EN GÜZEL GÜZELLİK

Hasan TOPBAŞ hasantopbas87@gmail.com


HADÎS-İ ŞERİF METNİ:

 

رَوَى الْحَسَنُ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِي الْحَسَنِ عَنْ جَدِّ الْحَسَنِ: 

« إِنَّ أَحْسَنَ الْحُسْنِ الْخُلُقُ الْحَسَنُ »

صَدَقَ رَسُولُ اللّٰهِ

 

“Hasan(-ı Basrî), Hasan -radıyallâhu anh-’tan, o da Hasan’ın babasından (Hazret-i Ali’den), o da Hasan’ın ceddinden (Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den) şöyle rivâyet etti: 

 

«Muhakkak güzelliğin en güzeli güzel ahlâktır.» 

 

Allah Rasûlü doğru söyledi.”

 

(İbn-i Asâkir, Târîhu Dimaşk, XIII, 116-117; Kudâî, Müsnedü’ş-Şihâb, no: 274; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, III, 5)

 

Meşhur âlim İsferâyînî bu hadîsin şerhinde der ki: 

 

“İşlerin en hayırlısı; fazîletli melekelerle vasıflandırılan, güzel yüzlü, edepli ve latîf olmak gibi, övülen bir tabiata sahip olmaktır. Çünkü bununla kalpler sâkinleşir ve ahvâle çekidüzen verilir.” (İsferâyînî, Şerhu Müsnedi Kudâî, s. 209)

 

ESERE DAİR;

 

HATTATI: Şefik Bey (1820-1880)

 

Dîvân-ı Hümâyun Dairesi’nde tahvîl kalemi hulefâsından Sebzî Efendizâde Süleyman Mâhir Bey’in oğludur. Ali Vasfi Efendi’den sülüs-nesih yazılarını öğrendi. Onun vefatından sonra, teyzesinin zevci olan meşhur Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye devam etti. Hocasının sevgi ve teveccühünü o derece kazandı ki, bir gün Şefik Bey’in eserlerine bakarken Kazasker Efendi’nin heyecanla; 

 

“–Şefik, Allah beni sensiz cennete koymasın!” dediği nakledilir.

 

Sülüs, celî sülüs, nesih ve celî dîvâni yazılarına olan liyakatte en üst derecelere yükselen Şefik Bey, 1880 yılında vefât etmiş ve Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı’na defnedilmiştir.

 

YAZILIŞ TARİHİ: Hicrî 1290 – Milâdî 1873

 

YAZI TÜRÜ: Celî Sülüs. Celî hat tarzı, sülüs hattına nazaran daha kalın ve iri yazıldığından, bu isim ile bilinmektedir. Seçilen metinde حسن harflerinin art arda dizilişi yazıya bambaşka bir estetik vermiştir. عن kelimesi de tetâbuk (yan yana getirilen farklı harflerin benzer kısımlarının ortaklaşa yazılması) usûlüyle yazılmıştır.

 

TEZYİNAT UNSURU: Zerendud. Bilhassa celî hat türlerinde; ezilmiş altının mürekkep hâline getirilerek, harflerin yaldızlama usûlü ile tatbik edilmesidir.

 

 

Aklın Aynası: 

ESER

 

ESERİN METNİ:

 

Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz

Şahsın görünür rütbe-i ak eserinde. Ziya Paşa (1825-1880)

 

vezni: mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün 

 

“İnsanın aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi, (kendisine dair iddia ettiği sözlerinde değil) yaptığı işte görünür.”

 

Bu beyit, Ziya Paşa’nın meşhur terkîb-i bendinin; 

 

Dehrin ne safâ var acabâ sîm ü zerinde?

İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde…

 

beytiyle başlayan bendinden alınmıştır. 

 

Ziya Paşa’nın şiirleri; milletimizin irfan dağarcığında, âdeta darb-ı meseller (atasözleri) hâline gelmiştir. 

 

Konuşma bahsinde mangalda kül bırakmayanlar, iş meydanında tel tel dökülürler. Seyrî’nin dediği gibi:

 

İşbu dillerde değil, iş günü, ellerde hüner,

Lâf gerekmez bize, eller dile gelsin, bu yeter.

 

Dile yüklenme gönül, kimsede yoktur kemiği,

Dil değil şekle sokan, usta bir eldir çeliği…

 

Dili mâhir kişi, ancak eli mâhir kişidir,

Ta ezelden kişinin kıymeti zîrâ işidir…

 

Yedi deryâda yücelten elidir her reisi,

Ne demişler; yürümez lâf ile peynir gemisi…*

 

ESERE DAİR;

 

HATTATI: Hâmid AYTAÇ (1891-1982)

 

Asıl adı Şeyh Musa Azmi’dir. Bu yüzden «Azmî» imzalı yazıları vardır. Hâmid mahlâsıyla tanınmaktadır. Yurt dışında «Hâmid-el Âmidî» olarak da tanınır. Başta Mısır ve Irak olmak üzere dünyanın birçok yerinde hüsn-i hat eserleri vardır. İstanbul’da yapılan birçok yeni camide yazıları bulunmaktadır. Günümüzün «Şeyhü’l-Hattâtîn»i olarak kabul edilen Hasan ÇELEBİ’yi yetiştirmiştir. 1982’de vefat eden Aytaç, vasiyeti üzere Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.       

 

YAZI TÜRÜ: Tâlik. Harflerinin geniş kavisli ve asılmış gibi görünüşü sebebiyle «asmak» mânâsındaki bu ismi almıştır. İran menşelidir. 

 

___________________

 

Şiirin tamamı için: https://www.yuzaki.com/2007/10/iki-kanatli-egitim/