KAÇ AYAR İNSANSIN?

Fahri SARRAFOĞLU sarrafoglufahri@gmail.com

İnsanların hayatlarında her zaman onlara yol gösteren bir rehber vardır. Allah Teâlâ; insanların eğitimi ve dünyadaki tekâmülü için, zaman zaman peygamberler göndermiştir. Yine gönül erleri dediğimiz mânevî tekâmülünü bir üst seviyeye çıkarmış Allah dostları da insanlara rehberlik etmiştir. İşte Aksaray’da lise yıllarımda bana da zaman zaman rehberlik eden bir Saatçi Osman Amcamız vardı. Düşünün; aramızda neredeyse 40 yaş fark olmasına rağmen, kendisi ile arkadaş gibiydik. O da arkadaş gibi konuşurdu. İşte Saatçi Osman Amcamız bir gün Aksaray’da bulunan kuyumcu dükkânımıza geldi. Ben ve ağabeyim birlikte tezgâhın arkasında oturuyorduk. Osman Amca, -sanki bir şey alacakmış gibi- benden tezgâhtan 8 ayar mâşâallah istedi. Sonra 14 ayar küpe, 18 ayar boyun zinciri ve 22 ayar bilezik istedi. Ve o zamanlar ağabeyim de ben de Aksaray Ticaret Lisesine gittiğimiz için bizim bildiğimizi de hesap ederek sordu:

“–Gençler! Bakın elimde dört çeşit altın var. Dört çeşit ayarda hepsi de. Şimdi bunları bir potaya atıp eritsem, bu altının ortalama ayarı kaç ayar olur? Eritip ayarını ölçsek acaba kaç ayar çıkar? 8 ayar mı? 14 ayar mı? Ama hiçbir zaman 22 ayar çıkmaz değil mi? Ya da 24 ayar saf altın olmaz. Çünkü içinde farklı farklı ayarlarda ürünler var. Peki, bu erittiğimiz düşük ayarlı altını daha da değerli yapmak istiyoruz. O zaman ne yapmak lâzım?”

Ağabeyim o zaman cevap verdi:

“–Altının ayarını yükseltmek istiyorsak, içine daha çok 24 ayar altın yani saf altın dediğimiz altından koymamız lâzım. Ne kadar düşük ayarsa o kadar daha fazla saf altın koyarsak altının ayarı yükselir.”

“–İşte …” dedi Osman Amca; “İnsanoğlunun da ayarı zaman zaman düşer. Öyle ki Allah, 24 ayar altın olarak yaratmış. «Rûhumdan üfledim.» demiş. «Yeryüzünde halîfe olarak yarattım.» demiş. «Mü’minler ki onların yüzleri pırıl pırıl parlar.» demiş. Yani insanı insan olarak mahlûkatın en değerlisi olmak üzere yaratmış. Ama dünyanın içindeki şartlardan dolayı, insanın kendisinin bazı hatalarından dolayı ayar düşebilir. Fakat bu hiçbir zaman onu insanlıktan çıkarmaz. Hemen ayarının düştüğünün farkına varır ve gereğini yapar. Tövbesini yapar. Hakikat yolculuğuna yine devam eder. Önemli olan bunun farkında olmaktır. Bunun için de yüksek ayarlı, yani kendini tekâmül ettirme yolunda ilerleyen kişilerle birlikte olur. Onların sohbetine gider, istifade eder. Potaya giren altının içinde, altında bulunan kir ya da yabancı madde ne varsa sıcaklığın tesiri ile cüruf olup giderse; samimî tövbe ile insanın içindeki o kötü hasletler de inşâallah gider. Sonra altının ayarını yükseltmeye sıra gelir. Önce altını eriteceksin ki içindeki pislikler gitsin. Sonra ayarı yükseltirsin. İşte budur ayar yükseltmek. Yoksa körü körüne bir yere gidip bağlanmak değildir. Bir tekkeye gidilir, bir mürşid-i kâmilden istifade edilir. Niye? İnsan olma özelliğini artırmak için…

Ahmet Yesevî Hazretleri bir hikmetinde şöyle der:

«Adım sanım hiç kalmadı; ‘Lâ! Lâ!’ oldum. Allah yâdını diye diye; ‘İllâ!’ oldum; hâlis olup, muhlis olup fenâ oldum; fenâfillâh makamına yükseldim.»

İşte gençler, sizler de altın işiyle uğraşıyorsunuz. Altının ayarını yükselttiğiniz gibi kendi ayarınızı da yükseltin inşâallah!..”

Kısaca:

“Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.” (el-Kıyâmet, 22)

“O gün birtakım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.” (Abese, 33)
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabîlelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en üstün olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah; bilendir, her şeyden haberdardır.” (el-Hucurât, 13)