UMUDUN BAYRAĞI ANADOLU…

Servet YÜKSEL servety@t-online.de

 

Yiğit düştüğü yerden ayağa kalksın diye,
Oğuzların ebedî otağı Anadolu…
Dün Selçuklu, Osmanlı bugün adı Türkiye,
Merhametin, sevginin toprağı Anadolu…

Zaman dörtnala geçmiş yollarında izi var,
Havada, suda hüzün; dağda, taşta sızı var,
Göklerinde o şanlı hilâli, yıldızı var;
Tarih boyu umudun bayrağı Anadolu…

Gül kokulu hâllerin, sözün dîvânesiyiz,
Mevlânâ dergâhında aşkın pervânesiyiz,
Yapayalnız kalsak da, çağın merdânesiyiz;
İyiliğin kendisi, çerağı Anadolu…

Pamir yaylalarından, garip Bosna’ya kadar,
İçimizdeki zehri çekip çıkarsın kader,
Bir millet ki kanını, canını kurban adar;
Mehmetlerin peygamber ocağı Anadolu…

Bir beşikte sallanan hayallerin, düşlerin,
Şahlanan duyguların, baharların, kışların,
Tam bin yıllık türküsü renklerin, güneşlerin;
Sevdaların gizemli şafağı Anadolu…

Gece-gündüz seyranda üçler, kırklar, yediler,
Bir yılan gibi sardı; fitne, fesat dediler,
Zâlimleri avlasın, gayri pusat dediler;
Hakk’ın keskin kılıcı, bıçağı Anadolu…

Ah, coğrafyam tarifsiz acılara belenmiş,
Bir vahşet ki kurtulan kalan değil, ölenmiş!
Kum taneleri bile intikama bilenmiş;
Kanayan kalplerin son durağı Anadolu…

Nasır tutmuş ellerde emeğin, terin hası,
Çilelerin örsünde eritir kiri, pası,
Paylaşmaktan zevk alır, giyer şükür libâsı;
Güzelliklerin teli, duvağı Anadolu…

Güçlü azdıkça azdı, zulüm zirveyi aştı,
Vicdanlar başkasına körleşti, sağırlaştı,
Yeryüzü küçüldükçe, yükümüz ağırlaştı;
Dara düşene anne kucağı Anadolu…

Bu dünyanın insanlık damarları kuruyor,
Saatler, alâmetler kıyâmeti vuruyor,
Madem ki gönüllerde îmânımız duruyor;
Gelin vahdete, hayat ırmağı Anadolu…

Huzur, mutluluk için geleneği derelim,
Eşyayı kullanalım, nefsimizi yerelim,
Ölmeden önce ölüp rızâsına erelim;
Elvan elvan muhabbet, dost bağı Anadolu…

Devran dönecek elbet, uzakta değil felâh,
Gecenin hükmü biter, başlar bir nurlu sabah,
Biz sefere çıkmışız; «Lâ ğālibe illâllah!»
Bu ilâhî dâvânın sancağı Anadolu…