ÜZÜM

Hakkı ŞENER sairimam01@hotmail.com

 

-Mevlânâ’dan ilhamla…-

 

 

Farklı meşreplerden dört garip kula,

Ortak nasip geldi, gerekti çözüm.
Sahip olmuşlardı azıcık pula,
Bunu münasipce harcamak lâzım.

Hemen ışıldadı birinin gözü,

«Engür almak» oldu onun ilk sözü:

«Şayet olursanız bu işe râzı,
Birlikte ıslanır ağzımız bizim.»

Öteki atladı: «Hele bir çekil!
Pazarda görmüştüm güzel istafil,
Şimdi mevsimidir kıymetini bil;
Bu hazzı tatmadan olur mu gözüm?»

Orda söze şöyle girdi Arabî:

«Bir bağa misafir oldukta Nebî,

İkrâm etmişlerdi O’na ınebi;
Biz de ondan yesek olmaz mı kuzum?»

Bizimki de dedi: «Buldum çözümü,
İyice dinleyin şimdi sözümü,
Gidip getireyim şurdan üzümü;
Kolumda kuvvet var, içimde azim.»

Hâl ehli seyretti bu manzarayı,
Bulmak lâzım idi şimdi arayı,
Kul Hakkı’ya dedi; «Ver sen parayı!»
Getirdi ortaya bir salkım üzüm…

Görünce her biri, aynı şey imiş,

Ayrı isimlerle anılan yemiş,

“Ne diye itiraz ettim ben!” demiş

“Meğer dostlarımla aynıymış sözüm…”

Adlar değişse de değişmez gerçek,

Lâfa değil, öze tutalım mercek,

Dostumuz ne diyor, bir kulak versek,

Kavgaya, cidâle kalır mı lüzum?..

 

engür : Üzüm (Farsça)
ıstafil : Üzüm (Rumca)
ıneb   : Üzüm (Arapça)
üzüm : Üzüm (Türkçe)