213. Sayı TAKDİM

Kıymetli Okuyucularımız,

 

 

Hâfızasını kaybetmiş bir insan gibiyiz. Hâtıralarını kaybetmiş. Geçmişiyle bağını koparmış. Hastahânede kişiye; adını, hangi günde olduğunu hatırlayıp hatırlamadığını sorarlar. Şuur yoklaması… Hayal meyal hatırlayacak gibi olacağız fakat, bizi sahte kimlikler ve sahte benlikler ile yanıltmaya çalışanlar var. Palyaçolar ve soytarılar gibi boyalı yüzler… Spot ışıkları, ses bombardımanı… Adı eğlence, neticesi soygun… Cambaza bakarken kimliği kaptırmak…

 

Bazı bâtıl fırkalarda da vardır: Sahte geçmiş hayatlar uydurarak ve çocukluktan itibaren telkin ederek kişiyi inandırırlar. 

 

Âhirzaman haberlerinde bildirilen sabahtan akşama îmânını kaybeden hattâ satan insan nümûnesi de bu hâfızasızlık, köksüzlük ve yanıltma baskısı altındaki insan tipi olsa gerek. Yoksa îman gibi bir cevheri böyle elden çıkarır mı âkil olan?

 

Cemiyet olarak köklerimizi hatırlatıcı bir tedaviye ihtiyaç var. Fazîletli hâtıralara… Vârisi olduğumuz Cihanı Aydınlatan Nûr’a… 

 

“Her medeniyet kendi insan tipini yetiştirir. Bizler de asr-ı saâdette temelleri atılan ve 14 asırdır devam edegelen fazîletler medeniyetinin bugünkü temsilcileri durumundayız. Bu medeniyeti yaşayıp yaşatmak, gelecek nesillere bütün ihtişamıyla intikal ettirmek, üzerimizde îmânî ve tarihî bir borçtur.” diyerek şuurlanmaya daveti geniş dosyamızın ekseni yaptık bu ay.

 

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Suffe ashâbına telkinlerini, bilhassa dünyada yokluk çekmekten endişe duymamaları yönündeki îkazlarını ve dergâh-ı ilâhîye içli niyaz ve ilticâlarındaki ince ölçülerini serdederek, cihanı aydınlatan «O İlâhî Nûr»u tarif etti.

 

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; sahâbe-i kiramdan «Fazîletli Hâtıralar»ın birinci bölümünde ibâdet, infak ve cihad gayretlerinden güzîde bir demet takdim etti. Mülâkatta ise; «Kur’ânî bir tefekkür, şuurlu bir şahsiyet inşâsı, şifâ arayışı, arkadaş çevresini belirleme ve tahsil üzerine» suallerimize gönül ve ufuk açıcı cevaplar verdi. 

 

H. Kübra ERGİN; gençlikte tesettürün önüne konan sözde hürriyet engellerini tespit ederken, 

 

Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM, gayr-i meşrû hayat tarzıyla yaşayanlar ve nâmahrem ile ihtilât mevzuunda tabiri câizse kitabın ortasından konuştu. 

 

Hikmet derinliğine, dijital çağın tehlike ve imkânlarına, dış güçlerin plânlarına dikkat çeken yazarlarımız; 

 

99’uncu yılını geride bırakıp 100’üncü yılına giren genç Cumhuriyet’in kafası karışık insanına, bin yıllık Selçuklu-Osmanlı mîrâsını ve Âdem Nebî’den beri gelen ilâhî nefhayı ve nebevî irşâdı hatırlattı.

 

Nükteler, kıssalar, hâtıralar ve şiirler… 

 

Hepsi fazîlet üzerine… 

 

Yitik değerimiz olan fazîlet…

 

Yüzakıyla…