AHVÂL-İ ZAMAN
M. Nihat MALKOÇ mnm61mnm@hotmail.com
Karanlık üstüne gelir âheste,
Vakti gelen şafak atmaz mı sandın?
Bir gün susuverir nihâî beste,
Doğan güneş bir gün batmaz mı sandın?
Bu âhirzamanda hâller perişan,
Dikenler âsûde, güller perişan,
Yalan kıymık kıymık, diller perişan;
Dost zannettiklerin çatmaz mı sandın?
Hayatın suları derince gönül!
Yaşımız kemâle erince gönül!
Ömür defterini dürünce gönül!
Ecel şerbetini tatmaz mı sandın?
Kötülerin huyu, çomak sokarlar,
Sanki gözleriyle kurşun sıkarlar,
Bir sallanmaya gör, seni yıkarlar;
Pişmiş aşına su katmaz mı sandın?
Ne çabuk göründü ömrün kıyısı?
Bir adım ötesi Yûsuf kuyusu,
Ömür çeşmesinden akmaz olur su;
Evinin bacası tütmez mi sandın?
Varlara şükreyle, yoklara sabır,
Her rüyayı hayra eyleme tabir,
Açmış kucağını bekliyor kabir;
Seni yarı yolda satmaz mı sandın?
Uzağına düşer dost bildiklerin,
Uğruna yaşayıp hem öldüklerin,
Gün gelir ağlatır hep güldüklerin;
Malının üstüne yatmaz mı sandın?
Bir şey olmaz dedik, bak neler oldu?
Bizler yaş dökerken el güler oldu,
Nasırlaşmış eller yaş siler oldu;
Bunca acı, çile yetmez mi sandın?
Doğduğuna pişman eder yüz dostu,
Beklenmedik anda delerler postu,
Kafanı yorsan da bilinmez kastı;
Seni rezil rüsvâ etmez mi sandın?
Sabahın peşinden akşam oluyor,
Gönül bahçesinde güller soluyor,
Vakit daralıyor, mühlet doluyor;
Ömür sermayesi bitmez mi sandın?
Gelimlik gidimlik bir dünyadır bu,
Sanma hakikattir, bir rüyadır bu,
Sonu baştan belli bir hülyadır bu;
Bu dünyaya gelen gitmez mi sandın?
Yarıda bırakır dost sandıkların,
Peşinden ağlayıp çok yandıkların…
Hayırla, duâyla hep andıkların…
Seni uçurumdan itmez mi sandın?
Zulmün tarlasına akıp durursan…
Zâlimin mumunu yakıp durursan…
Verdiğin sözlerden çıkıp durursan…
Cehennem, nârında ütmez mi sandın?
Sanırsın senindir dünyanın varı,
Her gün yok olmakta nâmusu, arı,
Genişi ne bilsin görmeyen «dar»ı;
Benim sandıkların yitmez mi sandın?
Acıdıklarının biti kanlanır,
Tanıyana kadar ömür sonlanır,
Tam öldü sanırsın, birden canlanır;
Horozlar zamansız ötmez mi sandın?
Her gün yaklaşmakta mevsim-i hazan,
Ömrün bitimine kaldı kaç ezan?
Bir gün belâsını görür her azan;
Hayat bu zokayı yutmaz mı sandın?
Zaman sırlanmıştır nakit değildir,
Sahtekârın sözü akit değildir,
Devir, ağlanacak vakit değildir;
Bir ömür düşmanlık gütmez mi sandın?
Ömür dediğimiz çetin bilmece,
Bazen ağlamaca, bazen gülmece,
Tan kızıllığına âşık her gece;
Göle maya çalsan tutmaz mı sandın?