ACUR

Dr. Ahmed Adnan Yâsîn Za‘bî

Trc. Muhammed Halil Nâşid ve İhtisas Talebeleri

Kontrol ve Notlar: Dr. Abdurrahman SARMIŞ

 

BİTKİ HAKKINDA

 

Acur, (Arapçadaki adı «القِثّاء» olup kussâ’ şeklinde de okunmuştur.1 Kabakgiller familyasının alt ailelerinden bir bitki olup salatalığa benzemektedir. Ancak rengi daha açık yeşil, boyu daha uzundur. Arapçada «فُقُّوس» olarak da bilinir.2

 

KUR’ÂN-I KERİM’DE ACUR

 

Acur, Kur’ân-ı Kerim’de bir defa zikredilmiştir. Bakara Sûresi’nde, İsrailoğulları kıssasında geçmektedir. Allah Teâlâ İsrailoğulları’nı Tîh Sahrası’nda dolaşmakla cezalandırdığında Musa -aleyhisselâm-’a Allâh’ın kendilerine yerden filizlenen ekinlerden ve sebzelerden çıkarması için talepte bulundular.

 

Allah Teâlâ buyurur:

 

“Hani; «Ey Musa! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da o bize yerden biten sebze, acur, sarımsak, mercimek, soğan versin.» demiştiniz…” (Bkz. el-Bakara, 61)

 

Hasan Basri ÇANTAY merhumun meâlinde «acur» şeklinde tercüme edilen «kıssâ’» kelimesi, diğer meallerde, kabak veya hıyar ile de tercüme edilmiştir. 

 

HADİS-İ ŞERİFLERDE ACUR

 

Sünnet-i Nebevî’de acur bitkisi birçok hadiste ve muhtelif rivâyetlerle zikredilmiştir. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

 

Abdullah İbn-i Câfer -radıyallâhu anhümâ- şöyle demiştir:

 

“Ben, Nebî -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i acur ve yaş hurmayı beraber yerken gördüm.” (Müslim, Eşribe, 147)

 

Âişe -radıyallâhu anhâ- şöyle demiştir:

 

“Annem beni kilo almam için tedavi ediyordu. Lâkin bunu başaramıyordu. Ancak ben ne zaman yaş hurma ve acur yediysem işte o zaman çok güzel bir şekilde kilo aldım.” (Ebû Dâvûd, Tıb, 20; İbn-i Mâce, Et‘ime, 37)

 

Ebû Cafer -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:

 

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i son görüşümde bir elinde yaş hurmalar diğer elinde ise acur vardı. Ve O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hurmalardan yiyor, acurdan da ısırıyordu.” (Ahmed, III, 192)

 

Rubeyyi bint-i Muavviz -radıyallâhu anhâ- şöyle demiştir:

 

“Muavviz bin Afrâ; üzerinde birkaç tane henüz tüyleri dökülmemiş, çiçeği burnunda acur da koyarak bir tabak hurma ile birlikte beni Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gönderdi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- acuru severlerdi. Önünde Bahreyn’den gelmiş süs eşyaları vardı. Onlardan bana bir avuç verdi.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 169)

 

KADÎM ECZAHÂNE ANLAYIŞINDA ACUR

 

Acur meyvesinin ve bitkisinin kadîm ecza anlayışında etkisi vardır. Tıbbî reçetelerde kullanılmıştır. 

 

Acur hakkında İbn-i Baytâr şöyle demiştir:

 

“Acur, salatalıktan daha hafiftir. Sindirimdeki etkisi daha hızlıdır. Vücudu soğutur ve nemlendirir. Acur, salatalık ve kabak vücut sıcaklığını düşüren gıdâlardandır. Çok fazla tüketilmemesi gerekir, çünkü çok fazla tüketmek vücut sıcaklık dengesine zarar verir.”3

 

İbn-i Cezle şöyle demiştir:

 

“Acur, sıcaklığı giderir ve safrayı yatıştırır. Mesâneye yardımcı olur ve idrar oluşturur. Susuzluğu giderir. Kokusu, hararetinden dolayı bayılanları uyandırır. Yaprağı bal ile karıştırıldığında, balgamı giderir. Yenmesi, köpek ısırığına faydalı olur.”

 

İbn-i Sînâ şöyle demiştir:

 

“Acurun en güzel hâli, olgun hâlidir. İdrar oluşturur ve mideyi yumuşatır. İdrar ve dışkı çıkış yerlerinin ağrıları için faydalıdır. Mesâneye yardımcıdır.”

 

Razî şöyle demiştir:

 

“Acur, salatalıktan hafiftir ve mideye daha hızlı iner. Vücudu ısıtmaz.”

 

Muhaddisler ve muhakkikler acuru nebevî tıp kitaplarında zikretmişlerdir. İbn-i Kayyım şöyle demiştir:

 

“Acur ikinci derecede soğuk ve nemli olduğundan, midedeki iltihaplı harareti söndürür. Bozulması yavaştır. Mesâne ağrısına faydalıdır. Çekirdekleri idrarı söker. Yaprakları sarıldığı zaman, köpek ısırığına fayda verir.”4

 

ACURDAKİ ETKİLİ KİMYEVÎ MADDELER

 

Acur bitkisi; aminoasit, karofen, uçucu yağ ve selüloz ihtivâ etmektedir.

