GÖKTEN GELİRSE!..

Abdullah Mesud HIDIR mahidir@gmail.com

Emevî halîfesi Abdülmelik bin Mervan, 646 yılında doğdu. Kur’ân, hadis ve fıkıh alanlarında iyi derecede eğitim aldı. 685 yılında hilâfet makamına geçince Suriye ve Mısır’ın hâkimi olan Abdülmelik, daha sonra Hicaz bölgesinin de hâkimiyetini ele geçirdi. Hilâfeti müddetinde; Tunus, Cezayir ile Anadolu topraklarının bir kısmını fethetti. Kur’ân-ı Kerîm’in daha kolay okunmasını sağlamak maksadıyla harekelendirilmesi, Kubbetü’s-Sahrâ ile karşısında yer alan Aksâ Camii’nin inşâsı, ilk İslâmî sikkenin bastırılması, Arapçanın resmî dil olarak kabul edilmesi; döneminde gerçekleştirdiği başlıca icraatlarıdır. Aynı zamanda Ömer bin Abdülaziz’in kayınpederi olan Abdülmelik bin Mervan, 705 yılında vefat etti.
*
Rivâyete göre; Abdülmelik bin Mervan, vebâdan kaçmak üzere bir gece merkebine bindi. Hizmetçisini de beraberine aldı. Yolda giderken kölesine;
“–Bana bir şey anlat!” dedi. O da;
“–Ben kimim ki, size anlatayım…” deyince;
“–Ne olursan ol, duyduğun bir meseleyi anlat!” dedi. Köle de;
“–Duyduğuma göre; bir tilki, bir aslana hizmet eder, aslan da onu muhafaza edermiş. Bir keresinde tilki bir kartal görerek, aslana sığınmış. Aslan da onu muhafaza için sırtına oturtmuş fakat kartal inip onu kapmış. Tilki aslana;
«–Hani bana söz vermiştin, haydi bana yardım et!» diye bağırınca aslan;
«–Ben ancak seni yerdekilerden kurtarabilirim, göktekilere gücüm yetmez!» demiş.”
Bu hikâyeyi işiten Abdülmelik, kölesine;
“–Bana çok güzel vaaz ettin.” diyerek Allah Teâlâ tarafından kat‘î karar verilmiş olan kazâ ve kaderi hiçbir şeyin değiştiremeyeceği şuuruyla geri döndü.

TIPTA KANUNU YAZAN HEKİM
Filozof ve âlim Ali bin Sînâ, nâm-ı diğer İbn-i Sînâ, 980 yılında Buhara’nın Efşene köyünde doğdu. Büyüdüğü ev, yuvası olmanın yanında; felsefe, geometri ve matematik müzakerelerinin yapıldığı bir ilim meclisiydi. Eğitimine Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyerek başladı. Daha sonra dil, edebiyat, akāid, fıkıh, geometri, aritmetik, felsefe ve mantık okudu.
“Âletlerin en faydalısı kalemdir.” ve; “Bir şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır.” sözleri ilme gösterdiği ehemmiyetin ifadeleriyken; “Çözemediğim tek düğüm ecel düğümü.” sözü ilâhî irade karşısında elindeki tıp ilminin aczini ifade eder. Felsefe alanında «eş-Şifâ», tıp alanında «el-Kānun fi’t-tıb» şâheserleridir. İbn-i Sînâ, 1037’de Hemedan’da vefat etti. Kabri, İran/Hemedan’dadır.
*
Kendisini sığır zanneden bir akıl hastası, kasap kasap dolaşarak kesilmesini ve etinin dağıtılmasını ister. İbn-i Sînâ da kasap önlüğünü giyerek gelir ve hastayı yoklayıp zayıf olduğunu eğer kuvvetlenirse onu keseceğini söyler. Bunun üzerine yemeklerini yiyip, ilâçlarını içen genç, eski sağlığına kavuşur ve kendisine yaptıkları anlatılınca bunları asla hatırlamaz ve çok şaşırır. (M. Naci BOLAY; İbn-i Sînâ, s. 83-84)

