MESNEVÎ-İ MÂNEVÎ
TÂLÎ (Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI)
Bir kitâb-ı pür şifâ; Mesnevî-i Mânevî…
Câna, rûha bin safâ; Mesnevî-i Mânevî…
Ney mi inleyen o ses? Bir sabâ mı her nefes?
Aşka çevrilen heves, Mesnevî-i Mânevî…
Bir lisan ki kalbe der: «Kalma böyle derbeder!»
Meşki, aşka kalbeder, Mesnevî-i Mânevî…
Son gecem sabâh olur, akla intibâh olur,
Gönle inşirâh olur Mesnevî-i Mânevî…
Ârifâne coşkudur, âşıkāne korkudur,
Sâdıkānın ufkudur, Mesnevî-i Mânevî…
Sanma bir hikâyedir, hisse-mende pâyedir,
Aşk-ı bî-nihâyedir, Mesnevî-i Mânevî…
Sanma şâirin sözü, Hak kelâmının özü,
Arş’a baktırır gözü, Mesnevî-i Mânevî…
Gâib oldu bir güneş, gönle düştü kor ateş,
Bir ateş ki nûra eş: Mesnevî-i Mânevî…
Lâle, gül.. çeşit çeşit, onda müjde, aşk, ümit…
Yirmi altı bin beyit, Mesnevî-i Mânevî…
Türk, Acem, Arap, Moğol… Ders verir cihanşümul,
Garbı fetheden okul… Mesnevî-i Mânevî…
Bin hayâle sahnedir, nazm için defînedir,
Öğretir şiir nedir, Mesnevî-i Mânevî…
Bir mesel bu kâinat, âhiret asıl hayat,
Yâre açtırır kanat, Mesnevî-i Mânevî…
Rûhu nefs esîr eder; aklı, kör vezîr eder,
Nefsi yerle bir eder, Mesnevî-i Mânevî…
Cüz’ü külle kat gönül, mâsivâyı at gönül,
Çölde bir Fırat, gönül; Mesnevî-i Mânevî…
Tâbir ilmi Yûsuf’un, onda, şerh olur derun,
Bâğıdır tasavvufun Mesnevî-i Mânevî…
Toprak ol da sen gönül, sende açsın onca gül,
Beslesin gürül gürül Mesnevî-i Mânevî…
Dinle nâyı Tâliyâ! zâd-ı râh-ı asfiyâ,
Yâd-ı Şâh-ı Evliyâ, Mesnevî-i Mânevî…
Vezni: fâilâtü / fâilün – fâilâtü / fâilün