SEHER OLMADAN MÂNEVÎ TERAKKÎ OLMAZ

Prof. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

 

 

BİR HADİS:

 

عَنْ بِلَالٍ أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ :

عَلَيْكُمْ بِقِيَامِ اللَّيْلِ ، فَإِنَّهُ دَأْبُ الصَّالِح۪ينَ قَبْلَكُمْ ، وَإِنَّ قِيَامَ اللَّيْلِ قُرْبَةٌ إِلَى اللّٰهِ تَعَالٰى وَمَنْهَاةٌ عَنِ الْإِثْمِ وَتَكْف۪يرٌ لِلسَّيِّئَاتِ ، وَمَطْرَدَةٌ لِلدَّاءِ عَنِ الْجَسَدِ .

 

Bilâl -radıyallâhu anh-’tan nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: 

 

“Aman gece kalkmaya gayret edin! Zira bu, sizden önceki sâlihlerin âdetidir. Gece ibâdeti Allah Teâlâ’ya yakınlık vesilesidir. Kişiyi günahlardan alıkoyar, hatalara kefâret olur ve bedenden dertleri giderir.” (Tirmizî, Deavât, 101)

 

BİR MESAJ: 

 

“Seherin feyiz ve bereketinden istifade etmeye bak!” 

İşit sözümü ey gafil, tanla seher vaktinde dur!

Öyle buyurmuş ol kâmil, tanla seher vaktinde dur!

Yatanların yatlı hâli, hiç nesneye ermez eli,

Seher eser rahmet yeli, tanla seher vaktinde dur!.. 

(Yûnus Emre)

tanla: Sabahleyin, seher vakti.       yatlı: Kötü.

 

Cûşa gelir dağ ile taş, feryâd eder vakt-i seher,

Her nesneyi kaplar telâş, feryâd eder vakt-i seher.

 

Ol demde gül handân olur, bülbül görüp nâlân olur,

Her ehl-i dil şâdân olur, feryâd eder vakt-i seher.

Evet, böyle diyordu Seyyid Osman Hulûsî Efendi… Çünkü seher vakitleri, günün en kıymetli, en feyiz ve bereketli zaman dilimleridir. Seher vakitleri, duâların müstecâb olduğu müstesnâ zaman dilimleridir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; 

 

“Saatlerin efdali, gecenin son kısmıdır.” buyurmuşlardır. (Ahmed bin Hanbel, IV/385)

 

Allah Teâlâ seher vaktine birçok sır ve hikmetler yüklemiştir. Seher vakitlerinde ayakta duran bir mü’min; çoğu insan sıcak yatağında uyurken, uykusundan ferâgat etmiş ayağa kalkmıştır. Rabbini anmak, kıyam, rükû ve secdede durmak için iradesini ortaya koymuştur. Rabbi onun bu fedâkârlığının karşılığını elbet verecek, kulunun üzerinden rahmetini, feyiz ve bereketini eksik etmeyecektir.

 

Rivâyet olunduğuna göre âriflerden biri şöyle demiştir: 

 

“Allah Teâlâ seherlerde uyanık olanların kalbine nazar eder ve onları nûr ile doldurur. Bu kalpler hikmet menbaı olur ve aydınlanır. Ardından bu nur ve hikmet gafillerin kalplerine yayılır.”

 

Serlevha hadîs-i şerîfimize göre seher vakti, mü’minin Allâh’a yakınlaşmasına vesile olan bir vakittir. Bu vesileyle mü’min, günün en feyizli ve bereketli zaman diliminde ibâdet ve zikirle meşgul olarak Cenâb-ı Hakk’a kurbiyyet iktisâb eder.

