KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR

BİR HADİS:

 

عَنْ أَب۪ي مُوسَى الْأَشْعَرِيِّ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ :

 

«اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ»

 

Ebû Musa el-Eş‘arî -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

 

BİR MESAJ: 

 

Ey mü’min kardeşim! Kalbine koyduğun sevgilere dikkat et! Zira kişi kıyâmet günü sevdiği ile beraber olacaktır.”

 

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

 

 

«Kişi şâyet kimi sevmişse, –bugün–,

Dâimâ onla beraberdir –o gün–.»

Ne büyük müjde bu, âşıklar için,

Ey sevenler, bunu düstûr edinin! (Seyrî)

 

 

Bir gün Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbıyla birlikte oturuyordu. O sırada ashâb-ı kiramdan Sevbân -radıyallâhu anh-; derin bir iç çekerek Fahr-i Kâinât Efendimiz’e bakışlarını yönlendirmiş, dalgın bir sûrette O’na bakıyordu. Öyle ki onun bu hâli, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in dikkatini çekti ve; 

 

“–Yâ Sevbân! Nedir bu hâlin?” diye sordu.

 

Peygamber aşkıyla yanan Sevbân -radıyallâhu anh- şöyle cevap verdi:

 

“–Anam, babam ve canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Sen’in hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicrân olmaktadır. Dünyada böyle olunca, âhirette nice olur… diye dertleniyorum. Orada siz, peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ın Rasûlü!”

 

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; Sevbân Hazretleri’nin bu yanık ifadelerinden sonra, onun yüreğine su serpercesine şu müjdeyi verdi:

 

“–Kişi sevdiği ile beraberdir…” (Buhârî, Edeb, 96)

 

Evet kişi, bu dünyada kimlerle oturup kalktı, kimlerle dostluk kurdu, kimlerin sevgisini gönlüne yerleştirdiyse; mahşer günü de onlarla birlikte olacak, onlarla beraber haşrolacaktır. Bu bakımdan mü’min; kimlere karşı sevgi duyduğuna, kimlerle dostluk kurduğuna çok ehemmiyet göstermelidir. Zira işin sonunda, âhirette de onlarla beraber olmak vardır.

 

İnsan, yaşadığı hayatta dostlar ve dostluklar edinir. Her insanın, kendisine başkalarından daha yakın hissettiği ve dost edindiği kimseler vardır. Onlarla beraber olmaktan, onlarla oturup kalkmaktan zevk duyar, 

 

Bu bakımdan mü’mine, mü’minlerle dostluk kurmak yaraşır. Mü’min, mü’mini sever. Zira bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: 

 

“Mü’minden başkasını dost edinme, yemeğini müttakîlerden başkasına tattırma!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

 

Bu mânâda mü’min; hadîs-i şerîfimizin mefhûm-i muhâlifi gereğince, insan olma hasebiyle, kâfir ve münafıklara karşı saygılı davranır ama onları asla dost edinmez

 

Kalpteki sevginin kişi üzerinde öyle yansımaları vardır ki; sevdiğinin derecesine erişemese bile, mahşer günü onu sevdiği için, sevdiği ile beraber olma imkânını elde etmiş olur. 

 

İşin içerisinde sevgi varsa o sevgi, kişiyi sevdikleriyle buluşturur. Zira bir seferinde Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e; 

 

“–Bir kişi, bir topluluğu sevdiği hâlde onların seviyesine erişemezse, böyle biri hakkında ne buyurursunuz?” diye sorulmuş, O da; 

 

“–Kişi, sevdiği ile beraberdir.” buyurmuştur. (Tirmizî, Zühd, 50)

 

Yine Enes -radıyallâhu anh-’in naklettiğine göre bir bedevî Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek; 

 

“–Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu. 

 

Sevgili Peygamberimiz;

 

“–Kıyâmet için ne hazırladın? buyurdu. 

 

Bedevî;

 

“–Âhiret için öyle çok oruç, namaz ve sadaka hazırlayabilmiş değilim. Ancak ben Allâh’ı ve Peygamberi’ni seviyorum. Dolayısıyla kıyâmet için Allah ve Rasûlü’nün sevgisini hazırladım.” dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

 

“–O hâlde sen, sevdiğin ile berabersin.” buyurdu. (Müslim, Birr, 164)

 

Evet, bu dünya hayatında Allah ve Rasûlü’nü dost edinenler, onların sevgisini gönüllerine yerleştirenler; mahşer gününde de Allâh’ın izniyle onlarla beraber olacaktır.