İRLANDA’YA UZANAN YARDIM
Sultan Abdülmecid Han, 25 Nisan 1823’te İstanbul’da doğdu. Sarayda tahsil ve terbiyesine âzamî ihtimam gösterildi. 1839’da babası II. Mahmud Han’ın vefâtının ardından on yedi yaşında tahta çıktı. Batılılaşmanın temeli sayılan «Tanzimat Fermanı» onun zamanında ilân edildi. Ayrıca birçok mimarî eser yaptırılarak bu eserler için dış borç alındı. I. Abdülmecid Han, 25 Haziran 1861’de, 39 yaşında, vefat etti. Kabri, Fatih’te Yavuz Sultan Selim Camii hazîresindeki türbededir.
*
1923’te Lozan’da Türkiye ile alâkalı müzakereler yapılırken Yahya Kemal de oradadır. Avrupalı bütün delege ve temsilciler Türkiye aleyhine oy verirken, sadece İrlandalı temsilci her oylamada lehimize parmak kaldırır. Bu durum Yahya Kemal’in dikkatini çeker. Bir fırsatını bulup;
“–Herkes bizim aleyhimizdeyken, siz her seferinde lehimize oy kullanıyorsunuz. Bunun sebebi nedir?” diye sorar. İrlandalı temsilci;
“–Böyle yapmaya mecburum. Benim gibi her İrlandalı da buna mecburdur. Biz 1845-1852 yılları arasında açlık ve kıtlıktan kırılıp, ölümle boğuşurken Avrupalılardan hiçbir yardım ve destek görmedik. Ama sizin atalarınız Osmanlılar, yardım olarak bize hem para hem de gemiler dolusu erzak gönderdi. Bu yardım çok sayıda İrlandalının hayatta kalmasına vesile oldu. O zor günlerde bize insanca, dostça uzanan eli asla unutamayız. Siz her zaman desteklenmeye lâyık bir milletsiniz; bunu fazlasıyla hak ediyorsunuz!” diye cevap verir.
Gerçekten de Sultan Abdülmecid; kıtlık felâketini duyduğunda, İngiliz diplomatlara İrlanda’ya on bin pound yardım göndermek istediğini belirtir. Fakat İngiliz diplomatlar ona Kraliçe’den daha az yardım göndermesini tavsiye ederler. Aksinin İngiliz Kraliyetine saldırı olarak anlaşılacağını söylerler. Kraliçe ise yalnızca iki bin pound yardım göndermiştir. Bunun üzerine Padişah bin pound nakdî yardım gönderir. Fakat bununla yetinmez. Mayıs 1847’de gıdâ maddesi ve tohum yüklettiği beş gemiyi gizlice İrlanda’ya gönderir. İngiliz donanmasının engellemelerine rağmen bu beş gemi Drogheda Limanı’na yükünü indirerek nüfusunun dörtte birini kıtlığa fedâ eden İrlanda halkına unutulmaz bir iyilikte bulunur.

BEN OSMANLI’YIM!..
Şeyh Muhammed Said Tantâvî, 1929 yılında Şam’da dünyaya geldi. Üç yaşında öksüz kalınca ağabeyi Ali Tantâvî kendisini himaye etti ve eğitimini üstlendi. Zekâsı, ezber kabiliyeti, muhakeme yeteneğiyle lise yıllarından itibaren akranları arasında farklı bir yer tuttu. Suriye’de birçok âlimin ders halkasında bulunarak ilmini ziyadeleştirdi. Kimya, fıkıh ve tarih alanlarında uzmanlaştı. Şam’da eğitimciliğiyle de göz doldurdu. Derslerde talebelerinin ilgisini kendisinde tutar, onların seviyelerine göre konuşurdu. Şeyh, ilmini takvâsıyla da bezeyen, meselâ hacca mâşiyen (yürüyerek) giden ender insanlardandı. İlim ve takvayla süslediği hayatı ehl-i sünnet istikameti üzere son buldu.
*
Kendisi anlatır:
“Geceleri uykumu giderip daha fazla çalışmak için ağabeyimin evinin bahçesindeki havuzda duş alırdım. Şiddetli fırtınanın olduğu bir kış gecesinde duş almak için bahçedeki havuza doğru ilerlerken soğuktan titremeye başladım. Sıtmanın etkisiyle bir adım atamaz hâle geldim. Tam bu esnada Osmanlı teb’ası olduğum aklıma geldi. Kendimi toparlayıp yüksek sesle;
“أنَا عُثْمَانِيٌّ! (Ben Osmanlı’yım!)” diye haykırdım. Vücuduma güç geldi, yürüdüm, duş aldım ve sapasağlam eve döndüm.” (https://www.ihsansenocak.com/muhammed-said-tantavi/)