184. SAYI TAKDİM

 

Kıymetli Okuyucularımız,

“Başınıza gelen herhangi bir musîbet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.” (eş-Şûrâ, 30)

Ellerimizle neler işledik neler…

Necip Fazıl, Destan şiirinde bir bir sayarken yapılan şenaatleri, şu mısra ile her şeyi hulâsa eder âdeta:

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey!..

Âdeta şu ilâhî ifadede zikredilen bağın kopuşunu anlatır:

“Allâh’a kesin söz verdikten sonra ahitlerini bozarlar ve Allâh’ın korunup gözetilmesini emrettiği bağları koparırlar…” (el-Bakara, 27)

Göklerin talebesi olmadan, yeryüzünde firavunluk taslayanların kopuşu…

İşte bu kopuşların neticesinde çağlayan «Mazlumların Gözyaşları…»

“Var mı bizden daha kuvvetlisi?” diye şımaran ve zâlimleşen Âd ve Semûdlular gibi; «Teknolojiyle Şımaran Beşer»

Kim Korona Hâdisesi’nin arkasında ne görürse görsün, hâdisâtın akışını tarassut eden bir mü’min; bu bağı kuruyor, fark ediyor. Manzara çok açık:

VİRÜS ve KÜRESEL GÜÇLERİN İFLÂSI

Teknolojinin Acziyeti…

İnsanlık, bata çıka bu hâdiseyi de geride bırakacak. Fakat asıl mesajı almadığı müddetçe maddî ve mânevî, fizikî ve psikolojik âfetlerin ardı arkası kesilmeyecek.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; virüs hâdisesini, «mazlumun âhı» zâviyesinden görmemiz gerektiğini vurguladı. Bir topal sinek, ebâbil kuşları yahut bir tek sayha, günümüzdeki salgını meydana getiren yok kadar virüs de, aynı kudretin adâlet îkazını taşıyor. Elbette görebilenlere.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, Ramazân-ı şerifte elde edilen mânevî feyzi muhafaza etmek ve kulluğu bir ömür devam ettirmenin zarûretini kaleme aldılar.

Mevlânâ Hazretleri’nden Sır ve Hikmet İncilerinde ise, yine Korona Hâdisesi’nin mânevî muhasebesi var. Yûnus -aleyhisselâm-’ın balığın karnında tesbihat ile ve kavminin de azaptan tevbe-istiğfâr ile kurtuluşu misalleri işârî îzahlarla yer almakta.

Yazarlarımız son aylarda zarûret hâlinde yaşadığımız mahdut hayatın tefekkür âlemindeki yansımalarını kaleme aldılar. Bilim ve haberleşmenin çağ atladığını sandığımız bir asırda; Korona’nın yüzümüze maskeler taktırırken, bazı sahte maskeleri de indirdiği tespitinde bulundular.

Ailemiz üzerinde yaşanan Avrupâî kanun ve yaşayış taarruzlarına, son zamanların yaygın deyişiyle yerli ve millî cevaplar ve çareler aradılar.

Sıhhate teksif olduğumuz şu günlerde, mânevî sıhhatin ehemmiyetinin altını çizdiler. Mânevî hastalıklara karşı uyardılar. Sıhhatin yani sağ ve hayatta olmanın en mühim mânâsının, âhirete hazırlanma fırsatı olduğunu bildirdiler.

Şairlerimiz, o içimizden kopan şeyin peşindeler. Onu bulmak ve bağlamak… Ezel ahdimizi yeniden tazelemek ve bizi insan yapan o sözleşmeyi bir daha bozmamak.

Nasıl hitâma eriyordu âyet-i kerîme:

“(Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.” (eş-Şûrâ, 30)

Affet bizleri yâ Rab!..

Yüzakıyla…