Seher Ehlinin Vazgeçilmez İbâdeti TEHECCÜD NAMAZI ve FAZÎLETLERİ

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK

irfan_ozturk_yuzakidergisi_aralık2015

Teheccüd namazı; gece uykudan kalkıp kılınan, Efendimiz’in hiç terk etmeden kılmaya devam ettiği ve biz ümmetine de kılınmasını tavsiye ettiği, en az 2 en çok 8 rekât olarak kıldığı namazdır. (İslâm İlmihâli, A. Fikri YAVUZ, s. 171)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şükrün fazîleti hakkında derin bilgisi vardı. Bu bakımdan şükür hususunda bir hayli ileri gitmiş ve lâyık olanını yapmaya çalışmıştı.

Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Sordular:

“–Yâ Rasûlallâh! Allâh Teâlâ, Fetih Sûresi’nde sizi tamamen bağışladığını bildirmiş olduğu hâlde niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz?”

Buyurdular:

“–Şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buhârî, Teheccüd, 6)

Bu haberde, gece kalkıp ibâdet etmenin fazîleti ve kemâli üzerine tembih vardır. Nitekim Cenâb-ı Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Allâh’ın nimetine karşı şükür saymıştır. Açıktır ki, Allâh’ın nimeti pek büyüktür. O hâlde O’na şükretmek de o nisbette büyük olmalı değil midir? Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; gece kalkıp ibâdet etmeyi bu büyük nimete şükür sayınca, gece ibâdetinin ne büyük bir ibâdet olduğu anlaşılmış oluyor.

Yine buyurdular:

“Farzlardan sonra en fazîletli namaz, gece kalkarak kılınan namazdır.” (Müslim, Sıyam, 202-203)

Hazret-i Peygamber’in, Ebû Zerr -radıyallâhu anh-’a tavsiyelerinden biri şudur:

“…Kabir yalnızlığı için gece karanlığında iki rek’at namaz kıl…” (İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Kitâbü’t-Teheccüd)

Diğer hadislerde ise şöyle buyuruluyor:

“Aman gece kalkmaya gayret edin! Çünkü o, sizden önceki sâlih kimselerin âdeti ve Allâh’a yakınlık vesilesidir. (Bu ibâdet) günahlardan alıkoyar, hatalara keffâret olur ve bedenden dertleri giderir.” (Tirmizî, Deavât, 101/3549)

Bu ibâdete gücü yettiğince devamlı ve daima edâya niyetli olanın kazarâ kaçırmasını da Cenâb-ı Hak affeder. Efendimiz buyurmuştur:

“Gece namaz kılmayı îtiyad hâline getiren kimse uyuyakalır da teheccüd namazına kalkamazsa, Allah ona teheccüd sevâbını yazar, uyuması da kendisi için bir sadakadır.” (Muvatta, Salâtü’l-Leyl, 1)

Cenâb-ı Hak teheccüd için kalkan kullarının, muhabbetullah ile yaptıkları bu fedakârlıktan memnun olarak mü’minleri şöyle vasfeder:

“(O muttakî kimseler, geceleri namaz kılmak ve istiğfâr etmek için) yanlarını (tatlı) yataklarından kaldırırlar. Rab’lerine, azâbından korkarak ve rahmetini umarak duâ ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da hayır yollarına infâk ederler. ” (es-Secde, 16)

İlim ve irfan sahibi bazı zâtlar diyorlar ki:

“Kur’ân’ın kalbi Yâsîn’dir. Gecelerin kalbi, seher vaktidir ki, bu vakit ilâhî tecellîlere sahne olur. İnsanın kalbi ise malûmdur. O hâlde seher vakti Yâsîn Sûresi’ni okuyan kimse -ister bunu namazda okusun, ister namaz dışında- üç kalbi aynı anda bir araya getirmiş olur. Allah onun duâsını kabul eder.”

Bunun içindir ki meşâyıhtan bir kısmı; müridlerine halvette kaldıkları zaman Yâsîn Sûresi’ni okumalarını emretmiş, özellikle bunu seher vaktinde yapmalarını telkin etmişlerdir.

Biri, Hasan-ı Basrî -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri’ne sordu:

“–Ey Ebâ Saîd! Neden gece teheccüde kalkanların yüzü daha güzel oluyor?”

Hasan-ı Basrî -rahmetullâhi aleyh- şu cevabı verdi:

“–Çünkü onlar gecenin karanlığında Allah ile baş başa kalmışlardır. Allah onları kendi nûrundan giydirmiştir. Bu bakımdan yüzleri çok güzel oluyor.”

Sevgili Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor ki:

“Bir kimse geceleyin hanımını uyandırır da beraberce veya her biri kendi başına iki rekât namaz kılarlarsa, Allâh’ı çok zikreden erkekler ve Allâh’ı çok zikreden kadınlardan yazılırlar.” (Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)

“Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin! Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin!” (Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)

Bu mevzuyla alâkalı ehlullah hazerâtının da çok hâtıraları ve hikmetli sözleri vardır:

Rivâyete göre; Yahya -aleyhisselâm-, bir akşam doyasıya arpa ekmeği yemiş ve o gece sabaha kadar uyuyakalmış, gece virdini yapamamış. Bunun üzerine Allah Teâlâ ona şöyle vahyetmiş:

“Yâ Yahya! Benim evimden daha hayırlı bir ev mi buldun ve benim komşuluğumdan daha hayırlı bir komşuluk mu elde ettin?”

Süfyân-ı Sevrî -rahmetullâhi aleyh- bir akşam yemeğini, doyasıya yemişti. Biraz ağırlık hissedince, kendi kendine dedi ki:

«Merkep fazla yem yiyince fazla çalışır.» Sonra da o gece fecir doğuncaya kadar uyumadı; namaz, zikir ve duâ ile meşgul oldu.

Ebû Hanife Hazretleri, gecenin yarısını (ibâdet ve ilimle) ihyâ ederdi. Bir gün bir topluluğa uğradığında, onu görenler dediler ki:

«Bu zât bütün geceyi ihyâ eder.»

Ebû Hanife, kendi hakkında söylenen bu sözleri duyunca üzüldü ve;

«Yapmadığım bir amelle vasıflanıyorum.» dedi; sonra da gecenin tamamını ihyâ etmeye çalıştı.

Rivâyete göre, Ebû Hanife Hazretleri uyumak için kendisine hiçbir zaman yatak hazırlamamıştır.

Teheccüde kalkamamak, günahalara işaret eder.

Hasan-ı Basrî -rahmetullâhi aleyh- diyor ki:

“Günah işleyen kişi, bununla kendini gece kalkıp ibâdet etmekten mahrum bırakmış olur.” Yani günah, gece uyanıklığına engel olur.

Fudayl bin Iyaz -rahmetullâhi aleyh- diyor ki:

“Gece kalkıp namaz kılmaya, gündüzleri de oruç tutmaya muktedir olamadığın zaman, bil ki sen mahrumsun; hata ve günahların da çoğalmıştır.”

Allah Teâlâ, cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın. Teheccüd nûrundan nasiplendirsin. Bunun için mâlâyânîye dalmadan, tıkabasa dolu olmayan bir mideyle, erken yatmalı; yatmadan evvel de «gönül saatleri»ni kurmalı…

Karar kıldım hep sözümde durmaya,
«Allah!..» deyip nefse yumruk vurmaya,
Kalkmak için seher vakti namaza,
Niyet ettim saatimi kurmaya… (Gülzâr-ı İrfan)