ORUÇ BİR KALKANDIR

Doç. Dr. Mustafa CANLI canli20@hotmail.com

BİR HADİS:
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ
صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ :
الصِّيَامُ جُنَّةٌ
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ten nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Oruç bir kalkandır…” (Buhârî, Savm, 2)
BİR MESAJ:
“Oruç tut, mânevî zırha bürün!”

“Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları,
oruç kalkanına çarpar, kırılır.” (Hazret-i Mevlânâ)

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ten nakledilen serlevhâ hadîs-i şerîfimizin devamında Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Oruç bir kalkandır. Oruçlu; saygısızlık yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa; «Ben oruçluyum.» desin.

Bu canı bu tende tutan Allâh’a yemin ederim ki oruçlunun (açlıktan dolayı değişen) ağız kokusu; Allah nezdinde, misk kokusundan daha hoştur.

(Allah, oruçlu için şöyle buyurur): «O; yemesini, içmesini ve cinsî isteklerini Benim için terk ediyor. Oruç Benim içindir. Onun mükâfâtını Ben vereceğim. Bir iyiliğe ise on misli ecir vardır.»”

Evet, oruç bir kalkandır. Nasıl ki kalkan, savaşta düşmanın her türlü ok ve kılıç darbelerinden askerleri koruyorsa; oruç da kötü söz ve davranışlardan, iç ve dış tesirlerden mü’mini muhafaza eder, korur.

Oruç kalkandır. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıdan seni koruyan bir kalkan… Oruç; nefs-i emmârenin kötülüklerinden, şeytanın vesvese ve desîselerinden mü’mini muhafaza eder. Oruçla birlikte mü’min, şehevî arzularından sıyrılıp Rabbine yönelir.

Oruç, günahlara karşı mü’mine kalkan olur. Mü’min oruçla birlikte günahlardan uzaklaşıp Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşır. Oruç, cehenneme karşı bir kalkandır. Zira oruç tutan mü’min için; cehennem kapıları kapanır, cennet kapıları açılır. Şeytanların azgınları da zincire bağlanır. (Nesâî, Sıyâm, 5)

Oruç, günahlara öyle kalkan olur ki geçmiş günahlar bile onunla bağışlanır. Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ten rivâyet edildiğine göre Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28)

Oruç, dilimizden çıkacak kötü sözler için bir kalkandır. Oruç, kötü davranışlara karşı kalkandır. Bu bakımdan oruç tutan mü’minler olarak, her türlü çirkin söz ve davranışlardan kendimizi uzak tutmaya çalışmalıyız. İleri geri konuşarak mü’min kardeşlerimizin kalbini kırmamalıyız. Aksi takdirde Allah korusun Sevgili Peygamberimiz’in şu hadîsinde bahsettiği bedbaht kimselerden oluruz:

“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi ibâdetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21) Zaten;

“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi-içmeyi bırakmasına Allâh’ın ihtiyacı yoktur!” (Buhârî, Savm, 8)

Oruç tutan kişi; nefsine hâkim olmalı, dışarıdan gelebilecek tahriklere kapılmamalıdır. Bu mânâda oruç; insanı, kontrolsüz davranışlar yapmaktan, bağırıp çağırmaktan korur. Serlevhâ hadîsimizde de belirtildiği gibi Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; oruçlu kimsenin, insanlara saygısızlık yapmamasını, kötü konuşmamasını, eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa;

“Ben oruçluyum.” demesini tavsiye etmektedir.

Zira şu hususu hatırdan çıkarmamak gerekir ki oruç, sabırdır. Oruçluyken sabredeceksin, iftar vaktine kadar bir şey yemeyecek ve içmeyeceksin. Oruçluyken sabredeceksin; eline, diline ve beline dikkat edeceksin. Onun için oruç, bir sabır imtihanıdır. Sabrın zirvesinde olan Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

“Oruç, sabrın yarısıdır.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 44) buyurarak bu durumu ne kadar veciz bir şekilde ortaya koymuştur.

Oruç, mü’mini korur; zira oruç takvâdır. Oruç tutan mü’min, takvâya bürünür. Orucun takvâ yönünü yüce Rabbimiz şöyle işaret etmektedir:

“Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de farz kılındı.” (el-Bakara, 2/183) Takvâ da bir elbise gibi mü’mini korur. Nitekim Rabbimiz, âyet-i kerîmede takvâ elbisesi hakkında şöyle buyurmaktadır:

“…Takvâ (Allâh’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır…” (el-A‘râf, 7/26)

Akıl ve ruh sağlığı açısından da orucun faydaları vardır. Oruçla birlikte rûhumuz hafifler, dinginleşir; aklımız daha keskin ve berrak hâle gelir. Oruç, mü’minin tefekkür boyutunu harekete geçirir. Açlık, zikir ve fikirle birlikte mü’minin tefekkür boyutu derinlik kazanır, düşüncesi durulaşır.

Oruç, hem bedenen hem de rûhen mü’mini arındırır. Bu mânâda oruç, mü’mini mânevî hastalıklardan korur. Oruç; nefsi terbiye etmesi yönüyle, mü’min için bir kalkandır. Oruç vesilesiyle mü’min; nefsini kontrol eder, terbiye ve tezkiye eder. Zira nefsi terbiye eden en etkili hususlardan biri, açlıktır. Oruç, sağlığımızı da korur. Gün boyu hiçbir şey yemeden ve içmeden durmanın, bedenimizin sağlığı açısından birçok faydası vardır.

Onun için elde ettiği sevâbın zâyî olmasını istemeyen oruçlu mü’min; yalan söylememeli, gıybet yapmamalı, mü’min kardeşinin gönlünü kırmamalı, her türlü kötü söz ve davranıştan kendini uzak tutmalıdır. Midesine oruç tutturduğu gibi; göz ve kulaklarına, el ve ayaklarına, tabir câizse bütün vücuduna oruç tutturmalıdır.

İşte kâmil mânâda tutulan bir orucun mükâfâtının tarifi yoktur. Zira serlevha hadîsimizin sonundaki kudsî hadîs-i şerif ifadelerinde geçtiğine göre yüce Rabbimiz;

“Oruç Benim içindir. Onun mükâfâtını Ben vereceğim.” buyurmaktadır. Yine Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bildirdiğine göre böyle hakkını vererek oruç tutanlar, Rabbimiz Teâlâ’nın izniyle sadece oruç tutanların girebilecekleri Reyyân Kapısından cennete giriş yapacaklardır. (Tirmizî, Savm, 55)

Rabbimiz, hakikî mânâda oruç tutup Reyyân Kapısı’ndan cennete girmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin!
Âmîn…