HAK’LA ARANIZ NASIL?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com

 

Üniversite öğrencileri ile zaman zaman İstanbul gezileri yapıyoruz. İstanbul’u tanıyarak sahip çıkmalarını istiyorum. Bu gezilerimden birinde istirahat için durduğumuz sırada bir gencimiz yanıma yaklaşarak; 

 

“–Fahri hocam, bu yıl mezun oluyorum. Şimdiden iş aramaya başladım. Bana referans olur musunuz? Sizin çevreniz geniştir. İş bulma konusunda bana yardımcı olur musunuz?” dedi. Kısaca benden iş bulma konusunda araya girmemi, tavassutta bulunmamı istiyor. Ben böyle biraz garip garip yüzüne baktıktan sonra devam etti:

 

“–Birçok arkadaşımın filân partiden, filân kurumdan tanıdıkları var, onlar hemen iş buluyorlar. Benim ise torpilim yok, bana torpil yapacak kimse arıyorum. Sizin aranızın iyi olduğu bir partili, bir bürokrat var mıdır acaba?” 

 

Bu son cümle açıkçası beni şaşırttı: 

 

“–Aranızın iyi olduğu biri var mıdır?” 

 

Bu kardeşimiz işe girecek ve benden aramın iyi olduğu birini soruyor. Hem de yüksek mevkiden olacak… 

 

Bir müddet sessizce durduktan sonra ona başımdan geçen şu kısa vakayı anlattım: 

 

“–1983 yılında Aksaray’da üniversite imtihanlarına hazırlanıyordum. Tabiî korku var, endişe var; «Kazanır mıyım, kazanamaz mıyım?..» diye. Herkesten duâ istiyorum. Hattâ; «Kazanırsam şunu yapacağım!» diye kendimce sözler veriyorum. Kısaca adaklar adıyorum. Makine mühendisi Ferhat PEKER Ağabeyimiz ise o yıllarda Aksaray’da pırlanta işi yapıyordu. Kendisi ile sık sık görüşür, istişâre ederdim. Ona da bahsettim ve; «Bana duâ eder misin, üniversiteyi kazanayım…» dedim. Onun verdiği cevap çok enteresandı:

 

«–Fahriciğim, neden Allah’tan istemiyorsun? Allah ile küs müsün ki? Allah ile aran nasıl? Önce Allah ile aranı düzelt istersen… İlâhî kanunlara tâbî olduktan sonra, bir insan olma yolunda niyet ettikten sonra, insanlara zarar vermemeyi önceliğine aldıktan sonra; zaten kâinâtın sahibi olan Allah, elbette senin için hayırlı olanı sana gösterecektir. Allah, senin iradene bakar. Senin için en iyi olanı ister. Ama bunu senin istemen ve iyi niyetle samimî olarak istemen gerekiyor. Unutma! Bizim ne istediğimiz değil… Allâh’ın takdiri ve bu takdire de rızâ önemlidir. Yaramaz bir çocuk gibi; ‘Bunu isterim, şunu isterim…’ diye, hayırlı mı hayırsız mı olacağını bilmeden istemek, bizi yanlışa götürür. En iyisi sen Allah ile aranı düzelt, ne isteyeceksen O’ndan iste!»” 

 

Kısaca: 

 

RIZIK İÇİN GUSSA YEME!

 

Rızık için gussa yeme, kimse rızkın kimse yemez, 

Rızık için gussa yeme padişah eksik eylemez. 

 

Benden ögüt ister isen, söyleyeyim bildiğimden, 

Budur Çalab’ın buyruğu, tutun oruç, kılın namaz.

 

Yûnus çağırarak der ki: Ben kuluyum dervişlerin, 

Kim ola ki bu dünyada, sultana kulluk eylemez. (Yûnus Emre) 

gussa: Gam, keder.

 

(Allâh’ım!) Yalnız Sana ibâdet ederiz ve yalnız Sen’den yardım dileriz.” (el-Fâtiha, 5)

“…Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir…” (el-Hadîd, 4)