236. Sayı Takdim

Kıymetli Okuyucularımız,

 

Bulunmaz mı çare, nedir bu illet!

Böyle hayat sürmek ne büyük zillet!

Müslümanım diyen şu kadar millet, 

İslâm gözü ile kendine baksa, 

Esir mi olurdu Mescid-i Aksâ?

 

Doksanlı yılların heyecanlı ve düşündürücü ezgilerinden, marşlarından birinde geçiyordu bu acı sözler… 

 

Âciz vaziyetteyiz. 

 

Acz iki türlü:

 

Bizden kaynaklanan ve kaynaklanmayan…

 

Aczin elde olmayanını Allâh’a arz eder, O’na sığınır O’ndan yardım isteriz. Nice az topluluğu, nice kalabalıklara galip getiren O’dur. Mânevî kuvvetin, maddî kudretleri alaşağı ettiği nice zaferi lutfeden O’dur. 

 

Fakat bir de bizden kaynaklanan acziyet var: 

 

•Dünyaya düşkünlük,

 

•Şehâdetten, cihaddan, mücadeleden uzak kalmak,

 

•Hazırlıksızlık,

 

•Tembellik,

 

•Korkaklık,

 

•Tefrika ve ihtilâflar,

 

•Kardeşe düşmanlık,

 

•Gâvurla dostluk,

 

•Eğitimde yabancılaşma,

 

•Ahlâkta yozlaşma…

 

Bunları düzeltmekteki acziyet, nefse teslim olmak demek. 

 

Bunları düzeltince gelecek kuvvet ise;

 

SİLÂH GÜCÜNÜ YENEN ÎMAN…

 

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Tâlût ve Dâvud -aleyhisselâm-’ın Câlût’u mağlûp edişinden, Bedir’e, oradan Çanakkale, Millî Mücadele ve 15 Temmuz’a uzanan zaferler silsilesinde, îman gücünün silâh gücüne muhteşem galibiyetlerini serdederken, bu zaferlere imza atan îmânın taşıması gereken kıvam ve kuvveti de dile getirdi. 

 

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, bir yıldır devam eden Gazze katliâmından çıkarmamız gereken dersleri kaleme aldı. Fert olarak îman ve psikolojik tâkat, toplum olarak dayanışma ve şuur…

 

Acziyetin bir tarafı da iktisâdî… Çaresi ise infak… Kıssalardan Hisseler  bölümünde Zekât ve İnfak üzerine geniş bir mütalâa, dikkat noktaları ve teklifler var.

 

Dosyamızda farklı bakış açılarıyla, İslâm âleminin hâline çare arayışları var. 

 

Batının ikiyüzlülüğünü teşhir, çocuk katletmedeki rahatlıklarının ardındaki karanlık yönler… Savaşta bu kadar faşistçe davrananların, sosyal ve ailevî alanlarda nefse özgürlük mânâsında liberal yaklaşımları da bir başka hileleri… 

 

Diğer taraftan Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM Hocamız; toplum dokusunu kaynaştıracak misafirliğin, birbirimize git gide azalan ziyaretlerin fıkhını yazdı. Olgun bir mü’min olmanın reçetesi, hadîs-i şeriflerden nebevî çözümler, acziyetimizi kudrete dönüştürecek îmânı ihyâya dair…

 

Kültür-sanat, tarih, edebiyat hepsi, İslâm gözü ile kendimize bakmanın meyveleriyle dolu… O bakıştan mahrumiyetin, ızdıraplarıyla perişan…

 

Şairlerimiz yaşanan acılar karşısında; sözün kudretini, kelimelerin kifâyetsizliğini ve ağlayıp da anlatamamanın acziyetini harmanladılar mısralarında… Sözün bittiği ve kudretin yittiği yerde duâ alır sözü:

 

“Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al!” (el-A‘râf, 126)