Mü’minlerin Annesi HAZRET-İ SEVDE BİNT-İ ZEM‘A -radıyallâhu anhâ-

Nüseybe AKSOY

Hazret-i Sevde Vâlidemiz elli üç yıl önce Mekke’de doğdu. Babası Kureyş’in Âmir bin Lüeyoğulları boyundan Zem’a bin Kays, annesi Medine Neccâroğulları’ndan Şemûs bint-i Kays’tır. Soyu baba tarafından dedesi Âmir bin Lüey’de Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘le birleşir. Sevde Vâlidemiz; uzun boylu, heybetli, cömert, fedâkâr, iyi niyetli ve yumuşak huyluydu.

Hazret-i Sevde ilk müslümanlardandır. Kendisi müslüman olduktan sonra kocası Sekrân İbn-i Amr -radıyallâhu anh- ‘ın da hidâyetine vesile olmuştur. Sekrân İbn-i Amr, Sevde Vâlidemiz’in amcasının oğludur. Bu evliliğinden altı olmuştur. İşkence döneminde; Kureyşlilerin ve akrabalarının işkenceleri dayanılmaz hâle gelince, Allah Rasûlü’nün emri ile ikinci Habeşistan hicretine kırpıldılar.

Sekrân İbn-i Amr’ın vefatı ile Sevde Vâlidemiz kendi imkânlarıyla Mekke’ye geri geldi. Bir müddet babasının yanında yaşadı. Bütün bu hâdiseler yaşanırken Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, «Hüzün Yılı» yla en büyük iki desteğini kaybetmiştir. Hazret-i Hatice Annemiz ve Ebİ Tâlib … Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, çok öğülmüştü. Durumu fark eden, Osman bin Maz’ûn’un hanımı Havle bint-i Hakîm -radıyallâhu anhümâ-, Allah Rasûlü’nün yanına gelip;

“–Hatice’nin yokluğu nasıl da tıslıyor! Ey Allâh’ın Rasûlü! Sana hizmet edecek, çocuklarına da annelik yapacak bir hanıma ihtiyaç vardır. İsterseniz araştırayım. ” dedi.

Allah Rasûlü;

“–Münasip kimler var mı?” buyurunca;

“–Eğer isterseniz dul olarak Sevde bint-i Zem‘a. Bekâr isterseniz dostunuzun kızı Âişe vardır.” dedi. (Abdülaziz Şennâvî, Sahâbe Hayatından Tablolar [Hanım Sahâbeler])

Allah Rasûlü’nün rızâsı ile ilk olarak Sevde Vâlidemiz’e izdivaç teklifini götürdü. Sevde Vâlidemiz bu tekliften çok memnun oldu, fakat bir an tereddüt etti. Allah Rasûlü cevabın gecikmesi üzerine Sevde Vâlidemiz’in yanına gelip;

“–Benimle evlenmene mâni olan sebep nedir?” buyurdu.

Sevde Vâlidemiz;

“–Sizinle evlenmeme mâni hiçbir sebep yoktur. Ancak benim çocuklarım var, onlar size rahatsızlık verir diye çekiniyorum.” dedi.

Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Allah seni affetsin. Kadınların hayır bakımından en üstünü, küçük çocuklarından dolayı meşakkate uğrayanlarıdır.” buyurdu. (Ahmed, I, 318-319)

Bu evlilik, mîlâdî 620 yılının Ramazan veya Şevval ayında gerçekleşti. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- 50, Sevde Vâlidemiz 55 yaşında idi. Böylece Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hatice Vâlidemiz’den sonra ikinci evliliğini yapmış oldu.

EFENDİMİZ -SALLÂLLÂHU ALEYHİ VE SELLEM-’İN SEVDE VÂLİDEMİZ’LE EVLENME SEBEBİ

Efendimiz – sallâllâhu aleyhi ve sellem- hüzün yılında ilk zevcesi Hatice Vâlidemiz’i kaybetmişti. Hem Allah Rasûlü’nü tesellî edecek hem de hânesini ve evlâtlarını idare edecek bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bu evlilikten diğer maksadı ise; çocukları ile yalnız kalan, maddî durumu da iyi olmayan Sevde Vâlidemiz’i himaye etmekti.

