218. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

Bayram; sevinmek, yeni ve güzel elbiseler giyinip kuşanmak (yevm-i ziynet), ziyaretler, buluşmalar yapmak, bol bol ikramlarda bulunmak ve yemek gibi daima ferah ve sevinç günleri… Sebep? Sadece takvim mi? Kadîm kültürlerde öyleydi, bahar ve güzün bereketi kutlanıyordu. İslâmî anlayış iki hakikate bağladı bayramları: 

 

•Ramazân-ı şerîfi tamamlama ve 

 

•Kurban fedâkârlığı / haccı hatırlayış… 

 

Sevinmeye bahane arayan bizler, bu hakikatli bayramları da takvimle gelen bedava sevinç günlerine çevirdik. Bu sebeple, rahat barındırmadığı tescilli olan dünyada, bedava bir bayram olmadığını hep hatırlattılar. Behlül Dânâ; 

 

“Bayram, güzel ve yeni elbiseler giyenler için değil, ilâhî azaptan emîn olup ebedî hüsrandan kurtuluşa erenler içindir.” dedi. 

 

Hazret-i Ali, bilhassa Ramazan Bayramı için şöyle demiş: 

 

“Bileydim kimin Ramazân’ı makbul oldu, onun bayramını tebrik edeydim, kiminki de reddedildi bilseydim, ona da tâziyeye gideydim!” 

 

Çünkü;

 

Ramazan Bayramı, bir şahâdet-nâme alma günü. Diploma, karne… 

 

Yani işin içinde otomatik / bedava / kendiliğinden bir bayram yok. Necip Fazıl ise, onca çile ve ızdırâbın içinde bedava bayram diye sevinenleri; «Deliye her gün bayram!» sözüyle iğneliyor ve deliyle kastettiği gafili uyandıracak bir bayram hamlesine insanları çağırıyor: 

 

“Gafili uyandıracak, muzdaribi sevindirecek gerçek bayram hangi rûhî hamleye muhtaçtır?” 

 

Karnemizi alacağız. 

 

•Bunca ızdırap varken, merhametimizin ve vicdanımızın karnesini alacağız. 

 

•Ölüm ötesi ve kıyâmet bu kadar kendini göstermişken, âhirete hazırlığımızın karnesini alacağız. 

 

Üç gün sonra sökülen şenlik süsleri gibi olmayacak, ebedî bir bayram, ebedî bir sevinç olacak yüz akı bir şahâdet-nâme alabilirsek… 

 

Gayret edip nâil olana ne mutlu!..

 

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, şahâdet-nâmenin şartı olan ve asla iptal edilemeyen imtihanı ve ondan muvaffakiyetle geçebilmenin gereklerini dile getirdi. 

 

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Ömürlük Mükâfatlar» başlıklı ana yazıda, Ramazân-ı şerîfin, Kadir Gecesi’nin ibâdet ve cömertlikle ihyâsına davet etti. 

 

«Kıssalardan Hisseler» bölümünde; «Depremlerin Hâtıraları»nı, ibretlerini, tefekkür ettirici hisselerini kaleme aldı.  

 

Yazarlarımız; deprem muhasebesine, geri kalanları tesellî vazifemize, bayramın ferdî değil içtimâî değerlendirilmesi zarûretine temas ettiler. 

 

Kıssalar, nükteler, hâtıralar, tespitler, berceste mısralar…

 

Yüzakı Mecmûamız, -Rabbimiz’e hamd olsun- 19’uncu yılına ulaştı. Bu yıl da abonelerimize güzîde bir hediyemiz var:

 

Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi’nin kaleminden; 

 

«Asr-ı Saâdetten Akseden Fazîletler»

 

•Âyet •Hadis •Kıssa •Hisse •Şiir akışı içerisinde, her bakımdan mürettep, her yönüyle okunaklı, her açıdan dopdolu, mûtenâ bir eser… 

 

Okuyarak, yaşayarak, yaşatarak, paylaşarak ebedî bayram şahâdet-nâmesine yüz akı ile nâil olanlara ne mutlu!.. 

 

Yüzakıyla…