SIRÂT-I MÜSTAKÎM

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

 

BİR HADİS:

 

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : 

 

لَا يَسْتَق۪يمُ إ۪يمَانُ عَبْدٍ حَتّٰى يَسْتَق۪يمَ قَلْبُهُ ، وَلَا يَسْتَق۪يمُ قَلْبُهُ حَتّٰى يَسْتَق۪يمَ لِسَانُهُ

 

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’tan nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: 

 

“Kalbi dürüst olmadıkça, kulun îmânı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.” (Ahmed bin Hanbel, 3/198) 

 

BİR MESAJ: 

 

“Yaşadığımız şu hayatta sırât-ı müstakîm üzere bir hayat yaşamak için gayret gösterelim!” 

 

 

 

 

Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni,

Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni.

Korkma kâfirden ateş olsa yandırmaz seni,

Müstakîm ol, Hazret-i Allah utandırmaz seni. (Diyarbekirli Said Paşa) 

 

 

 

 

 

Her gün kıldığımız beş vakit namazda kırk defa; “Bize dosdoğru yolu göster!” diye Fâtiha Sûresi’nin 6. âyet-i kerîmesi ile Rabbimiz’e niyaz ederiz. Dosdoğru yol, sırât-ı müstakîmdir, yani hiçbir eğriliğin olmadığı yoldur. Sırât-ı müstakîm üzere kalabilmek; hakikaten zor, bir o kadar da emek isteyen bir durumdur. Rabbimiz sırât-ı müstakîm üzere yol almamızı nasip ve müyesser eylesin! 

 

Sırât-ı müstakîm, tevhîd yoludur, O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan dosdoğru gidilen yoldur. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır: 

 

“Rasûlüm! De ki: 

 

«–Ey ehl-i kitap! Sizinle aramızda ortak olan bir söze, şu ortak noktaya gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allâh’ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim.” (Âl-i İmrân, 3/64)

 

Dolayısıyla sırât-ı müstakîm; 

 

(Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz.” (el-Fâtiha, 1/5) diyerek O’na tam bir teslîmiyet ve kulluk içerisinde olabilmektir.

 

Rabbimiz Âl-i İmrân Sûresi’nin 51’inci âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmaktadır:

 

وَاِنَّ اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ
هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ ۝٣٦

 

“Şüphesiz Allah; benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse artık O’na kulluk edin. İşte en doğru yol budur.” 

 

Sırât-ı müstakîm üzere olmak, yolların en doğrusu ve en güzeline sahip olan Hâtemü’l-Enbiyâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yoluna ittibâ edip sünnete uygun bir hayat yaşamaktır. Çünkü hadîs-i şerifte de ifade buyurulduğu üzere; 

 

“Sözlerin en güzeli, Allâh’ın kelâmı; yolların en doğrusu, Muhammed’in yoludur.” -sallâllâhu aleyhi ve sellem- (Buhârî, Edeb, 70) 

 

En‘âm Sûresi’nin 151. ve 152. âyet-i kerîmelerinde sevgili Peygamberimiz’in tâbî olduğu, ümmetinden de tâbî olmasını istediği dosdoğru yolun (sırât-ı müstakîm) esas ve ilkeleri şöyle sıralanmıştır:

 

1. “Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmayın.” 

 

2. “Anne-babaya iyilik edin.” 

 

3. “Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.” 

 

4. “Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın.” 

 

5. “Haklı bir sebep olmadıkça, Allâh’ın yasakladığı cana kıymayın.” 

 

6. “Rüşdüne erişinceye kadar, yetimin malına sadece iyi tutumla yaklaşın.” 

 

7. “Ölçü ve tartıyı adâletle yapın.” 

 

8. “Söz söylediğiniz zaman; yakınlarınız bile olsa, adâletli olun.” 

 

9. “Allâh’ın ahdini tam olarak yerine getirin.” 

 

Cenâb-ı Hak sonra Rasûlü’nün diliyle şöyle buyurmuştur:

 

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يمًا فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ۝١٥٣ 

 

“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allâh’ın yolundan ayırır. İşte günahtan korunmanız için Allah bunları size emretti.” (el-En‘âm, 6/153)

 

Onun için sırât-ı müstakîm üzere olmak, Allah ve Rasûlü’nün yoluna tâbî olmaktır. Allah ve Rasûlü’nün yoluna tâbî olanlar ise Allah Teâlâ’nın kendilerine nimetler verdiklerinin yolundadır ki, âyet-i kerîmede Rabbimiz onların kimler olduğunu şöyle açıklamaktadır: 

 

“Kim Allâh’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar; Allâh’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (en-Nisâ, 4/69)

 

Dolayısıyla sırât-ı müstakîmpeygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlihler yoludur.

 

Sırât-ı müstakîm, kalbin dosdoğru olmasıdır. Serlevha hadîs-i şerîfimizde de bildirildiği üzere;

 

“Kalbi dürüst olmadıkça, kulun îmânı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.” 

 

Bu bakımdan sırât-ı müstakîm üzere olmak, aynı zamanda sözde dosdoğru olmaktır; bu da kişiyi cennete götürür. Hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

 

Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa, Allah katında «doğru/sıddîk» olarak yazılır. 

 

Yalandan sakının! Çünkü yalan; insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa, Allah katında «yalancı/kezzâb» olarak yazılır.” (Müslim, Birr, 105)

 

Sırât-ı müstakîm, amelde dosdoğru olanların yoludur. Sırât-ı müstakîm; namazı, huşû içinde, tâdîl-i erkâna riâyet ederek dosdoğru kılmaktır. Sırât-ı müstakîm; orucuna gıybet, yalan vs. karıştırarak, oruçtan nasibi sadece aç kalmak olanlardan olmamaktır. Sırât-ı müstakîm üzere olmak, sâlih ameller işlemek, bütün yaptıklarımızı sadece Rabbimiz’in rızâsını talep ederek yapmaktır. 

 

Sırât-ı müstakîm, Âdem -aleyhisselâm-’dan itibaren yüce Allâh’ın peygamberleri ile kullarına gönderdiği İslâm yoludur. Hadîs-i şerifte bu şöyle tavsif buyurulmuştur: Dosdoğru bir yol, yolun iki tarafında iki duvar, duvarlarda açılmış perdeli kapılar ve yolun başında da bir çağırıcı var ve o; 

 

“Ey insanlar! Hepiniz doğru yola giriniz, dağılıp parçalanmayınız!” diye sesleniyor. Birisi perdeli kapılardan birine girmek istediğinde yukarıdan bir başka çağırıcı sesleniyor: 

 

“Sakın o perdeyi kaldırma! Kaldırırsan girer gidersin!” (Ahmed bin Hanbel, IV, 182-183) 

 

Bu örnekteki yol İslâm’dır, duvarlar Allâh’ın koyduğu sınırlardır, kapılar haramlardır; yolun başındaki çağırıcı Allâh’ın kitabıdır; yukarıdaki çağırıcı ve uyarıcı, her mü’minin kalbindeki ilâhî öğütçüdür. Böylece İslâm’da vahiy, vicdan ve akıl birlikte işletilerek doğru yol bulunmaktadır. (Kur’ân Yolu Tefsiri, 1/63)

 

Sırât-ı müstakîm üzere yaşamak, emrolunduğu gibi dosdoğru olmak ve haddi aşmamaktır, yani Allâh’ın belirlediği sınırların dışına çıkmamaktır. 

 

Sırât-ı müstakîm üzere olmak demek güvenilir olmak demektir. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in insanlar arasında edindiği ilk sıfat, güvenilir olmak sıfatı idi. O’na Muhammedü’l-Emîn lakabını vermişlerdi. O, kendisini öldürmeyi plânlayan insanlar tarafından bile, güvenilir bir şahsiyet olarak bilinirdi.

 

Sırât-ı müstakîm üzere olmak, istikamet üzere bir hayat yaşamaktır. Süfyân bin Abdullah es-Sekafî -radıyallahu anh- bir gün Rasûl-i Ekrem Efendimiz’den şöyle bir talepte bulundu:

 

“–Yâ Rasûlâllah! İslâm hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu Sen’den sonra hiçbir kimseye sormayayım.” Bunun üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

 

“–«Allâh’a îmân ettim.» de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu. (Müslim, Îmân, 62)

 

Sırât-ı müstakîm üzere olmak; eğilmeden, eğrilmeden ve bükülmeden bir hayat sürmektir. Sırât-ı müstakîm üzere olmak, doğru bildiği yolda kınayanın kınamasına aldırış etmeden ve taviz vermeden yola devam etmektir. Sırât-ı müstakîm üzere olmak; haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmamak, kötülük karşısında eliyle-diliyle tepki vermeye çalışmak, buna gücü yetmiyorsa hiç olmazsa kalbiyle buğzetmektir.

 

Onun için mü’min; yaşadığı hayatta hiç yan yollara sapmadan, şeytan ve nefsin iğvâlarına kanmadan sırât-ı müstakîm üzere ilerlemek için elinden gelen gayreti göstermek durumundadır. Ebedî hayatın felâhı da bundadır.

 

Sırât-ı müstakîm üzere olmak; tevhîd üzere yaşayıp namazı dosdoğru kılmak, hakkını vererek orucu tutmak, yüksünmeden gönül hoşluğu ile zekâtı vermek, mebrûr ve makbul bir hac yapmaktır. 

 

Sırât-ı müstakîm, bütün peygamberlerin ümmetlerini davet ettiği tevhid yoludur. Peygamberlere tâbî olan hak ehli büyüklerin yoludur. Sırât-ı müstakîm; kısacası mü’mini Rabbine vâsıl kılan, cennete ulaştıran yoldur.

 

Ne mutlu sırât-ı müstakîm üzere bir hayat sürüp Rabbine vâsıl olabilenlere!

 

Rabbimiz! Cümlemizi sırât-ı müstakîm yolundan ayırma!

 

Rabbimiz! Dosdoğru yolu bize göster, dosdoğru yolda ilerlememizde bizleri muvaffak kıl!

 

Rabbimiz! Sırât-ı müstakîm üzere olmamızı nasip ve müyesser eyle! 

 

Âmîn…