MÜNZEVÎ

Ali AĞIR aliagir70@gmail.com

 

Yalnızlık otağ kurar, şehrin sokaklarında,
Pişmanlıklar saklıdır, ömrün duraklarında.

Her doğum, arkasından imtihanlar getirir,
Sevinç-hüzün nakıştır, beyaz kundaklarında.

Baharın fecrinde, can verir kır çiçekleri,
Nasırlaşan ellerin hoyrat parmaklarında.

Her menzilde başlarken, yolcuların seferi,
Yolların izi kalır, bitkin ayaklarında.

Muştular, kanadında nice acılar taşır,
Çaresizlik, çığ olur hicran yumaklarında.

Riyâkâr vadilerde katmerleşir ihânet,
Alevler hep buz tutar, katran ırmaklarında.

Tomurcuk tebessümler, hiçbir zaman açamaz,
Taşlaşmış kırgınlığın, çorak topraklarında.

Şahlanan dalgalarda, dolunay sürüklenir,
Kâbuslar diyarının, meçhul şafaklarında.

Çıkıp gitmeyi yoldaş edinen bir seyyahın,
Yankılanır mı, kahır sesi kulaklarında?

Birer birer kaybolur yıldızların düşleri,
O esrarlı dağların, sisten duvaklarında.

Boynu bükük tohumlar, kül rengine rehindir,
Istırap sahrâsının, yanık başaklarında.

Beşikten kabristana birkaç mevsimlik ömrün,
İbretlik fotoğrafı, hazan yapraklarında.

Âşığın kaderi, her gece ağlamak mıydı?
Kıpkızıl iki nehir, solgun yanaklarında.

Rûhum, gül yaprağında çiy misâli münzevî,
Hislerim sırılsıklam, gam sağanaklarında.

Gönül saraylarında, yerimiz hiç olmadı,
Emânet bir nefesiz, yârin dudaklarında.

30 Ocak 2021 Cumartesi