İLÂHÎ KELÂMIN SIRRI

Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

İnsanoğlunun dünyada yaşadığı bütün günler, ebedî sonsuzluk yurdu olan âhireti kazanmak adına çok değerlidir. Yüce ve Aziz Rabbimiz’in, mü’min ve müslümanlar için sunduğu bazı özel gün ve geceler vardır. Bilhassa kandil geceleri, Ramazan ve Kurban Bayramları, arefe günleri, cuma günleri gibi mübârek günler, iyi değerlendirebilenler için ebedî sermaye olarak kazançlı çıkılacak, kıymetine paha biçilemez zaman dilimleridir. İslâm âlemi adına pek ehemmiyetli olan böylesi özel kutsî günler, bütün İslâm coğrafyasında hürmet ve tâzim ile karşılanır. Müslümanlar huşû ve huzur içinde, bu güzel gün ve geceleri ihyâ etme azminde olurlar. Ne mutlu değerlendirebilenlere! 

 

Efendim; bilindiği üzere, on bir ay hasretle beklediğimiz ayların sultanı Ramazân-ı şerîfin sonuna yaklaştık. Hüzünlüyüz, hicranlıyız. Üzüntümüz; ay boyu büyük bir sabır ve azimle tuttuğumuz oruçların yanında, düzeltmeye çalıştığımız her bir menfî ahlâkî özelliklerimizi, kaybetme endişesindendir. Bu sebeple dileğimiz; Ramazan ayı ile mübârekleşen müslümanların, Ramazan’dan sonra da, kazanılan güzellikleri aynı şekilde devam ettirmesidir. İnşâallah sâlih ve sâdık müslümanlarla beraber olarak, ahlâk-ı hamîdelerimizi sürekli kılarız. Ancak biz bugünkü yazımızda, kutsî gecelerin en ehemmiyetlisi olan «Kadir Gecesi»nin önemine değinmek istiyoruz. 

 

Bilindiği üzere, «Kadir Gecesi», Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın Levh-i Mahfûz / Değişmeyen Kader Levhası’ndan dünya semâsına indirildiği… bir mübârek gecedir. Vahiy meleği Cebrâil -aleyhisselâm- Peygamberimiz -aleyhisselâm-’a ilk vahyi; Alak Sûresi’ndeki; «İKRA’!» yani; «OKU!» ile başlayan âyetleri bu gece getirmiştir. Bu mübârek gece, Ramazan ayının, 27. gecesi olarak idrâk edilir.

 

Kadir Gecesi; kıyâmet kopana kadar, dünyaya gelecek bütün insanlara, dünya ve âhiret saâdetini temin etme adına, rehberlik yapacak olan mukaddes Kitâbımızın, ilâhî bir âlemden yeryüzüne indirildiği bir güzel gün ve gecedir. Elbette ki Kadir Gecesi, bizim için müstesnâ bir değerdedir. Kâinâtın Mutlak Hâkimi tarafından; kullarına, semâ âlemlerinden gönderilen kutsî kelâmın, peygamberler içinden seçtiği ve; «Habîbim!» buyurduğu Peygamber’ine indirildiği gün, mü’minler için sevinç belirtisidir, feyizle geçirilmesi istenir ve beklenir. Müslümanlara göre mukaddes gecelerin en mübâreği olarak değer gören Kadir Gecesi, şerefli, mübârek bir gecedir. Bu gece; çok nurludur, çok feyizlidir, bin aydan hayırlıdır. Melekler bu kutsî gecede, semâ âleminden yeryüzüne teşrif ederler, melekût âleminin huzurunu dünya âlemine taşırlar. 

 

Zaten bu husus, şerefli Kur’ân’da, Kadir Sûresi’nde; vahyin başlangıcından, bu gecenin kutsiyetinden, fazîlet ve bereketinden ve dahî bu gece, koca kâinâtı kaplayan ilâhî rahmet ve esenlikten bahsetmektedir. İslâm âlimleri tarafından bu mübârek gece şu şekilde yorumlanır:

 

1. Hüküm Gecesidir: İlâhî takdirde belirlenmiş, iyilik ve güzelliklerin ayırt edildiği gecedir. Bu gece bütün hikmetli işler karara bağlanır.

