CENNETE GİDEN YOL

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com

Rabbimiz bizleri yaratmış; «Hangimiz daha güzel işler yapacağız?» diye bizleri imtihan etmek üzere dünyaya göndermiştir. Bu imtihanda temelde yapılacak iki şey vardır: Allâh’ın emir ve tavsiyelerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak. Kullarına cennete giden yolu bildiren Rabbimiz, bizlere müjde olarak şöyle buyurmaktadır:

اِنْ تَجْتَنِبُوا كَـبَٓائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلاً كَر۪يماً

“Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.”1

Birtakım âlimler büyük-küçük günah ayrımına karşı çıkmış, asıl olanın günahın kime karşı işlendiğine bakmamız gerektiğini söylemişlerdir.

Bazı âlimler ise bu âyetten yola çıkarak günahların büyük ve küçük olarak ayrıldığını söylemişlerdir.2

Bu iki görüşü birleştiren âlimler ise; günahların küçük ve büyük olarak ayrıldığını, ancak küçük günahları küçümsemek veya sürekli olarak işlemenin kalbi karartıp büyük günaha dönüşeceğini bildirmişlerdir.

Büyük günahların neler olduğu hususunda Efendimiz -aleyhisselâm- şöyle buyurmuştur:

“Size büyük günahların en büyüklerinden haber vereyim mi?

Onlar;

•Allâh’a ortak tanımak,

•Ana-babaya âsî olmak ve

•Yalancı şâhitlik etmektir.”3

Başka bir hadiste bu sayı yediye çıkar:

“Helâk edici yedi günahtan sakınınız. Onlar;

•Allâh’a ortak koşmak,

•Sihir yapmak,

•Haksız yere adam öldürmek,

•yemek,

•Ribâ (fâiz) yemek,

•Savaştan kaçmak,

•İffetli ve îman sahibi bir kadına zinâ iftirasında bulunmaktır.”4

Başka hadislerde bu yedi günaha şunların da eklendiği görülür:

•Zinâ etmek,

•Yalancı şâhitlik yapmak,

•Mescid-i Harâm’da günah işlemek ve

•Yalan yere yemin etmek.5

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Efendimiz -aleyhisselâm- bir gün bize bir konuşma yaparak üç defa;

«Canım kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki…» dedi ve ağlamaya başladı. Bunun üzerine hepimiz ağlamaya başladık. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in niçin yemin ettiğini bilmiyorduk. Daha sonra Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- başını kaldırdı, yüzünde sevinç belirtileri vardı. O’nun bu hâli, bizim için kırmızı develere sahip olmaktan daha sevimli idi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- daha sonra şöyle devam etti:

«Herhangi bir kul ki;

•Beş vakit namaz kılar,

•Ramazan orucunu tutar,

•Zekâtını verir ve

•Yedi günahtan da sakınıp kaçınırsa ona cennet kapıları açılır ve;

‘–Selâmetle oraya gir!’ denilir.»”6

Ne büyük bir müjde!

O zaman diyebiliriz ki, Rabbimiz’in emirleri ve nehiyleri hususunda hassas davranarak, ibâdetlerimize aksatmadan devam ederek ve ahlâkımızı da Efendimiz -aleyhisselâm-’a benzeterek cennetin yolunu kendimiz için kolaylaştırabiliriz.

Âyet-i kerîmede geçen;

“Sizi güzel bir yere koyarız.” ifadesinden de kastedilen; genişliği yerle gök arası kadar olan, altından ırmaklar akan, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği nimetler olan, dünya hayatında yapılan güzel işlere karşılık verilecek olan «cennet»tir.

O hâlde; bu sonsuz nimetlere karşılık şu dünya hayatında sıkıntılara ve musîbetlere sabretmeye, iyi bir kul olmak için mücadele etmeye değmez mi?

_______________________________

1 en-Nisâ, 4/31.

2 Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâmi’l-Kur’ân, Trc: Beşir ERYARSOY, (İstanbul: Buruc Yayınları), 1998, 5/155.

3 Buhârî, Edeb, 6; Müslim, Îmân, 38; Tirmizî, Tefsîr, 5.

4 Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, Îmân, 38; Ebû Dâvud, Vesâyâ, 10.

5 Buhârî, Edeb, 6, Eymân, 16; Müslim, Îmân, 38; Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 10; Tirmizî, Tefsîr, 5.

6 Nesâî, Zekât, 1.