YÛNUS EMRE GÖNÜLLERDEDİR

Ömer Sâmi HIDIR samihidir@gmail.com

Uzun yıllardır Yûnus Emre Hazretleri’nin nerede medfun olduğu hakkında muhtelif görüşler öne sürülüyor. Bunlardan 15’inin Turkiye’de 3’ünün ise Azerbaycan’da olduğu savunuluyor. Karaman’da bulunan Yûnus Emre Külliyesi ve Eskişehir’e bağlı Mihalıççık’ta bulunan türbe en çok öne çıkan mekânlar olarak görülmekte. Bunu yanında; Bursa, Manisa, Erzurum ve Ordu gibi Anadolu’nun farklı yerlerinde de türbe veya makamlar bulunmaktadır.

Bu kadar farklı görüşün olması, halkın Yûnus Emre Hazretleri’ne olan muhabbetinden ileri gelmektedir. Tıpkı Selmân-ı Fârisî Hazretleri’ni paylaşamayan ensar ve muhâcirler gibi Yûnus Emre Hazretleri de Anadolu coğrafyasında paylaşılamamaktadır.

Şüphe olmayan bir husus var ki; Yûnus Emre Hazretleri gibi gönül erleri, eserleri ve hayatları ile çevrelerini öyle cezbetmişler ki, insanlar hâlen onları hasret ile aramakta, nerede onlardan bir ize rastlasa oraya rağbet etmekteler.

Yûnus Emre’nin kabrini aramaktan maksat nedir?

Yûnus’u mu aramak gerekir yoksa asıl onun da aradığını mı aramalı?

Eizze-i Kiram, Anadolu’nun dört büyük mutasavvıfı için kullanılan bir ifadedir. Bu zevât-ı kiram; Yûnus Emre, Mevlânâ, Hacı Bektâş-ı Velî ve Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretleri’dir.

Âsitâne, yani İstanbul; «Eizze-i Kirâm»a vakıf kaleminden gelir bütçesi ayırırdı. Yûnus Emre Tekkesi’ne ayrılan gelir ile tekkede misafirler ağırlanır, oradaki hizmetler devam ederdi.1 Bu büyük şahsiyetler de bu külliyelerde halkı irşâd eder, gönülleri İslâm ile yoğururlardı.

Yûnus Emre’nin mesleği «kirişçilik»tir. Tarihî vesîkalarda Yûnus Emre Camii’nin ismi «Kirişçi Baba Tekkesi ve Camii» olarak geçer. Kirişçilik; koyun ve sığır bağırsağından dayanıklı bir ip, tel üretmedir. Bu ip farklı kalınlıklarda üretilip; tıpta, okçulukta ve telli mûsıkî âletlerinde kullanılmaktadır. Osmanlı zamanında bütün bu «kiriş» ihtiyacı, Karaman’daki kirişhâneden karşılanırdı. Hâlen ameliyatlarda kullanılan bu ipliğe, günümüzde «katgüt» denilmekte ve üretimi benzer usûllerle devam etmektedir.

YÛNUS EMRE’NİN KARAMAN’DAKİ İZLERİ

Karaman’da Yûnus Emre döneminden iki önemli mekân var.

•İsmail Hacı Tekkesi ve

•Yûnus Emre Külliyesi.

Bunlar Osmanlı arşiv belgeleri içerisinde genişçe yer tutmakta.

Tarihçi Ömer Lütfi BARKAN’ın 1942’de yayımladığı; «Köylerde zâviyeler nasıl kurulur?»2 başlıklı makalede; Türklerin muhâcir olarak gelip yerleştikleri Anadolu’da, zâviyelerin nasıl bir vazife icrâ ettiği anlatılır. Bunlardan bir tanesi de Yûnus Emre’nin dedesi olan Hacı İsmail Efendi’nin kurduğu zâviyedir. Ulaştığı kaynakları şöyle nakleder;

“Defter-i Hâkānî kayıtlarında 142 numaralı kayda nazaran;

Cemaatin dervişleriyle diyâr-ı Horasan’dan gelmiş olan Şeyh Hacı İsmail, Lârende kazasında kendi ismini verdiği bir köy kurmuştur ve bu sûretle Şeyh’in evlâdı ve akrabalarıyla teşekkül eden bu köy halkı, Yavuz Sultan Selim zamanında yazılan bir defterde, 95 yetişkin erkeği ihtivâ etmektedir. Bu aile gün geçtikçe bu köyde yerleşmekte ve çoğalmaktadır. Aynı cemaatten Yûnus Emre nâmında bir zât, bir mezrâyı Karamanoğlu İbrahim Bey’den satın almıştır, elinde mülknâmesi vardır. Aile efrâdı ve dervişleri vergiden muaftır ve öşürleri de bu zâviyede sarf edilmektedir.”

Diğer eser, Yunus Emre Külliyesi. Burası eskiden tekke, imâret ve debbağhâne imiş. Debbağhâne; deri işleme fabrikası, hayvan derisinin terbiye edilip kullanıma hazır hâle getirildiği tesistir. 14. asırdan beri kullanılan bu mekânda Yunus Emre’ye ait birçok hâtıra var. Ayrıca «Divân-ı Yunus Emre Karaman Nüshası» da burada bulunmakta.3

ESKİŞEHİR’DEKİ YÛNUS TÜRBESİ

Buradaki eser Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde bulunmakta. 13. asırda Eskişehir’de bulunan Yûnus Emre Hazretleri’nin kabri 1974 yılında ziyarete açılmış. Bu mezar 13. asır Selçuklu mimarîsi üslûbunda yapılmış, rûmi, palmet dekorlu mezar lâhti birbirlerine kemerlerle bağlanmış, sekiz sütunlu etrafı açık âbide mezarın ortasına yerleştirilmiştir.

Bu âbide mezarın bulunduğu yere 1982’de bir kültür evi, cami ve şadırvan eklenmiştir. Kültür evinde kurulan müzede ise Yûnus Emre’yi tanıtan kitaplar, Yûnus Emre’nin dörtlüklerini ihtivâ eden levhalar sergilenmiştir. Burada, Yûnus Emre’nin ilk mezarından arta kalan mimarî parçalar ile bazı etnoğrafik eserler de bulunmaktadır.

ÜNYE OLDU SON DURAK

Yûnus Emre Hazretleri bir şiirinde şöyle söylemekte:

İndik Urum’a kışladık,
Çok hayr u şer işledik,
«Oney» oldu son durak;
Göçtük elhamdülillâh!

Ünye’nin eski adı olan «Oney» için böyle bir dörtlüğü bulunan Yûnus Emre Hazretleri’nin bu ifadesinden dolayı burada medfun olduğu düşünülmekte, türbe de bundan dolayı yaptırılmış.

Diğer türbe ve makamların da buna benzer hikâyeleri var. Hepsi de Yûnus Emre’ye ve şiirlerine meftun. Bu muhabbetten kimseye zarar gelmez. Bu yarışın kaybedeni olmaz. Hepsi Yûnus Emre’nin şiirlerinden nice hikmetler devşirir, yakınlığı ziyadeleşir. Büyük zâtlara yakınlık; bedenen yakın olmakla değil, mânen onlarla hemhâl olmakla mümkündür. Ne güzel ifade edilir:

Der Yemen’î pi şimenî,
Der şimenî pi Yemen’î…

____________________________

1 Ahmet Talat DURU.

2 Kolonizatör Türk Dervişleri s. 12.

3 Yûnus Emre’nin Karamandaki Kültürel Mîrâsı, Yusuf YILDIRIM.