 

2. Mevki, Azamet ve Şeref Gecesidir: Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlı bir mübârek gecedir.

 

3. Tazyik (sıkıştırma, zorlama) Gecesidir: Bu gece melekler semâ âlemlerinden yeryüzüne iner de, inerler. Bilindiği üzere, Cebrâil -aleyhisselâm- ilk vahyi, Peygamberimiz’e bu gece getirmişti.

 

Mübârek Kadir Gecesi; Peygamberimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın, ümmetine olan derin sevgi ve muhabbeti sebebiyle, yaptığı bir duânın kabul edilmiş hâlidir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen eşsiz Peygamberimiz’e, kendinden önce yaşayan insanların ömür takvimi, Cenâb-ı Hakk’ın dilediği kadarı gösterilmişti. Peygamberimiz -aleyhisselâm- da; 

 

“Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapacakları amelleri, benim ümmetim kısa ömürleri içinde yapmış olsun.” diye, duâlar edince, Allah Teâlâ Hazretleri de, O’na, bin aydan daha hayırlı olan, Kadir Gecesi’ni ihsân etti. Bilindiği üzere bin ay; 83 sene, 4 aya denk gelmektedir. İşte belirtilen bu zaman takvimi, müslümanlar için bulunmaz fırsattır.

 

Yüce ve Aziz Rabbimiz; bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’nin, Ramazan ayının hangi gecesine rastladığını açıklamamıştır. Allah Teâlâ; içinde yaşadığımız şu imtihan dünyasında, hikmeti mûcibince pek çok şeyi, bazı şeylerde gizlemiştir. Meselâ eceli, ömür içine; İsm-i Azâm’ını, Esmâü’l-Hüsnâ’sının içinde; Cuma günü içinde de duâların icâbet saatini gizlemiştir. Yine zamanlar içinde kıyâmet saatini, dünya günleri içinde; ölümü hayat içinde; Ramazan ayının son on günleri içinde de Kadir Gecesi’ni gizlemiştir. Bu gizlilikte, pek tabiî ki bir hikmet vardır. Gizlenenin değerinin, diğerlerinin arasındaki kıymeti, farkı anlaşılsın diyedir.

 

Peygamberimiz -aleyhissalâtu vesselâm-, mübârek Kadir Gecesi’ni, son on gün içerisindeki tekli gecelerde aramamız gerektiğini belirtmiştir. Yani 21-23-25-27. geceler, bu geceler Kadir Gecesi olabilir, teyakkuzuyla geçirilmesi gereken gecelerdir. Ancak İslâm âlimleri; taradıkları hadislerden, bu gecenin 27. gece olduğu hususunda ittifak etmişler ve o geceyi Leyle-i Kadir olarak addetmişlerdir. 

 

Kadir Gecesi; hususiyle bin ay, yıl hesabıyla seksen küsur yılın iyilik ve güzelliklerinden daha hayırlı bir gecedir. Neden gece deniyor acaba? Çünkü gündüz sosyal hayatta birçok meşguliyetler var, îfâ edilecek görev ve mes’ûliyetler var. Fakat gecede yalnızlık ve teklik var. Her nerede olursak olalım, evimizde çokluk olsa da, gece kişi isteyerek kalkar, kimseler duymadan BİR olana yönelir. O hâlde; gecede TEKLİK var, gecede BİR olanı birleme var.

 

Bir mü’min en uzun hayatı yaşasa ve hayatını en kâmil şekilde kullukla geçirse, yine de bu geceyi ihyâ etme sevâbına erişemez. Zira bu gecede, kelâmların en hayırlısı indirilmiştir. Ayrıca yirmi üç senede inen bu ilâhî kelâmın sırrı, Kadir Gecesi’nde gizlidir. Bunu çözmek dileyen, son on günü iyi değerlendirip, her geceyi Kadir bilmeli.

 

Böylesi bir mübârek geceyi idrâk etmek adına, âlimlerimizin yazdıkları tefsirlerden araştırdığımız bilgileri sizlerle paylaşmak isteriz:

 

“Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. 

 

Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sana haber veren oldu mu? 

 

Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. 

 

O gecede, her iş için Rablerinin izniyle melek­ler ve Ruh yere iner durur. 

 

O gece, selâmettir, esenliktir. Fecrin doğuşuna kadar.” (el-Kadîr, 1-5) 

 

Bu gecede, Rabbimiz’in kulları için halk ettiği bütün nimetlerin içinde bildirildiği, hattâ bizzat kendisi başlı başına ayrı bir nimet olan, ilâhî kitap Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olduğu bir gecedir. İnsanları dünya ve âhiret nimetlerine ulaştıracak hakikatler, işte bu kitapta toplanmıştır. Ve ona tâbî olanlar, yeryüzünün en hayırlı insanlarıdır.

 

Eğer böyle bir nimet bizlere sunulmasaydı, bizler var olan tüm cehâletimizle kim bilir ne yanlış işler yapar ve ne çirkin yollarda ömür tüketirdik. Bir; «Ol!» demesiyle her şeyin vâr olduğu, yüce ve Azîz olan Rabbimiz’in bizden istediği hayatı, nasıl bilebilirdik? Dünya hayatının gerçek gayesini, ebedî mutluluğun nasıl sağlanacağını, ölüm hakikatini nereden idrâk edecektik? Allah Teâlâ Hazretleri’nin rahmetine erişmeyi, gazabından korunmayı, cehennemden kurtuluş yollarını, cennete ulaşmaya nelerin vesile olacağını, nasıl anlayacaktık? Mübârek Kadir Gecesi’nde indirilen Kur’ân-ı Kerim, bizlere bir «hayat programı» sunuyor. İnsan Kur’ân ile hayata çekidüzen vermeli; yanlışlar düzeltilmeli, hatalar giderilmeli, eksikler tamamlanmalı. Onu okumak iyidir ama yetmez. İçindekiler anlaşılıp pratik hayata tatbik edilmelidir.

 

Böylesi muhteşem bir hayat kitâbını bizlere lutfedip gönderen, sonsuz nimetleri ikrâm eden, yüce Yaradan’ımıza sonsuz hamd ve en güzel senâlar olsun.

 

Ramazan ayı içerisindeki Kadir Gecesi; şerefli kitâbımız Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın indirildiği gece olduğundan dolayı, Kadir Gecesi şeref kazanmıştır. Hiç şüphesiz, Kur’ân ile insan hayatı şereflenir, bereketlenir. Hayatın anlamı, Kur’ân ile idrâk edilir. Kur’ân-ı Kerîm’in kıymetini bilmeyenlerin ömürlerinde, Kadir Gecesi’nin ne anlamı olur? Kişi neye tâbî olduğuna, kime uyduğuna bir bakmalı? Şeytanın yol göstermeleriyle mi hayatını tanzim ediyor yoksa Kur’ân ile mi?

 

Allah Teâlâ’dan gelen vahiyle hayatını düzene koyamayanlar, kula kul olmaktan kurtulamazlar. Bu durum bir çeşit köleliktir, aynen bugünkü insanların hâl-i perişanlıkları gibi. Oysaki gerçek özgürlük, Hakk’a tâbî olanlarındır. Kur’ân’a tâbî olanlar, hayatlarının bereketini görürler. Her geceyi Kadir Gecesi’ne çevirmek, Kur’ân’ın getirdiklerine uymakla olur. 

 

Kadir Sûresi’nde belirtilen melekler, o gece Cenâb-ı Hakk’ın izniyle, yeryüzünü teşrif ederler. O nûrânî varlıklar, bu mübârek gecede, Hakk’ı zikredenlerin zikrine iştirak etmek için, ibâdet ü tâatte bulunanları tespit etmek için, af dileyip yana yakıla yalvaranları seçmek için yedi kat semâdan iner de, inerler. O gece, böylesi kutsî ve nur çağlayanlarının dünyaya aktığı bir gecedir. Her hayırlı işi kaydetmek adına melekler, yeryüzünü rahmet ve bereketle donatarak, dünya semâsına inerler. Onlar insanların huzur ve selâmeti adına «mele-i âlâ»dan teşrif ederler. Melekler bu hâlleriyle insanların hizmetindedirler. İşte böylesi hikmetli işler, bu hikmeti bol gecede gerçekleşir.

 

Kanaatimiz odur ki; ibâdetleri, özel günleri ve geceleri kaçıranlar, doğrusu nasipsiz kimselerdir. Cenâb-ı Hak;

 

“Ben cinleri ve insanları Bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (ez-Zâriyât, 56) buyurduğuna göre, Rahmân’ın kulları olarak mü’minler, nasıl ibâdetten geri durabilir? Bilhassa bin aydan daha hayırlıdır, diye Rabbimiz tarafından vurgulanan böylesi bir mübârek geceye, müslüman duyarsız davranamaz, gevşeklik gösteremez. Dünya işleri ne kadar yoğun olursa olsun; bu geceye özel tâzim ederek, işlerini bir kenara bırakıp, yüce ve Azîz olan Mevlâ’mızın huzûruna durmak, kulun kendi faydasınadır. Rabbimiz bizi bu amaçla yarattığını bizzat kendisi bildiriyor, daha ötesi yok!

 

Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsan ve ikrâm ettiği bolluk, rahatlık ve refah; mü’minleri ibâdet yapmada tembelliğe, ihmale, gevşekliğe sürüklememeli. Bu doğrusu büyük bir gaflettir. Her şey bir yana, Kadir Gecesi bir yana… 

 

Pek tabiî gönlün, rûhun lüzumsuzluklarla meşgul olması, kişileri Allah Teâlâ’dan ve O’nun emirlerinden uzaklaştırıyor. Bu sefer kişiler; arzu ve isteklerinin peşinde koşarak, ömür sermayesinin günlerini bir bir hebâ ediyor, sonra da bunun adına; «dünya meşgalesi, dünya telâşesi» diyorlar. Bütün bir ömür, bu telâşe için harcanamaz. Mü’min için korkunç bir kayıptır bu. «Akıl var, mantık var» deriz ya işte aynen öyle. Akıllı kişi Hakk’ı ve O’nun emirlerini göz ardı edemez. Asıl akıllılık budur. Eğer akıllıyız diyorsak, bir geceyi ihyâ etmekle, bin ayı ihyâ etmiş gibi getirisi olacak bu mübârek geceyi, hepimiz en kâmil mânâda değerlendirme telâşesine girmeliyiz. O hâlde;

 

Rahmet deryâsının coşup taştığı, ilâhî feyiz ve bereketlerin sağanak sağanak indirildiği bu kutsî geceden nasipler toplayalım; kazâ namazları ve tesbih namazı kılalım; Kur’ân okuyalım ve tesbihatlar yapalım. Yüce Mevlâ’mızdan, affımızı niyaz edelim. Ramazân’ın bitiminden sonraki günlerimizi de tıpkı Ramazan’daki güzellikte yaşamamız, gaflete dalmamamız, nefsin ve şeytanın iğvâlarına aldanmamamız için bol duâlar edelim. Duâlarımızda, dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm altında inleyen müslüman din kardeşlerimizi unutmayalım. Bilhassa Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da sırf müslüman oldukları için zulüm gören, soykırıma uğrayan din kardeşlerimiz için duâlar edelim. Dünyadaki İslâm ve müslüman düşmanlarını; özellikle zâlim, alçak, kātil İsrail’in, asil Filistinli kardeşlerimize yaptıklarından dolayı bu lânetli milletin kahrolması için yüce Rabbimiz’den niyazlarda bulunalım inşâallah. 

 

Yâ Rab! Bu gece hürmetine bizleri îmânın sağlam ipiyle kuşat! Mâneviyâtımızı ihyâ eyle, dünyevîleşmemize müsaade etme, al bizi emânetine, koru bizi meleklerin vasıtasıyla tüm şerlerden! Sana olan sevgi ve muhabbetimizi çoğalt, maddeciliğimizi azalt! Bizi Sana yaklaştıracak ameller lutfet! Gafletimizi yok et, kulluk şuurumuzu artır!

 

Mü’minler olarak bizim için bu çok özel ve güzel geceyi ihyâ ederek, Rabbimiz’in dîvânına durmayı, af ve mağfiret niyazlarıyla huzûr-i ilâhîye varmayı, hem kendimizin hem ümmet-i Muhammed’in felâha erişmesini, salâha kavuşmasını ve cennete erişmesini Rahmet-i Rahmân’dan talep ederiz. Hepinize ihlâslı, feyizli ibâdetler dileriz. Geceniz mübârek, günleriniz aydın olsun. Şimdiden hayırlı bayramlar. 

 

Selâm ve duâ ile…