 

Birlikte olma arzu ve düşüncesinin temelinde sevgi vardır. Seven, sevdiğinin izinden gider. Bu öyle bir gerçekliktir ki, hem bu dünyada hem de âhirette seven sevdiğinin izinden gider. Neticede; sevdiği kişi cennete gittiyse onunla birlikte cennete, cehenneme gittiyse de onunla birlikte cehenneme gider.

 

Onun için mü’min, bu dünyada kalbine yerleştirdiği sevgilere dikkat etmelidir. Zira kişi, âhirette sevdiği ile beraber olacaktır. Yani mü’min; peygamberler, sıddîklar, sâlihleri severse onlarla birlikte cennette olacak; ancak kalbine koyduğu sevgiler, cehennemliklerin sevgisi ise -Allah muhafaza- onlarla birlikte haşrolacak, onlarla birlikte cehenneme gidecektir. 

 

Velhâsıl bütün gerçeklerin ortaya döküldüğü o gün, güzel insanları dost edinenlerin yüzleri parlayacak, kötüleri dost edinenler ise karanlıklarda kalacaktır. Pişman olacaklar ama iş işten geçmiş olacaktır. Onların bu pişmanlıkları, âyet-i kerîmede şöyle dile getirilmektedir: 

 

“O gün, (dünyada iken) haktan sapmış kişi ellerini ısırarak şöyle diyecek; 

 

«–Keşke peygamberle birlikte aynı yolda olsaydım! Eyvah! Keşke falancayı kendime dost edinmeseydim! Meğer bana uyarıcı mesaj (Kur’ân) geldikten sonra, o dost bildiğim kişi bu mesajdan beni saptırmış!» 

 

İşte şeytan insanı (böyle) çaresizlik içinde yapayalnız bırakır.” (el-Furkān, 25/ 27-29)

 

Serlevhâ hadîs-i şerîfimiz olan; 

 

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” ifadesinde, hem müjde hem de uyarı/inzâr vardır. Bu hadîs-i şerif; dünya hayatında sâlihlerle, sıddîklarla vs. beraber olanlar, onları sevenler ve dost edinenler için bir müjdedir; kötülerle beraber olanlar, onları dost edinenler için ise bir uyarı ve sonrasında bir pişmanlıktır

 

Hakikatte bu dünyada kurulan dostlukların, kalplerde olumlu veya olumsuz tesirleri vardır. Duygu, düşünce ve dünya görüşü olarak dostlar birbirlerine az veya çok mutlaka tesir eder. Sevgili Peygamberimiz bu hususa işaret ederek şöyle buyurmuştur: 

 

“İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O hâlde her biriniz dost edineceği kişiye dikkat etsin!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

 

Şeyh Sâdî, kişinin kurduğu dostlukların onun mânevî hayatına nasıl tesir ettiğine dair şu misâli vermektedir: 

 

“Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmîr, sâdıklarla beraber olduğu için büyük bir şeref kazandı; nâmı Kur’ân-ı Kerîm’e geçti. Hazret-i Nûh’un ikinci karısı ve Hazret-i Lût’un karısı ise fâsıklarla gönül birliği içinde olduklarından, cehenneme dûçâr oldular. (Kocalarının peygamber olması bile onlara fayda vermedi.)”

 

Şu bir hakikat ki; kişi kimi sever, kiminle ünsiyet tesis ederse, mahşer günü onunla haşrolacak ve onunla beraber olacaktır. İyileri seven iyilerle, kötüleri seven de kötülerle beraber olacaktır.

 

Bu bakımdan mü’minler olarak imtihan için geldiğimiz şu fânî dünya hayatında, Rabbimiz’in; 

 

“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!” (et-Tevbe, 9/119) emr-i ilâhîsine imtisâl edip sâdıklarla beraber olmaya çalışmalıyız.

 

Mü’min dünyada sâdıklarla, sâlihlerle beraber olunca, birçok hayır ve güzelliğe nâil olur. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” hadîs-i şerîfinin fehvâsında Rabbimiz, âhirette de o mü’mini sevdikleriyle beraber naîm cennetine koyar. 

 

Onun için bu dünya hayatında mümkün mertebe iyilerle, güzel insanlarla beraber olmaya, onların meclislerinde bulunmaya gayret gösterelim ki; hem bu dünyada hayır ve güzelliklere nâil olalım hem de cennette Allâhın izniyle sevdiklerimizle beraber olalım.

 

Ne mutlu peygamberlerle, sâdıklarla, sâlihlerle beraber olup onları sevenlere!..

 

Rabbimiz dünya ve âhirette peygamberlerle, sâdıklarla, sâlihlerle beraber olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin!..

 

Rabbimiz cümlemizi sevdikleriyle beraber haşreylesin!..

 

Âmîn…