EZAN ÇİÇEĞİ

GÜNBEYLİ (Mahmut TOPBAŞLI) mahtopbasli@hotmail.com

 

Her hikâyenin bir şiiri olmayabilir ama her şiirin mutlaka bir hikâyesi vardır. Şairin duygu dünyası, yaşadığı hikâyenin şiirini kurmaya hazır bir yoğunluktadır. Bu duygu yoğunluğu, şiir kuşunun uçmaya hazır olduğunun ifadesi olarak kendini belli eder.

Kendi adıma; «Her şiirimin bir hikâyesi vardır.» desem abartmış olmam. Yani şiiri; yazmış olmak için değil, yaşanmışlıkların hissiyâtıma yaptığı derin uyarıların tesiriyle kaleme alıyorum. Konu başlıkları olarak düşündüğümde; bir fetih şiiri, fâtihâne bir duyguya erişmeden çiçeklenmez. Ramazan iklimini yaşamadan yazılacak bir bayram şiiri yavan olur. Çocuklar için yazılacak bir şiir; çocukça duygulara kapılmadan, çocuğun gönül dünyasına asla dokunmaz.

Ezan Çiçeği şiirimiz de yaşanmış güzelliklerden süzülen bir hikmet şiiri oldu. Sait BAŞER Hocayla Karasu sahilinde yaptığımız bir «Botanik Kumsal» gezisini «Hikmetin Peşinde» başlığıyla yazmıştım. Sait Hocanın rûhumuza nakşettiği çiçeklerle ilgili bilgiler ve ilâhî hendese çerçevesindeki anlam yüklü yönlendirmeler «Âlem-i Tabiat»a başka bir gözle bakmamıza vesile olunca, evimizin etrafındaki Ezan Çiçekleri vaktini hasretle bekler olduk. Tam akşam ezanı okunurken; ezan çiçeklerinin bolca boy verdiği mekâna maaile koşturup, onların lisân-ı hâl ile çıkardıkları zikir sesine ve goncadan çiçeğe yükselişine gözümüzle şâhitlik etmenin lezzetine alıştık.

İşte böyle bir akşamda; bir yanımda eşim ve kızım, öbür yanımda oğlum ve torunum eve dönerken şiir atına binerek «Ezan Çiçekleri»yle göğe yükseldiğimi hissetmiştim. Sesli olarak dilime yapışan;

Şahâdet zamanı ezan çiçeği.
mısraı, eve ulaşınca bir esere dönüştü. Rabbim ilhamımı eksik etmesin inşâallah… Nice hikâyelerle nice şiirlere erişmek dileğiyle…

Gönlümde yeşeren nice duyguda,
Şehâdet zamanı ezan çiçeği.
Varlığı hikmetle gören vurguda,
Mânânın nişanı ezan çiçeği.

Akşamın selâmı solan yaprağa,
Kuşlar vedâ eder dalgın ırmağa,
İblisin kurduğu bunca tuzağa;
Rûhumun isyanı ezan çiçeği.

Öyle açılır ki göklere taşar,
Sarının kaç tonu ufuklar aşar,
Yürekler kabarır, akıllar şaşar;
Yerin âsumânı ezan çiçeği.

Gonca damla damla umut saçarken,
Dâvûdî bir seste gönlüm uçarken,
Tekbirlerle teker teker açarken;
Kaplamış cihanı ezan çiçeği.

Ufukları bürür iken hoş nidâ,
Vaktin merhûnunda giden istidâ,
Solgun güneş ediyorken elvedâ;
Yarının kurbanı ezan çiçeği.

Yeşilin kalbinde bulur kendini,
Yaprak yaprak açar, yıkar bendini,
Sükûnetin bahçesine derdini;
Dökenin hayranı ezan çiçeği.

«Kün!» emrini bir lâhzada seziyor,
Ezan sesi bağlarını çözüyor,
«Ey insan! İbret al, öze dön!» diyor;
Uyarıp insanı ezan çiçeği.

Zamanı kucaklar ezan çiçeği,
Hikmetleri saklar ezan çiçeği,
Yürekleri yoklar ezan çiçeği;
Cânımın cânânı ezan çiçeği…