MÜ’MİNİN DÜNYADAKİ CENNET BAHÇELERİ
Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com
BİR HADİS:
عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ زَيْدٍ الْمَازِنِيِّ أَنّ رَسُولَ اللّٰهِ
صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ قَالَ :
« مَا بَيْنَ بَيْت۪ي وَمِنْبَر۪ي رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ »
Abdullah bin Zeyd el-Mâzinî -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Evim ile minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Buhârî, Tetavvû, 5)
BİR MESAJ:
“Ey mü’min kardeşim! Daha dünyada iken cennet bahçelerine girmeye bak!”
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç hûrî,
İsteyene ver Sen ânı, bana Sen’i gerek Sen’i.
(Yûnus Emre -rahmetullâhi aleyh-)
Cennet; ölümden veya kıyâmetin kopmasından sonra, mü’minlerin huzur içinde ebedî olarak kalacakları yerin adıdır. Cennet; lutfu ve keremi bol olan Allah Teâlâ tarafından, dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olarak, mü’minlere âhirette verilecek olan bir mükâfattır. Ancak şu var ki; mü’min, daha dünyada iken cennet bahçelerine girer. Mü’min, daha dünyada iken cennetini yaşamaya başlar. Bu bakımdan imtihan için geldiğimiz şu fânî dünya hayatında, Rabbimiz’in rızâsı istikametinde, cennet misali bir hayat yaşayıp, Rabbimiz’in bizler için hazırlamış olduğu ebedî cennet yurduna girmek için gayret göstermeliyiz. Rabbim hepimizin yâr ve yardımcısı olsun.
Şimdi gelin, hep beraber dünyadaki bu cennet bahçelerinden bazılarına uğrayıp ziyaret edelim:
İlim, Zikir ve Sohbet Meclisleri
Bir gün Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbıyla birlikte bir sohbet meclisinde oturuyorlarken;
“–Cennet bahçelerine uğradığınız zaman istifade ediniz.” buyurdular.
Ashâb-ı kiram;
“–Cennet bahçeleri nerelerdir, yâ Rasûlâllah?” diye sorduklarında Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;
“–Oralar; ilim, zikir ve sohbet meclisleridir.” buyurdular. (Tirmizî, Deavât, 82)
Hadîs-i şerifte geçen zikir meclisleri ifadesini hususiyetle ilim, zikir ve sohbet meclisleri şeklinde tercüme ettik. Zira zikir kelimesi Allâh’ı hatırlamak, O’nu anmak mânâlarına gelir. Dolayısıyla O’nu hatırlatan ve O’nun anıldığı her meclis, zikir meclisidir.
Yine Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre, Rasûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ’nın diğer meleklerden ayrı, sadece zikir meclislerini tespit etmek üzere dolaşan melekleri vardır. Allâh’ın zikredildiği bir meclis buldular mı, o kimselerin aralarına otururlar ve diğer melekleri oraya çağırarak, cemaatin arasındaki boş yerleri ve oradan dünya semâsına kadar olan mesafeyi kanatlarıyla doldururlar. Zikredenler dağılınca onlar da semâya çıkarlar.” (Müslim, Zikir, 25)
Görüldüğü gibi zikir meclislerinde, cennet bahçelerinde olduğu gibi melekler dolaşıyor ve o meclislerde bulunanlar için duâ ediyor. Hattâ tesadüfen gelen de bu duâdan nasibini alıyor. Zira hadîs-i şerîfin devamında Cenâb-ı Hak;
“–Ben onları affettim. İstediklerini onlara bağışladım. Güvence istedikleri konuda onlara güvence verdim.” buyurduğunda melekler;
“–Yâ Rabbî, çok günahkâr olan falan kul onların arasında bulunuyor. Oradan geçerken aralarına girip oturdu.” derler.
O zaman Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“–Onu da bağışladım. Onlar öyle bir topluluktur ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”
Bir başka hadîs-i şerifte bildirildiğine göre;
“Allâh’ın Kitâbı’nı müzâkere etmek üzere, Allâh’ın evlerinden birinde bir araya gelen mü’minlerin üzerine sekînet iner ve onları Allâh’ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar.” (Müslim, Zikir, 38)
Sırf Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını umarak teşekkül ettirilen bu cennet misâli ilim, zikir ve sohbet meclislerinde bir cennet havası eser ve gönüller huzur bulur. Yüce Allâh’ın rahmeti, feyz ve bereketi tecellî eder. Bu meclislerde kalpler huzurla dolduğundan dolayı, sanki cennet bahçesindeymiş gibi olunmuş olur.
Ravza, Cennet Bahçelerinden Bir Bahçedir
Serlevha hadîs-i şerîfimizde de belirtildiği üzere, şu anda Efendimiz’in kabr-i saâdetlerinin olduğu evi ile minberi arasındaki yer, cennet bahçelerinden bir bahçedir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz bu kısmın cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu bizzat kendileri ifade etmişlerdir. Hattâ âlimler;
“–Vallâhi ben cennette namaz kıldım.” diye yemin eden bir kişi için, yeminine keffâret gerekmeyeceğini ifade etmişlerdir.
Cennet bahçelerinden bir bahçe olduğu ifade buyurulan ve Ravza-i Mutahhara diye anılan bu yer için, ulemânın farklı görüşleri vardır. İmam Mâlik’in de dâhil olduğu bir grup âlim, bu yerin gerçek bir cennet bahçesi olduğunu ve âhirette cennete nakledileceğini bildirmişlerdir. Bazı âlimlere göre ise; yapılan ibâdetler neticesinde rahmetin inmesi ve insana mutluluk vermesi sebebiyle, bu yerin cennete benzetildiğini söylemişlerdir.
