hamd ü senâ etmeyi çok yapın!” (Müsned, Ahmed bin Hanbel)

Bu gecelerde kılınabilecek bir namaz da kitaplarda şöyle tavsiye edilmekte:

Seher vaktinde dört rekât olarak kılınan bu namazın, her rekâtında Fâtiha’dan sonra, üç İhlâs-ı şerif, muavvizeteyn (Felâk, Nâs) ve üç âyetelkürsî okunur. Namaz bitince de, ellerini kaldırıp;

سُبْحَانَ ذِى الْعِزَّةِ وَالْجَبَرُوتِ سُبْحَانَ ذِى الْقُدْرَةِ وَالْمَلَكُوتِ سُبْحَانَ الْحَيِّ الَّذ۪ى لَا يَمُوتُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْي۪ وَيُم۪يتُ وَهُوَ حَىٌّ لَا يَمُوتُ سُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعِبَادِ وَالْبِلَادِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَث۪يرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا عَلٰى كُلِّ حَالٍ اَللّٰهُ اَكْبَرُ كَب۪يرًا رَبَّنَا جَلَّ جَلَالُهُ وَقُدْرَتُهُ

şeklinde başlayıp, niyaz ederse; inşâallah duâsı makbul olur. Şu hac günlerinde duâsı Arafat’ta edilen duâlara ilhâk edilir. Hacıların sevabından hissedar olur.

Leyâl-i aşra yemin edilen Fecr Sûresi’nde, bu yeminlerden sonra, zalim kavimler ve âkıbetleri anlatılmakta, sonra da;

اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ

“Elbette Rabbin (her an) gözetlemededir.” buyurulmaktadır. Gunyetü’t-Tâlibîn adlı eserde, bu «Mirsâd»ın âhirette sekiz konakta sekiz ayrı hesap mekânı olduğu bildirilmektedir:

• Birinci konakta îmandan suâl olunur. Îmânı olmayan cehenneme atılır.

• İkinci konakta abdest ve namaz sorgusu vardır.

• Üçüncü konakta zekât suâl edilir.

• Dördüncü konakta oruç sorulur.

• Beşinci konakta hac vazifesini edâ edip etmediği sorgulanır.

• Altıncı konakta emânetten suâl olunur. Emânete hıyânet etmediyse kurtulur. Ettiyse cehenneme yuvarlanır.

• Yedinci konakta gıybet, nemîme (koğuculuk, söz taşıma) ve iftira günahlarını işleyip işlemediği sorulur.

• Sekizinci ve son konakta, haram sorgusu olur.

Cenâb-ı Hak, hesabımızı kolay, makamımızı cennet eylesin.

Mübârek Zilhicce ayını ve Kurban Bayramı’nı bütün ümmete kurtuluş ve refaha erişme vesilesi eylesin. Günleriniz mutlu ve bayramınız kutlu olsun.

Edâ eyle Allâh’a olan şükür borcunu,
İhmal etme sen de tut, Zilhicce orucunu… (Gülzâr-ı İrfan)