Çoraklaşan Gönüllerin Şifâsı: İSTİĞFAR

Ali ÖZBEK aliozbek1997@outlook.com

Osmanlıca hâlini okumak yahut indirmek için tıklayınız…

Mübârek üç ayların içinde bulunuyoruz. Bu güzel aylar bizler için fırsat ve format aylarıdır. Nasıl ki belli bir zaman sonra kullandığımız bilgisayarlarımız yavaşlıyor ve formata ihtiyacı oluyorsa; işte mübârek üç aylar da mü’minler için hayatı yeniden gözden geçirme ve kötü davranışlara format atma mevsimidir. Bu aylarda yapılacak çok şey sıralanabilir, ama biz özellikle istiğfârın üzerinde durmak istiyoruz.

İstiğfar, işlenen günahlardan ve hatalardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret niyaz etmektir. O’na boyun eğip;

“O kadar çok günahım var ki, o kadar günaha daldım ki, yüzüm yok ama ben yine de geldim yâ Rabbî!” demektir. Günahın büyüklüğüne rağmen Âlemlerin Rabbinin affını ve merhametini hatırlamaktır. İstiğfar; rahmetin yer ve gök arası kadar geniş olduğunu bilip, ısrarla o kapıda beklemektir. Azâbı ve helâki engelleyip, Rahmân’ın sevgisine mazhar olmaktır. Rabbimiz -celle celâlühû- Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَاَنْتَ ف۪يهِمْۜ
وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

“Oysa Sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.” (el-Enfâl, 8/33)

Demek ki bizleri toplu olarak helâktan koruyan iki şey vardır:

Efendimiz -aleyhisselâm-’ın fiilî olarak varlığı ve istiğfar.

Efendimiz -aleyhisselâm- fiilî olarak aramızda olmadığına göre, yapılacak olan şey istiğfâra sarılmaktır. Her konuda bize örnek olan Efendimiz -aleyhisselâm-;

“Vallâhi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.” (Buhârî, Deavât, 3. Ayrıca bkz. Tirmizî, Tefsîr, 47; İbn-i Mâce, Edeb, 57) buyurarak müslümanlara istiğfar konusunda bir ufuk tayin etmiştir.

İstiğfar, azâbı ve helâki engellediği gibi, rahmet ve berekete de vesiledir.

وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَٓاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَاراً وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً اِلٰى قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِم۪ينَ

“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.” (Hûd, 11/52)

Demek ki bizler istiğfar edersek hem suya susamış topraklarımız su ile bereketlenecek hem de çoraklaşan gönüllerimiz istiğfârın suyu ile yeşerecektir. O zaman bize düşen; bütün hayatımızı, kulluğumuzu, günahlarımız sebebi ile kalbimizde oluşan kirlerimizi, istiğfar suyu ile temizlemektir. İşte böyle olduğu zaman, biz her darlıktan bir çıkış kapısı ve her üzüntüden bir kurtuluş yolu bulmuş oluruz.

Nitekim Efendimiz -aleyhisselâm- şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse; Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir, 26. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Edeb, 57)

Peki nasıl istiğfâr edeceğiz? Gelin, Efendimiz -aleyhisselâm-’ın «Seyyidü’l- İstiğfar/En Fazîletli İstiğfar» diye isimlendirdiği duâ ile istiğfâr edelim:

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّى ، لاَ إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ ، خَلَقْتَن۪ى وَأَنَا عَبْدُكَ ، وَأَنَا عَلٰى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ وَأَبُوءُ بِذَنْب۪ى ، فَاغْفِرْ ل۪ى ،
فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ

“Allâh’ım! Sen benim Rabbim’sin. Sen’den başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Sen’in kulunum. Ben gücüm yettiğince Sen’inle yaptığımız ahde sâdık kalacağım ve va‘dine ulaşmaya çalışacağım. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Bana verdiğin nimetleri de benim işlediğim günahları da biliyor ve kabul ediyorum. Beni affet. Çünkü günahları Sen’den başka bağışlayacak kimse yoktur.”

Efendimiz -aleyhisselâm- sözlerine şöyle devam etmektedir:

“Kim bu duâyı muhtevâsına gerçekten inanarak gündüz söyler ve akşam olmadan gün içerisinde ölürse, cennete girer. Yine kim bu duâyı muhtevâsına îmân ederek gece yapar ve sabah olmadan ölürse, cennete girer.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)

Rabbim cümlemize her dâim istiğfârın suyu ile temizlenenlerden olmayı nasip eylesin.

Âmîn…