PEYGAMBER VÂRİSİ ÂLİMLER

İrfan ÖZTÜRK

Peygamber vârisi olan âlimler, sadece Allâh’ın rızâsının peşindedirler. Amellerinde ihlâs sahibidirler. Rızık endişesi taşımazlar. Rızkın, Allâh’ın elinde olduğunu en iyi bilen ve O’na en iyi inanan onlardır. Gözleri, Allah’tan gelendedir.

Hak dostları; ecelin muayyen olduğunu, Allah dilemedikçe kimsenin kimseyi öldüremeyeceğini iyi bilirler. Ölümden değil, kötü âkıbetten korkarlar. En büyük dertleri dindir, mü’minlerdir. Bir mü’mine faydalı olmak için, bir sıkıntıyı gidermek için erir gider de ahlanıp vahlanmazlar.

Evliyâullah Hazerâtı; akıl hocalığı değil, örneklik ve önderlik yaparlar. Daima safın önündedirler. Hem namazda hem cephede… Elinde imkân bulunanların önünde eğilmez, kapılarında görünmezler.

İyiliği yayma kötülüğü engellemede yorulmaz, usanmazlar. Birliğin sembolüdürler. Sapmalara karşı uyanıktırlar. Kullara kulluktan, Allâh’a kulluğa geçişin öncülerindendirler.

Rabbânî âlimler, mazlumun yanında zâlimin karşısında olmaktan çekinmezler. İlimlerini Allâh’ın bir emâneti olarak görür, bir başkasının da ilimle buluşması için gecelerini gündüzlerine katarlar. Kendi içlerinde de dengeli olup; bir yapıp bir yıkmazlar. Boşluk bırakmaz, sözleri ile özleri çelişmez, sabır taşı olup, mütevâzıdırlar.

Bütün bu güzel hasletleri karşılığında Rabbimiz; velî kullarına ihlâs ve samimiyetlerine mukabil, gönüllerde tasarruf salâhiyeti ihsan etmiştir. Zira onlar; önce kendi hayatlarında istikamet üzere yaşayıp bizzat hâlleriyle, davranışlarıyla çevrelerine feyiz saçarlar. İslâm’ın zarâfet ve nezâketini temsil ve telkin ederler. Bunun için de müstesnâ bir tesir bereketine mazhar olmuşlardır.

Bizler de şayet Hakk’ın sevgili kulları olan velîlere muhabbet duyuyorsak, âhirette onlarla haşrolunmayı arzuluyorsak, onların ahlâkî güzelliklerinden nasip almaya çalışmalıyız. Çünkü sevginin alâmeti; sevenin, sevdiğindeki hâllerle hâllenmesidir. Bu itibarla Hak dostlarının ahlâkına bürünmeye çalışmak için, güzel ahlâkın, onlardaki muhteşem tecellîlerini çok iyi idrâk etmek îcap eder.

Hak dostları, tevâzuu kendileri için hayat düsturu edindiklerinden, Allah Teâlâ’nın büyük nimetlerine mazhar olmuş, mâneviyat semâsının yıldızları hâline gelmişlerdir. Eriştikleri mânevî salâhiyetle de ömürleri boyunca insanların irşâdına gayret ettikleri gibi, fânî ömürlerinden sonra da irşâda devam etmektedirler.

Allah Teâlâ Hazretleri; Aksarâyî (Somuncu Baba), Hacı Bayrâm-ı Velî, Akşemseddin, Ömer Sikkîn ve Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri’nden ve onların yolundan giden, nice Allah dostlarının şefaatlerinden bizleri mahrum bırakmasın. Ölümlerinden asırlar sonra bile unutulmayan Allah dostları; hayatlarında tarihe çok mühim birer damga vurmuş, kendilerinden sonraya çok ehemmiyetli izler bırakmış kimselerdir.

Allâh’ım; bizlere, onları anlayabilmeyi, anlatabilmeyi, örnek alabilmeyi, onların yolundan gidebilmeyi, onları sevmeyi ve sevdirmeyi, daha da önemlisi onların bizlerden râzı olmalarını nasip eylesin.

Yâ Rabbî! Başta Peygamber Efendimiz olmak üzere cümle Allah dostlarına lâyık bir nesil olarak yaşamayı; gönüllerinden aldığımız muhabbetle kalplerimizi, firâsetleriyle aklımızı nurlandırıp, nice maddî ve mânevî fetihlerin fatihlerini ve hocası Akşemseddinleri yetiştirebilmeyi bizlere ve gelecek nesillerimize nasip eyle!.. Âmîn…

(Akşemseddin Hazretleri ve Dostları Sizleri Göynük’e Çağırıyor kitabı s. 673’ten, İbrahim KESGİN, Göynük)

Bir şey oldum deyü kapılma KİBRE,
Altun iken sonra olursun GÜBRE,
Dikkat eyle sakın kapılma UCBE;
Şeytanı kendine güldürme oğul!..
(Gülzâr-ı İrfan)