ASIL DEPREM ve ESAS BAYRAM

SEYRÎ (M. Ali EŞMELİ)

 

Duyarsak, der ki enkazlar–Asıl depremler insanda,

Sebepler mânevîdir evvelâ sarsıntı, vicdanda!

Eğer çökmezse hiçbir şahsiyet, hiçbir binâ çökmez,

Tutup sökmezse gāfiller, musîbet yerde kök sökmez! 

Müseccel son zarar, meydandadır her gafletin resmi,

Çalıp çırpan veballer, türlü suçlar, işte denmez mi?

 

Ey insan! Şüphe yok, biçtiklerin, ektiklerindendir,

Senin yanlışlarındandır felâketler, bütün bir bir.

Bu gerçek hükmü Allah gösterirken görmeyen câna,

Derim: Görmez misin, kızmakta insan, zâten insâna!

Kızarken sen de her tahlilde haykırdıkların kimdir?

Umur bilmez yalan-yanlış karakterler, ne zâlimdir!

Sebep, fay hattının üstünde gamsız bir keyif derken,

Sebep yalnızca maddîdir, diyenler duygusuz cidden!

Neden tam anlamaz bilgiç konuşkan, câhil aymazlar?

Günahlardan, haramlardan değil derler bu enkazlar!

Uyan, ey dostölümcül bir haram, boş saz mıdır, ney mi?

Azap püskürten ihmaller, günahtan başka bir şey mi?

Her âfet, önce insanlarda iç deprem ve iç enkaz,

Çürük bir rûh elinden bağrı sağlam bir binâ çıkmaz!

Haramdan kaçmayanlar, kirli mantıklar, delik cüzdan,

Yaparlar sahte bir cennet, cehennem fışkırır tozdan!

Okunmaz gökte ey kâtip, edepten başka bir nâme,

Sakın, salgın rahatlıklar, şekerden tatlı zannetme!

Şu fânî fayda her depremde anlık bir harap vardır,

Fakat sarsıntı ruhlardaysa, sonsuz bir gazap vardır!

 

Uyan ey dost, uyanmazsan, kalan nîmet gider elden,

Bütün bir memleket, altüst olur, devlet gider elden!

Asıl kalmaz, nesil kalmaz, bu hür bayrak, ezan kalmaz,

Vatan dinsizleşir, dilsizleşir, hiç fâtihan kalmaz!

Uyan ey dost, uyanmazsan, bu topraklar kalır sensiz,

Sen olmazsan şu deryâlarda mazlum yolcu yelkensiz!

 

Uyan, yerden geçen fay hattı, bin yıl sonra bir mahşer,

Fakat ruhtan geçen fay hattı, her bir anda bin gümler!

 

Uyan ey dost, uyanmazsan, uyandırmaz karanlık sis!

Güleçtir maskeler, yüzler, fakat hâin ciğerler, pis!

Dışardan bal sürülmüş hınca, hür mantık mı av olmak?

Belâ, ey dost, esîr alkışlayan küffâra tav olmak!

İhânet gizleyen sözler, bu mâtemgâhta göz silmez,

Uyan, bağlarda yangın tüttüren közler, bahar bilmez!

Uyan ey can, balon diller, bugün şişkin, yarın patlar,

Uyan, ters üflenen pişkin yalanlardan, nefes çatlar!

 

Güzel sözlerle çirkin hîleler kurmaktadır düşman,

Bu yüzden, önce bin hayrân ederler, sonra bin pişman!

Uyan, tüm sinsi mikroplar, şifâ nâmıyla gezmekte,

Uyan, aldanma ey dost; aldatanlar yurdu ezmekte.

Dönek tipler, yalan söyler, yalan söyler, yalan söyler,

O mel’unlar, talan eyler, talan eyler, talan eyler!

 

Uyan, ey dost, uyan, târihte ibret çok, uyan, ders al,

Sen aslā kendi öz mührünle zincirlenme, özgür kal!

Som altın tasmalar bir kolyeciktir sanma boynunda,

Yılan ağzın zehir bir çarkı var, kin saklı koynunda!

Giyer çok süslü bir gömlek, nasıl kıvrımlı oynar o,

Dişinden çıngırak tıslar, sanarsın beste kaynar o!

Öç almak, intikām almak diler senden, gavur cambaz,

Sakın aldanma, aslā kanma, düşman cephe dost olmaz!

Bu yüzdendir bütün sarsıntılar, her yönden îmâna,

Uyan, şeytâna dimdik dur, sarıl yalnızca Rahmân’a!

 

Uyan, ey dost, uyandıysan, devirmez bahtı depremler,

Uyanmış halka rahmet yağdırır Rahman, bahâr eyler!

Yarınlar toz duman olmaz, bugünler Hakk’a vardıkça,

Samîmî merhametler kurtarır mahrûmu sardıkça.

Hayât enkaz kesilmez, tam akıllandıysa mecnunlar,

Gönüller, muttakî, hâlis, güzel bir mü’min olsunlar!

Yürekten secdeler Rahmân’a ersin, yer harâb olmaz,

Yeşersin sîneler, sahrâ çağıldar, çöl serâb olmaz! 

Sevinsin muzdaripler, tüm garipler, kimsesiz kullar,

Sevinsin çâresizler, cümle muhtaçlar ve yoksullar!

Düzelsin sancılar, her derde dermanlar devâ olsun,

Şikâyet çelmesin, sonsuz şükür, son muhtevâ olsun!

Huzur bahsinde fermân böyle, Hak’tandır esas mânâ,

Değişmez lâ ve illâ, doğru tek: Allâh’a âmennâ!

 

Ezelden tâ ebed bayrâma ey Seyrî, budur mercek,

Bugün bir müjdedir bin bir zafer, sabret, yarın gerçek!

 

vezni: mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün