BİLEN KİMDİR?

Bekir İsmet ÇİÇEK bekirismetcicek@gmail.com

 

Âlim, dilimizde bilen demektir,
Cennetin yoluna girendir bilen.
Hak katında kadri hayli yüksektir,
Vâris rütbesine erendir bilen.

Bilenle bilmeyen bir olmaz belli,
Olmamak şartıyla dünya emelli,
Îmanlı, ihlâslı, sâlih amelli;
Gönlünü Mevlâ’ya verendir bilen.

Ne fayda görür ki müsteşrik merkep,
Yükünün tamamı Mushaf olsa hep,
Aslolan elbette gaye ve sebep;
Niyette ihlâsı derendir bilen.

Basîretsiz ilim ama bastonu,
Yordamla yürütür göstermez sonu,
Körle bir olur mu gören yolunu;
Basîret nûruyla görendir bilen.

İlmin îcâbını severek tutan,
Haddini bilerek nefsi unutan,
Benlik kanserini kökten kurutan;
Kibrini yerlere serendir bilen.

Âhiret ahvâlin görerek yaman,
Korku ve ümitle yaşar her zaman,
Kıyamla, secdeyle dileyip aman;
Her gece huzûra varandır bilen.

Zihne depo olan değildir ilim,
Zâhiri seyreden sayılmaz âlim,
Âmil olmayana âkıbet malûm;
Faydasızdan uzak durandır bilen.

Bilgi satırlardan sadra inmezse,
Şuura, idrâke, rûha sinmezse,
Nefis unutulup Hak bilinmezse;
Başını taşlara vurandır bilen.

Bilgisi arttıkça zühdü de artan,
Dünyayı, ukbâyı yerince tartan,
Gönül gözündeki perdeyi yırtan;
Gaflet defterini dürendir bilen.

Geliş ve gidişin sırrını çözen,
Varlıktaki saklı murâdı sezen,
Hayret vadisinde hayranca gezen;
Sebeplere sebep sorandır bilen.

Bakışı kalmayan zâhirde, sözde,
Deryâyı okuyan bir damla cüzde,
Sünneti yaşayıp gece-gündüzde;
Habîbin izini sürendir bilen.

Hakk’ı bilebilmek tahsilde esas,
Başka türlü yoktur necât ve halâs,
Rûhuna sinip de takvâ ve ihlâs;
Kalbini haşyetler sarandır bilen.