Mü’minlerin Annesi HAZRET-İ ÂİŞE ES-SIDDÎKA BİNTİ’S-SIDDÎK -radıyallâhu anhâ-

Nüseybe AKSOY

Hazret-i Âişe Vâlidemiz bi’setin 4. yılında Mekke’de doğdu. Babası Ebûbekir bin Ebû Kuhâfe, annesi Kinâne kabîlesinden Ümmü Rûmân bint-i Âmir bin Uveymir’dir. Küçük yaşlarda müslüman olmuştur. Allah Rasûlü’nün üçüncü zevcesidir. Nikâhları Mekke’nin son yıllarında, evlilikleri ise hicretin 2. yılı Şevval ayında Medine’de gerçekleşti. (Zehebî, II, 141-142)

ALLAH RASÛLÜ’NÜN RÜYASI

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu evliliğe sâdık rüya yoluyla hazırlanmıştır. Âişe Vâlidemiz anlatır:

Hazret-i Peygamber bana gelip;

“–Rüyamda sen bana üç gece gösterildin. Melek seni bana bir ipek parçası içinde getirdi ve;

«Bu senin zevcendir!» dedi. Ben de baktım, içindeki sendin.” buyurdu. (Buhârî, Nikâh, 9, 35)

Buradan da anlaşılıyor ki bu evlilik Cenâb-ı Hakk’ın izni ve emri ile olmuştur.

RASÛLULLAH ve ÂİŞE VÂLİDEMİZ

Âişe Vâlidemiz evinin günlük işlerini yapar, bir misafir geldiği vakitte de hizmet ederdi. Yetişmesi ve şahsiyetinin inşâsı da bu evde oldu. Âişe Vâlidemiz, Allah Rasûlü’nü çok farklı severdi. Rasûlullah -aleyhisselâm- kendisine «Âiş» diye hitap ederdi. Beyaz tenli olduğu için «Hümeyrâ» da derdi. Tâbiîn’in büyük imamlarından Mesrûk bin Ecdâ ondan hadis rivâyet ederken, onun isminin yanında «Habîbetü Habîbillah / Allâh’ın Sevgili Habîbinin sevgili hanımı» sıfatını zikrederdi.”

Hazret-i Ali -radıyâllahu anh- da Âişe Vâlidemiz için;

“Halîletü Rasûlillâh (Rasûlullâh’ın sevgili hanımı).” buyurmuştur.

Rasûlullah Efendimiz; Âişe Vâlidemiz’le sohbet eder ve gönül alıcı davranışlarda bulunurdu.

İFK HÂDİSESİ

Hicretin 6. senesiydi. Allah Rasûlü Benî Mustalik Gazvesi’ne hazırlanıyordu. Bu gazvede hangi zevcesinin geleceğini tespit için kur’a çekildi ve kur’a Âişe Vâlidemiz’e çıktı. Gazve, müslümanların zaferi ile neticelendi ve ordu Medine’ye dönüş yolunda bir yerde konakladı. Âişe Vâlidemiz de bir ihtiyacını gidermek için hevdeçten inmişti. Ordunun yanına tekrar dönerken boynundaki gerdanının olmadığını fark etmiş ve gerdanını ararken biraz uzaklaşmıştı. O sırada Allah Rasûlü orduya hareket emri verdi. Hevdecin etrafı kapalı olduğu için, içinde birisinin olup olmadığı belli olmuyordu. Hazret-i Âişe konaklama yerine gelince, kimseyi bulamadı. Ordu sabahın ilk saatlerinde Medine’ye ulaştı. Deve Hazret-i Âişe Annemiz’in hânesinin önüne çöktürüldü ve hevdeç indirildi. Fakat içinden Âişe Vâlidemiz’in inmediği görülünce herkes hayret etti. O esnada Safvan bin Muattal es-Sülemî adındaki sahâbî ordunun konaklama yerinde unuttuğu eşyaları toplamakla vazifeliydi. Âişe Vâlidemiz’in konaklama yerinde beklediğini görünce kendisi ile hiç konuşmadan devesine bindirip Medine’ye getirdi. Âişe Vâlidemiz’i bu şekilde gören münafıkların elebaşı Abdullah bin Übey bin Selûl, iftira ve dedikoduya başladı.

