EĞİTİMSİZ ÖĞRETİM

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com

 

İnsan; diğer mahlûkattan farklı ve akıl, fikir, irade gibi hususlarla üstün, üstün olmasının yanında da öğrenebilecek şekilde yaratılmıştır. Fıtratında var olan bu özellik ve merak sayesinde insan; sürekli öğrenir, öğrendikçe düşünceleri değişir, yaşadıklarından neticeler çıkararak yeni birçok durum için çözüm üretir. 

 

Eğitim, öğrenmeyi de içine alan geniş bir kavramdır. İnsanın kendisini tanımasından yeteneklerinin geliştirilmesine, duygularının kontrol altına alınmasından şuurlanmasına, kâinâta hikmet nazarıyla bakmasından -tasavvufla- Allâh’ı hakkıyla bilmeye «mârifetullâh»a kadar uzanır. 

 

Öğrenilen bilgilerin nerede, nasıl ve niçin kullanılmasını gerektiği eğitimle alâkalıdır. Bir bıçağın eğitimli biriyle câhil birinin eline geçmesi farklı neticeler doğurur. -Buradaki eğitimli olmanın üniversite bitirmek veya diploma sahibi olmak mânâsında olmadığı âşikârdır.- 

 

Eğitimli insan; helâl ile haramı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırabilen insandır. Ecdâdımızın içinde; mektep, medrese görmemiş nice insan vardır ki ailesi ve toplum tarafından eğitilmiş ve karakter sahibi olmuşlardır. 

 

Eğitimin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü ilk insan aynı zamanda vahyin muhatabı bir peygamberdir. 

 

Vahiyle eğitim, en sağlam ve öze uygun eğitim metodudur. Bu metodun esas gayesi, insanın fıtratından uzaklaşmasını engellemek ve insan olarak hayatına devam etmesini sağlamaktır. İnsan ne zaman ki fıtratından uzaklaştı, dosdoğru yolu bırakıp patika yollara saptıysa Allah tarafından bir elçi gönderilmiş ve onun özüne dönebilmesi için ilâhî emir ve nehiylerle niçin yaratıldığı, nasıl yaşaması gerektiği hatırlatılmıştır. 

 

Allâh’ın bir sıfatı da Rab/terbiye edendir. 

 

Eğitimin temel hedeflerinden biri de terbiye etmektir. Terbiye edilmeden, edep öğretilmeden eğitim eksik kalacaktır. 

 

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurmuştur:

 

“Beni Rabbim terbiye etti. Edebimi, terbiyemi güzel eyledi.” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12)

 

Allah önce peygamberleri terbiye etmiş; peygamberler de insanları, gerek vahiyle gerek söz ve yaşantılarıyla eğitip, içtimâî hayatta bir nizam sağlamaya çalışmışlardır.

 

Câhiliyye dönemindeki insanlar; nebevî bir eğitimle, ahlâksızlık çukurundan çıkarak insanlıkta zirveye yerleşmişler ve gıpta edilen bir toplum hâline gelmişlerdir.

 

Birçok okulda ve daha birinci sınıflardan itibaren yapılan ve muhtevâsında sabır, merhamet, saygı, sevgi gibi mevzuların olduğu «değerler eğitimi»ne yeterli ehemmiyet verilmemektedir. Çünkü öğrencilerin ne kadar sevecen olduğu, insanlara gösterdiği saygı, sorumluluk sahibi olması ve bunun gibi davranışlar, ne yazık ki imtihanlarda puan olarak karşılığı olmayan davranışlardır. 

 

Günümüzdeki eğitim öğretim programlarında/faaliyetlerinde öğretim ön plâna çıkarılmış, eğitim tarafı ise âdeta pas geçilmiştir. Başarının kazanımlarla ölçülmesi, sıralamaların sadece yapılan doğru sayısına indirgenmesi, en çok doğru soruyu yapanların en başarılı kabul edilmesi bunu ispatlamaktadır. 

 

Elbette çalışmak gerekir, çalışma başarının anahtarıdır, ancak tek başına yeterli değildir. Hangi vazifede olursa olsun, hangi işi yaparsa yapsın; terbiyeden, edepten mahrum olanların sokaklarda, parklarda, toplu ulaşım araçlarında velhâsıl neredeyse her yerde nasıl çirkinleştikleri, içtimâî hayata menfî olarak nasıl tesir ettikleri açıkça görülmektedir. Onlar, bilmeden veya bilerek şeytanın hizmetkârlığını yapmaktadırlar.

 

Bu noktada öğretmeninden öğrencisine, ailesinden toplumuna kadar herkes kendine düşen payı almalı, hatasını kabullenmeli ve kanayan bu yarayı sarmaya çalışmalıdır. 

 

Muallim bir peygamberin ümmetiyiz. İlk eğitimin ailede verildiği, karakterin ailede şekillendiği düşünüldüğünde; her anne-baba belirli bir seviyede eğitimci olmaya ve evlâtlarına ilk eğitimi vermeye mecburdur. 

 

Eğitim ve öğretim çoğu zaman okullarda yapıldığı için, odak noktasında da öğretmenler ve öğrenciler vardır. Bu sebeple bu kişilerin aşağıdaki hususlara dikkat etmeleri gerekir:

 

İYİ BİR ÖĞRETMEN NASIL OLMALIDIR?*

 

Eğitimciliğin peygamber mesleği olduğunun şuurunda olmalı ve mesleğini geçinmek, para kazanmak için değil; insan yetiştirmek için yapmalıdır.

 

Yaptığı işin mes’ûliyetinin farkında olmalı, inşâ ve ihyâ için çalışmalıdır.

 

Öğretime ehemmiyet verip eğitimi geri plâna itmemelidir.

 

Hem edepli olmalı hem de edepli nesiller yetiştirmenin gayretinde olmalıdır.

 

Öğrencilerini kendi evlâtları gibi görmeli, onları sevmeli, onlara saygı göstermelidir. 

 

Affetmeyi bilmeli, merhamet ve sabrı kuşanmalıdır.

 

Öğrencilerine model olduğunu unutmamalı, anlattıklarını hayatına aktarmalıdır.

 

Kibirden, kin ve nefretten uzak durmalıdır.

 

Hem alçakgönüllü hem de vakur olmalıdır. 

 

Nâzik olmalı ve tebessümü yüzünden eksik etmemelidir. 

 

Güzel ve kelimeleri seçerek konuşmalı, muhatabının seviyesine inebilmelidir.

 

Mesleğine sevdalanmalı, sevdasından da son nefesini verene kadar vazgeçmemelidir.

 

İYİ BİR ÖĞRENCİ NASIL OLMALIDIR?

 

Niyetini berraklaştırmalı, bilgiyi, insanlığın hayrına kullanmak için öğrenmelidir.

 

Bilgi kaynaklarından biri kitaplarsa da öğrenmek için mutlaka bir öğretmene ihtiyacı olduğunu bilmelidir.

 

Öğretmenlerinin rehberliğinde yeteneklerini fark edip, kendisinin yapabileceği en iyi işi hedeflemelidir.

 

Hedefine varmak için emek vermeli, plânlı bir şekilde ve sürekli çalışması gerektiğinin farkında olmalıdır. 

 

Yollarına çıkan engellerden yılmamalı ve hedefinden asla vazgeçmemelidir.

 

Öğrenme isteğini, arzusunu kaybetmemelidir. 

 

Geçen günün geri gelmeyeceğini bilerek, zamanını çok iyi kullanmalıdır.

 

Şuurlu olmalı, hatada ısrar etmemeli ve sürekli hakikati aramalıdır. 

 

Rabbim bizlere; evlâtlarımızı edepli, ahlâklı ve insanlara faydalı olacak şekilde güzelce eğitebilmeyi, yetiştirebilmeyi nasip eylesin. 

 

Unutulmamalıdır ki herkes az çok bir şeyler öğretebilir, fakat herkes eğitemez. Çünkü eğitmek maharet ister.  

 

______________________________

 

* Bu yazının son kısmında Muhammed Emin YILDIRIM’ın Siyer Dergisi 22. sayısındaki «Siyer’in Rehberliğinde Bir Eğitim» başlıklı yazısından istifade edilmiştir.