Yine bazı âlimler rivâyetlere dayanarak Ravza-i Mutahhara alanının bütün mescidi kapsadığını ifade etmişlerdir. Bu durumda bütün Mescid-i Nebevî de cennet bahçelerinden bir bahçedir.
Onun içindir ki Ravza-i Mutahhara’nın da bulunduğu Mescid-i Nebevî’de kılınan namaz, diğer mescidlerde kılınan namazlardan çok daha fazîletlidir. Sa‘d bin Ebî Vakkas Hazretleri’nden nakledilen hadîs-i şerifte Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescidlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır.” (Buhârî, Fazlü’s-salât, 1)
Hac farîzasını yerine getirmek için veya umre ibâdetini îfâ etmek üzere mukaddes topraklara yönelen mü’minler için, Medine mühim bir uğrak yeridir. Gönüller, bir cennet bahçesi mesâbesinde olan Mescid-i Nebevî’de namaz kılmanın vermiş olduğu huzur ile dolar. Üstelik bu cennet bahçesinin hemen her karışında, Sevgili Peygamberimiz’in mübârek ayak izleri vardır ve O’nun kabr-i şerifleri de oradadır. Mescid-i Nebevî’de toplanan mü’minler; sanki Kevser Havuzu’nun başında, Peygamber Efendimiz’in etrafında kümelenmiş gibi olurlar.
Cennet, Kılıçların Gölgesi Altındadır
Abdullah bin Ebî Evfâ -radıyallâhu anhümâ-’dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, düşmanla karşılaştığı günlerden birinde, güneş batıya meyledinceye kadar bekledi. Sonra ashâbın arasında ayağa kalktı ve;
“Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı temennî etmeyiniz; Allah’tan afiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz.
Biliniz ki;
Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” buyurdu. Rasûl-i Ekrem Efendimiz sonra şöyle duâ etti:
“Ey Kur’ân’ı indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allâh’ım! Şu düşmanları perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl.” (Buhârî, Cihâd, 112)
Dolayısıyla cihad meydanları, cennet bahçeleri; şehid ve gaziler de o cennet bahçelerinin gülleridir.
Cennet, Anaların Ayakları Altındadır
Anne kucağı, anne şefkati; cennet bahçelerinden bir bahçedir. Çünkü insan, anne kucağında cennetteki gibi kendini huzur ve güvende hisseder. Sevgili Peygamberimiz’in mübârek sözleri arasında, cennet ve annenin beraber zikredildiği hadîs-i şerifler vardır. Bunlardan birinde Rasûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Anne, cennet kapılarının ortasındadır.” (Ahmed bin Hanbel, 5/198)
Yine bir başka hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
“Cennet, annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihâd, 6)
Onun içindir ki Sevgili Peygamberimiz’e;
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir?” diye sorulduğunda;
“–Annen, sonra annen, daha sonra yine annen; sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban.” buyurmuştur. (Müslim, Birr, 2)
Büyüklerimiz annenin yerini hiçbir şeyin tutmadığını ifade etmek üzere; “Ana gibi yâr olmaz.” demişlerdir. Yine halk arasında anavatan, anayurt deyimleri vardır. Bu bakımdan kişi; annesinin yanında, kendini cennette gibi hisseder. Bu mânâda; şefkat dolu anne kucağı, cennet bahçelerinden bir bahçe mesâbesindedir.
Mü’minin Dünyadaki Cenneti: Aile
Allah Teâlâ’nın rızâsı doğrultusunda hareket eden mutlu ve huzurlu aile yuvaları, cennet bahçelerinden bir bahçedir ve ne büyük bir nimettir!
Sâlih ve sâliha bir eş, cennet nimetlerinden bir nimettir. Enes -radıyallâhu anh-’tan nakledildiğine göre Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi:
•(Sâliha) kadınlar,
•Güzel koku ve
•Gözümün nûru namaz.” (Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 1)
Cennet misâli ailelerde, çocuklar cennetin gülleridir. Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde teşekkül eden aile yuvalarının her biri, bir cennet bahçesidir. Hakikaten huzurlu bir aile yuvası, mü’minin dünyadaki cenneti olarak ne büyük bir nimettir. Rabbim ailelerimizi cennet bahçeleri eylesin inşâallah…
Cennet Bahçelerinde Dolaşıyor Gibi: Hasta Ziyareti
Malûm olduğu üzere, Sevgili Peygamberimiz’in en ehemmiyet verdiği konulardan biri de hasta ziyaretidir. Mevzuyla ilgili Efendimiz’den nakledilen birçok hadîs-i şerif vardır.
Bu hadîs-i şeriflerden biri şöyledir:
Sevban -radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“–Bir müslüman; hasta bir müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.”
Ashâb-ı kiram;
“–Ey Allâh’ın elçisi, cennet hurfesi nedir?” diye sordular. Rasûl-i Ekrem Efendimiz;
“–Cennet yemişidir.” buyurdu. (Müslim, Birr, 40)
Mü’minin yukarıda zikri geçen dünyadaki cennet bahçelerinin dışında, daha birçok cennet bahçesi vardır. Meselâ; Allâh’ın rızâsı doğrultusunda inşâ edilen ve takvâ üzere yaşanan bir hayat, cennet hayatıdır. Gözümüzün nûru namaz, bir cennet bahçesidir. Beytullah ve onun birer şubesi olan camiler ve mescidlerin her biri bir cennet bahçesidir.
Velhâsıl mü’min; daha dünyada iken cennet hayatı yaşar, âhirette de bu cennet hayatının karşılığı olarak, Allah Teâlâ’nın hazırlamış olduğu ebedî cennet bahçelerine girer.
Rabbimiz, dünyada da âhirette de cümlemizi cennet bahçelerine dâhil eylesin!
Âmîn…