 

Bir defasında Amr bin Abese -radıyallâhu anh-, Efendimiz’e gelerek; 

 

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Vakitler içinde Allâh’a yakınlık bakımından, diğerlerine göre daha fazîletli olan bir vakit var mıdır?” diye sormuş, Sevgili Peygamberimiz de şöyle cevap vermiştir:

 

“–Evet, Rabbin kula en yakın olduğu vakit, gecenin son kısmının ortasıdır. Eğer o saatte Allâh’ı zikreden kimselerden olmaya gücün yeterse bunu yap! Çünkü namaz (o saatte) meşhûddur (melekler o esnada hazır bulunup şâhitlik ederler).” (Nesâî, Mevâkîtü’s-Salât, 35)

 

Yine hadîs-i şerîfimize göre seherde geceyi ibâdetle ihyâ etmek, mü’mini günahlardan alıkoyar. Gecenin feyiz ve bereketinden istifade eden bir mü’min, o gecenin gündüzünde günah işlemekten sakınır. Çünkü Rabbi ile bir kurbiyyet hâsıl olmuştur. Bu mânevî duygu içerisinde O’nun emir ve yasaklarının dışına çıkmamaya gayret gösterir.

 

Hadîs-i şerifte seherde uyanık olmanın bir neticesinin de hatalara kefâret olacağı bildirilmektedir. Yine hadîs-i şerîfe göre; seheri ihyâ etmek, bedenden dertleri giderir. Seherde uyanık olan insan, daha sağlıklı ve daha zinde olur. Güne seherle başlayan insan, maddî ve mânevî rahatsızlıklara dûçâr olmaz Allâh’ın izniyle.

 

Yüce Allah; özelde Habîbine, genelde biz ümmetine şöyle seslenmektedir:

 

“Ey örtüsüne bürünen Peygamber! 

 

Geceleyin kalk, gecenin birazını veya yarısını; ya da yarıdan biraz azaltıp biraz çoğaltarak ibâdetle geçir! 

 

Kur’ân’ı yavaş yavaş, güzel güzel, tertil üzre oku! 

 

Çünkü Biz sana ağır bir yük yükleyeceğiz. 

 

Gecenin neşesi daha etkili, sözü daha güçlüdür. 

 

Sana gündüzün de bir iş vardır. 

 

Rabbinin adını an ve mâsivâdan kesilip O’na yönel!” (el-Müzzemmil, 73/1-8) 

 

Onun için Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, her gece seher vaktinde uyanık olur; uzun uzun kıyam, rükû ve secde ederdi, günün en müstesnâ zaman diliminde zikir ve tesbîhatla meşgul olurdu.

 

Hazret-i Âişe Vâlidemiz’den nakledildiğine göre Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, geceleri teheccüde kalkarak ayakları şişinceye kadar kıyamda dururdu. 

 

Bir defasında Âişe Vâlidemiz’in; 

 

“–Yâ Rasûlâllah, gelmiş geçmiş bütün günahların bağışlanmış bir Peygamber olduğun hâlde kendini neden bu kadar yoruyorsun?” sorusu üzerine şu mukabelede bulunmuştu: 

 

“–Rabbime şükredici bir kul olmayayım mı?” (Müslim, Münâfikîn, 81)

 

Cenâb-ı Hak; 

 

“Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun bükenlerle inkâr edenler bir olur mu?”
(ez-Zümer, 39/9) buyurarak seherde uyanık olup Allâh’a ibâdet edenle, gece boyunca uyuyan gafilin bir olmayacağını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

Öyleyse; 

 

“Rahmân’ın kulları, gecelerini Rableri için kıyâma durarak ve secdeye vararak geçirirler.”
(el-Furkān, 28/64) 

 

Bu bakımdan Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in sünnet-i seniyyesine ittibâ eden bir mü’min; seherlerin kıymetini bilir ve elinden geldiği kadar seherleri değerlendirmeye gayret gösterir, gücü yettiği ölçüde her gece seherde kalkıp ibâdet ü tâatle meşgul olur.

 

Seher vakitleri mü’minin mânevî terakkîsi açısından çok kıymetli zamanlardır. Seher olmadan mânevî terakkî olmaz. Çünkü seherde teheccüd vardır, istiğfar vardır, duâ ve niyaz vardır.

 

Seherde mü’mine bir nevi mânevî ziyafet sunulur. Seherde gece namazı vardır ki buna teheccüd denir. Yüce Rabbimiz âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır: 

“Geceleyin Sana mahsus bir namaz olarak teheccüd kıl! Umulur ki Rabbin Sen’i Makām-ı Mahmûd’a eriştirir.” (el-İsrâ,17/79) 

 

Âlimlerimizin yaptığı tefsire göre Sevgili Peygamber Efendimiz için teheccüd namazı vâcip hükmündedir. Biz ümmeti için de «müekked sünnet» bir ibâdettir. Bir hadîs-i şerifte de şöyle buyurulmuştur: 

“Farzlardan sonra en fazîletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm, 203)

 

Allah Teâlâ birçok âyet-i kerîmede seher vakti istiğfar edenleri övmüştür. 