SEVDE VÂLİDEMİZ’İN EFENDİMİZ -SALLÂLLÂHU ALEYHİ VE SELLEM- İLE EVLENME SEBEBİ

Sevde Vâlidemiz’in bu evlilikten tek gayesi, kıyâmette Allah Teâlâ’nın kendisini bir peygamber hanımı olarak diriltmesidir.

Bu niyetinde samimî olduğunu da Rasûlullâh’ın Âişe Vâlidemiz’le olan evliliğinden anlıyoruz. Hayatının ilerleyen dönemlerinde Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına geldi ve;

“–Ya Rasûlâllah! Bana geldiğiniz günü Âişe’ye hediye etmek istiyorum. Benim günümde de onun yanına gidin.” dedi. (Buhârî, Hibe, 15)

HAZRET-İ SEVDE RASÛLULLÂH’IN HÂNESİNDE…

Sevde Vâlidemiz, evliliğinden vefatına kadar Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hânesinde on üç yıl yaşamıştır. Her hususta Allah Rasûlü’ne yardımcı olmuş, evlâtlarına da öz anneleri gibi bakmıştır. Âişe Vâlidemiz’le Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- evlenince hem Âişe Vâlidemiz’i kendi kızı gibi sevmiş hem de rahat etmesi için elinden geleni yapmıştır. Tabiî buna mukabil Âişe Vâlidemiz de Sevde Vâlidemiz’i farklı bir muhabbetle severdi.

FAZÎLET BAKIMINDAN HAZRET-İ SEVDE VÂLİDEMİZ

Eline geçen, her şeyi fakirlere sadaka olarak dağıtırdı. Yetimi, fakiri sevindirmeyi çok severdi. Sevde Vâlidemiz, mütevâzı ve cömertti. Dünya malına ehemmiyet vermezdi… Halîfeliği zamanında Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, Sevde Vâlidemiz’e bir kese içerisinde çokça para gönderdi. Sevde Vâlidemiz;

“–Hurma mıdır ki, bu kadar çok göndermiş!?.” diyerek hepsini fakirlere dağıttı. (İbn-i Sa‘d, VIII, 56)

Hizmet ehli bir annemizdi. Ailesinin hicretten evvel müslüman olmasına vesile oldu. Uhud Savaşı’nda müslüman yaralıların yarasını sararak, onlara su taşıyarak hizmet etti. Rasûl-i Ekrem Efendimiz’le birlikte Vedâ Haccı’nda bulundu. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in âhirete irtihallerinden sonra bir daha hac ve umreye gitmedi. (Müsned, VI, 324) Bunun sebebini soranlara da;

“–Artık Allah Teâlâ’nın emrettiği gibi evimde oturacağım.” diye cevap verdi. Aslında bu şekilde davranmasıyla Vedâ Haccı’nda nâzil olan âyet-i kerîmeyi hatırlatıyordu:

“(Ey Peygamber hanımları!) Evlerinizde oturun. Evvelki câhiliyye devri kadınlarının açılması gibi açılıp saçılmayın…” (el-Ahzâb, 33)

HAZRET-İ SEVDE ANNEMİZ’DEN ÖĞRENDİKLERİMİZ…

➢ Allah Rasûlü’nün Sevde Vâlidemiz’le yaptığı bu evlilik, tam bir gönül evliliği değildi. Sevde Vâlidemiz; bunu bilmesine rağmen, var gücüyle Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e destek oldu ve evlâtlarına en güzel şekilde annelik yaptı.

➢ Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i çok severdi. Bu sevginin gereği, O -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in de çok sevdiği Âişe Vâlidemiz’i çok sevdi.

➢ Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den beş hadis rivâyet etmiş ve fedâkârlığından dolayı Nisâ Sûresi’nin 28. âyeti nâzil olmuştur. (Ebû Dâvûd)

➢ Bu evlilikle Sevde Vâlidemiz; dünyevî isteklerin gelip geçiciliğine, asıl önemli olanın âhiret hayali dikkat çekmiştir.

➢ Aynı zamanda Rasûlullâh’ın evliliklerinin de nefsânî olmadığını; kimi evliliğinin siyâsî, iktisâdî ve onu görüyoruz olduğunu görüyoruz.

Ilahi! Sen’den niyâzımız Sevde Vâlidemiz’in fedâkârlığından, cömertliğinden, hizmetinden, zarifliğinden bizlere de nasip etmendir.
Âmîn …