Medine’ye döndüklerinde Âişe Annemiz bir ay rahatsızlandı ve bu esnada dedikodu ve iftira furyası yayıldı. Âişe Vâlidemiz tevâfuken kendisine yapılan iftirayı öğrendi ve Allah Rasûlü’nden izin alarak babasının evine gitti. Bir ay Âişe Vâlidemiz bu iftiralar üzerine hem ağladı hem de ıstırap çekti. Bir gün Allah Rasûlü, Âişe Annemiz’in ziyaretine geldi ve;

“–Ey Âişe! Bana senin hakkında bazı sözler söylendi. Eğer bu sözlerden berî isen Allah seni muhakkak temize çıkaracaktır.” buyurdu.

Bu sözler üzerine Âişe Vâlidemiz;

“–Şu durumda sizin ve benim için bir misal bulamıyorum. Sadece Yâkub Peygamberi örnek görüyorum. O, oğullarına;

«Sizin bu anlattıklarınıza karşı (bana) yardım edecek olan, ancak Allah’tır.» (Bkz. Yûsuf, 18) buyurmuştu.”

Âişe Vâlidemiz’in sözünü bitirmesiyle Nûr Sûresi’nin 11-21. âyet-i kerîmeleri nâzil oldu. Allah Rasûlü inen âyetlerden sonra sevincinden tebessüm ederek ayağa kalktı ve;

“–Yâ Âişe! Allâh’a hamd et. Allah seni temize çıkardı.” buyurdu. (Bûhârî, Şehâdât, 15)

Kendisi hakkında vahiy ineceğini beklemeyen Âişe Vâlidemiz; Allâh’a hamdederek, Rasûlullah Efendimiz’le birlikte tekrar hânesine döndü.

ÂİŞE VÂLİDEMİZ’İN İLMÎ FAALİYETLERİ

Hazret-i Âişe Annemiz’i farklı kılan sebeplerden bir tanesi de ilmî faaliyetleri ve bilgisi olmuştur. Anlayışı, kuvvetli hâfızası ve zekâsından dolayı kendisine müracaat edilen bir ilim kaynağı olmuştur. 13 yıllık Mekke devrini ve Medine devrine dair birçok hâdiseyi, Âişe Vâlidemiz’in rivâyetlerinden öğreniyoruz. Öğrenmeye olan iştiyakıyla, Allah Rasûlü’nün sünnet ve hadislerinin daha sonraki nesillere aktarılmasında büyük hizmetler verdi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den 2.210 hadis rivâyet etmiştir. Fesâhat ve belâgatiyle de muhatabını hemen tesiri altına alırdı. Âişe Vâlidemiz; hadislerden çıkardığı hükümlerle, meşhur bir müçtehide olduğunu göstermiştir.

AHLÂK-I HAMÎDESİ

Âişe Vâlidemiz; mütevâzi, vakur ve cömertti. Kimsenin aleyhinde konuşmayı sevmez, öksüz ve fakirleri himayesine alırdı. Çok sade bir hayat yaşamıştı. Geceleri Rasûlullah ile birlikte nâfile namaz kılarak ibâdetle geçirir, gündüzleri de mümkün mertebe oruç tutardı.

HAZRET-İ ÂİŞE ANNEMİZ’DEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

Hazret-i Âişe Annemiz’in evi küçük bir odacıktan ibaretti. Ev eşyası olarak da yemek yiyecek bir kap ve üzerinde yatacakları bir örtüleri vardı. Ama gönül âlemi olarak Âişe Vâlidemiz’den daha zengini yoktu. Bizler de evimizi gösterişten uzak tutmalı ve iç âlemimizi zenginleştirmeliyiz.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan muhabbeti ve edebi Âişe Vâlidemiz’i yüksek bir mevkie ulaştırdı. «Ümmü’l-Mü’minîn» diye anıldı.

İlme olan iştiyakı ve gayretleriyle; bizlere, İslâm adına yapılan hizmetler ve emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münker hususunda nümûne olmuştur.

Allâh’ım! Âişe Vâlidemiz’in güzel ahlâkından nasiplenebilmeyi, sünnet ve hadisleri hakkıyla anlayıp edâ edebilmeyi, böylece Rasûlullâh’ın sevgisine mazhar olabilmeyi nasip eyle.

Âmîn…