MEVLÂNÂ’NIN GAZELLERİNİ TÜRKÇE SÖYLEYİŞ -19- BİR LİBASTIR ŞİİR ANCAK!*

Harun ÖĞMÜŞ harunogmus@gmail.com

 

 

Sözü vasfından açıp, başlar isem medhe seni,

İşiten dervişim öldüyse de yırtar kefeni!

 

Gerçi yoktur benim ihvânıma dünyâda memât!

İçtiler çünkü ezelden kanarak âb-ı hayât!

 

Ey ölen kimseye can, canlıya tek melce olan;

Gönle yonmak niye, hâriçteki kör putlardan?

 

Şöyle bir perdeyi kaldırsa yüzünden rüzgâr,

Su olur güller utancından, erir tüm gülzâr!

 

Seyre çıksan da biraz gülşeni teşrîf etsen,

Mest olup bir daha baş kaldıramaz servi, semen!

 

Bu gönül çalmadı mâdemki senin bir şeyini,

Niye zülfünde asılmış görürüm miskîni?

 

Her çalan kimse senin zülfüne bağlansa eğer,

Kadın-erkek koşuşup çalmak için gayret eder!

 

Az değil, böyle asılmakta kerâmetler inan,

En küçük nimeti billâh oluşur bengisudan!

 

Tatsa bir mum gibi Ankā yanışın lezzetini,

Hiç çeker miydi uçup Kāf’a sefer zahmetini?

 

Ahmed’in nakşı haç üstünde dahî olsa eğer,

Sâde vahdet olur, ondan duyulan tüm sesler!

 

Binmiş aşkın, a Hoten dilberi, gönlüm atına,

Bunu koşturmalı, der dâim akından akına!

 

Nerde ben, nerde şiir söyleyebilmek lâkin,

Bana bir Türk gelip üflerse derim: Sen kimsin?

 

Türk, Arap, Tâcik, Acem, Zenci ve Rûmî karışık,

Mâlikü’l-mülk olan Allâh’a ayan gizli-açık!

 

Bir libastır şiir, ancak giyinen kimdir onu?

Kılar İblîs’e de, hûrîye de süs, şâir onu!

 

Onu şeytandan alıp hûriye bir hoş bürüyün!

Feilâtün, feilâtün, feilâtün, feilün!

 

_______________________

* Ançi mî âyed zi-vasfet in zamânem der dehen,
Ber-mürîd-i mürde hânem ender endâzed kefen.

matlaıyla başlayan gazel olup 6, 11 ve 14. beyitler eksiktir.
(Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr -Seçmeler-, nşr. Şefik CAN, Ötüken, İst, 2000, II, 396-397)

 

27 Haziran 2021, Konya

 

vezni: feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün