DONUP KALDIK; ATEŞLERDE, SULARDA!

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com

 

Tabiî âfetler zaman zaman bütün insanlığın imtihanı olmuştur. Kimi zaman bir uyarı, kimi zaman bir ceza olarak ilâhî hikmetin insanlığa mesajı olarak görünmüştür. Zelzele başta olmak üzere, sel (yeryüzünü suların kaplaması), yangın, yel âfetleri kutlu Kitâbımızda sözü edilen âfetlerdir. Âd kavminin (yıldırım), Semûd kavminin (ses/çığlık) ile helâkı, Lût kavminin (üzerlerine taş yağarak) helâkı, Nûh’un gemisi ve tûfan, Firavun ve avenesinin (suda boğulma) âfetleri, Hûd Sûresi’nde topluca zikredilmektedir.

Bütün bunların ve daha nicelerinin sebebi; Allâh’ın kanunlarından, tabiatı yaratılış/fıtrat çizgisinden kopuşumuz/koparışımız temel âmil olarak bilinmektedir. İnsanın kendisine bahşedilen dünyayı, tabiî hâliyle yaşatmak yerine; yaptığı acımasız müdahalelerle yok etme eğiliminde oluşu, tabiî âfetleri önümüze sermektedir.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız yangın ve sel felâketlerini Cenab-ı Hakk’ın uyarısı gibi almak, en azından suçtan kaçmak gibi görünüyor. Kasıt, ihmal, hor kullanma, terör… ne dersek diyelim, bizim suçumuz olmaktan ârî olamaz. Kırk kadar şehrimizin etkilendiği, bütün memleketimizin yüreğinin yandığı bu yangın ve sel âfetleri için tek sığınağımız Rabbimiz oldu. Vatan evlâtları, canla başla büyük bir mücadele verdiler ve şükürler olsun kontrol altına alındı.
Biz de en hasbî duygularımızla Rabbimiz’den «nusret»ini istedik. Bir cuma hutbesinde imamın ağzından çıkan; “Nusretini gönder bize Allâh’ım!” duâsı şiirimizin ilham kaynağı oldu.

Rabbim nice âfetlerden korusun inşâallah.

Kökümüz, gövdemiz, dallar tutuştu,
Elimiz, kolumuz, yollar tutuştu,
Nusretini gönder bize yâ Rabbî!
Yüreği merhamet, kullar tutuştu…

Tutuştu fidanlar, tutuştu yaprak,
Üzerinde canla tutuştu toprak,
Rahmetini gönder bize yâ Rabbî!
Yüreğinde duman, tutuştu bayrak…

Çiçeğin sitemi özünde kaldı,
Karınca, İbrahim izinde kaldı,
Kudretini gönder bize yâ Rabbî!
Duâlar vahşetin, közünde kaldı…

Ateşe, damlaya, sele emir ver!
Yakmasın, yıkmasın; yele emir ver!
Hikmetini gönder bize yâ Rabbî!
Varlık fıtratından, dile emir ver!..

Rahmet bekler iken, sel oldu sular,
Yuvamızda, yurdumuzda matem var,
İzzetini gönder bize yâ Rabbî!
Biliriz ki kışın, ardında bahar…

Ansızın kuruldu en zorlu pusu,
Donup kaldık; ateş vurdu, yaktı su,
Cennetini gönder bize yâ Rabbî!
Gitsin üstümüzden, gaflet uykusu…

İcâbetin, âfetleri dindirsin!
Bulutların, ateşleri söndürsün!
Şefkatini gönder bize yâ Rabbî!
Merhametin bizi bize döndürsün!..