 

MODERN ECZAHÂNE ANLAYIŞINDA ACUR

 

Acur, besin değeri olarak fazlasıyla salatalığa benzer. Salatalığı da eski Araplardan bir kimse şu şekilde vasfeder:

 

Vücuttaki harareti ve kan ısı değerini düşürür.

 

Susuzluğu giderir.

 

Safra ızdırâbını yok eder.

 

Şiddetli baş ağrısını giderir.

 

Karaciğerdeki tıkanıklıkları açar.

 

Vücuttaki idrarın atımını kolaylaştırır.

 

Böbrekteki taşları kırar.

 

Suyu sıkılıp şeker ile içilirse, daha hafif olur ve sarılık hastalığına fayda verir.5

 

Acur bitkisi sayılanların dışında; şiddetli kaşıntıda, uçuk yarasında, çil ve melazma tedavisinde kullanılır.

 

Ecza anlayışında ise acur bitkisinin faydalarından, bitki uzmanı Câbir İbn-i Sâlim el-Kahtânî yazdığı ansiklopedisinde şöyle bahsetmiştir:

 

Eski Arap doktorlar acur bitkisinin;

 

Susuzluğu ve ateşi giderdiğinden,

 

Mide ve ciğer sıcaklığını düşürdüğünden,

 

Böbrek taşını ve kumunu düşürdüğünden,

 

Tümörleri düşürmeye yardımcı olduğundan bahsetmişlerdir.

 

Acur bitkisinin sindirimdeki gücü, salatalıktan daha fazladır. Acur bitkisi iyi bir şişmanlaştırıcıdır.

 

Bu araştırma boyunca, güncel ecza anlayışı ve kadîm ecza anlayışı arasında tevâfuk olan şu fayda ve etkileri buluyoruz:

 

Acur bitkisi;

 

Hafifletici, nemlendirici ve kan düzenleyici,

 

İdrar asitlerini ve tuzlarını giderici,

 

İdrar söktürücü ve sakinleştirici,

 

Harareti düşürücü ve bağırsak ağrısına faydalı,

 

Sarılık hastalığını tedavi eden ve kanamaları durduran bir yapıya sahip,

 

Eklem iltihabının tedavisinde yardımcı,

 

Cildin zarâfetini ve yüzün berraklığını korumaya yardımcı,

 

Çil ve melazma hastalığını tedavi edicidir. 

 

İLMÎ ARAŞTIRMALAR

 

Acur’un Lâtince ismi «Cucumis melo var. Flexuosus» ile ilmî makale veri tabanlarını aradığımızda enteresan araştırmalar karşımıza çıkmaktadır. Mısır’da deney fareleri üzerinde yapılan araştırmada; fareler farklı gruplara ayrılmış, bir grup hariç diğerleri özel bir ilâç ile şeker hastası yapılmıştır (1 grup sağlıklı kontrol grubu, 4 grup şeker hastası). Sonrasında şeker hastası olanlardan üç grup; acur bitkisinin yaprağının özütüyle 30 gün boyunca kilogram başına 30, 60 ve 120 mg’lık dozlarla tedavi edilmiştir (her grup farklı doz). Farelerin kan tahlilleri sonucunda ise kan şekerleri, üç aylık gizli şekeri gösteren HbA1C değerleri ve iltihâbî durumlarda artan bağışıklık sistemi sinyalleri düşmüş, beyni koruyucu etkisi olan çeşitli maddelerin (dopamin, melatonin, beyin damarı hormonal büyüme faktörü-A vb…) de kanda arttığı görülmüştür. Prestijli bir dergide yayınlanan bu makalede; hem şeker hastalığına faydalı, hem de şeker hastalığının sebep olduğu sinir hasarına karşı koruyucu olduğu sonucuna varılmıştır.6

 

Yine benzer bir çalışmada da sun‘î bir şekilde şeker hastası yapılan farelere; acur ve hurma özütü verildiğinde kandaki şeker seviyelerinin düştüğü, kalbi koruyan proteinlerin arttığı, iltihapta artan moleküllerin (CRP, TNF-alfa gibi) azaldığı görülmüş, şeker hastalığı ve onun sebep olduğu kalp kası hasarına karşı koruyucu olduğu sonucuna varılmıştır.7 

 

_________________

 

 1 Kāmûsu’l-Muhît, I, 18; Lisânü’l-Arab, I, 182; Tâcü’l-Arûs, I, 185. 

 

Mûcemü’l-Vasît, II, 715. 

 

İbn-i Baytâr, el-Câmî, s. 84. 

 

Zâdü’l-Meâd, IV, 353; Zehebî, et-Tıbbu’n-Nebevî, s. 176. 

 

Ekrem Rızâ, et-Tıbbu’n-Nebevî, s. 264. 

 

İbrahim, D. S., & Abd El-Maksoud, M. A. (2018). Antioxidant and antidiabetic activities of Cucumis melo var. flexuosus leaf extract. Indian J Physiol Pharmacol, 62(4), 445-452.

 

Saddi, A. A., Mohamed, A. M., & Shaikh, A. M. (2018). Prophylactic mechanisms of Cucumis melo var. flexuosus and Phoenix dactylifera fruit extracts against diabetic cardiomyopathy in streptozotocin induced diabetic rats. Pakistan journal of pharmaceutical sciences, 31.