 

Bu âyet-i kerîmelerden birinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: 

 

“O müttakîler, geceleri pek az uyurlar, seher vakitlerinde de istiğfâra devam ederler.” (ez-Zâriyât, 51/17-18)

 

Seher vakti öyle kıymetli vakittir ki, bu vakitte yapılan duâlar reddolunmaz. Seher vakti, duâların geri çevrilmediği bir zaman dilimidir. Bir hadîs-i şerifte bildirildiğine göre; 

 

“Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığı sırada dünya semâsına nüzûl eder ve şöyle buyurur: 

«Bana duâ eden var mı, duâsına icâbet edeyim? İstediğini vereyim. Bana istiğfâr eden var mı, onu mağfiret edeyim?»” (Buhârî, Teheccüd, 14)

 

Yine bir başka hadîs-i şerifte Fahr-i Kâinât Efendimiz şöyle buyurmaktadır: 

 

Gecede bir saat vardır. Müslüman bir kulun dünya ve âhiret işinden istediği herhangi bir hayır varsa ve duâsı o saate denk gelirse Allah dilediğini ona mutlaka verir. Bu saat, her gecede vardır.” (Müslim, Müsâfirîn, 166)

 

Seherde uyanık olmak, insanı maddî ve mânevî olarak zengin kılar. Aksi bir durum da insanı fakir kılar. 

 

Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in bildirdiğine göre Süleyman -aleyhisselâm-’a annesi şöyle nasihatte bulunmuştur: 

 

“Yavrucuğum! Geceleyin fazla uyuma! Zira geceleyin fazla uyumak, kişiyi kıyâmet günü fakir bırakır.” (İbn-i Mâce, İkāmetü’s-Salât, 174)

 

Seher, Allah Teâlâ’nın bizlere emânetidirHâlid-i Bağdâdî Hazretleri şöyle buyurmaktadır: 

 

“İslâm ile şereflenen bir kişi nasıl olur da geceyi tamamen uykuya verip Allah Teâlâ’nın emânetini muhafaza etmez?!. 

 

Cenâb-ı Hakk’ın bize en mühim emânetlerinden biri, seherlerde kalkıp kıyâma durmaktır.” 

 

Bunun içindir ki Allâh’a yakın olmak isteyen Hak dostları, seherin kıymetini çok iyi idrâk etmişler; sohbetlerinde, konuşmalarında seherin kıymetine her dâim vurgu yapmışlardır.

 

Onun için mü’minler olarak Rabbimiz’in emânetine riâyet etmeye çalışalım, seherde kalkıp gücümüzün yettiği kadar ibâdet ü tâatle meşgul olmaya, zikir ve tesbihat yapmaya çalışalım. «Keşke!» dememek için, mahşer günü pişman olanlardan olmamak için seherlerin kıymetini bilelim. 

 

Unutmayalım ki uykuya hebâ edilen her gece, büyük bir mânevî kayıptır.

 

Yazımızı Sevgili Peygamberimiz’in insanlığa yapmış olduğu şu çağrı ile nihayete erdirelim:

 

“Ey insanlar! 

 

Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabanızla ilginizi ve onlara yardımınızı devam ettiriniz! 

 

İnsanlar uyurken siz geceleri namaz kılınız! 

 

Bu sayede selâmetle cennete girersiniz.” (İbn-i Mâce, Et‘ime, 1)

 

Cenâb-ı Hak, cümlemizi gafletten muhafaza buyursun. 

 

Cümlemizi seherin feyz ve rûhâniyetinden lâyıkıyla istifâde edebilen bahtiyar kullarından eylesin! 

 

“Ey Rabbimiz, seher vaktinde istiğfâr edenleri bağışla ve cehennem azâbından koru!” (Bkz. Âl-i İmrân, 3/17) 

 

Âmîn…