MEVCUDİYET

İbrahim ŞAŞMA ibrahimsasma@hotmail.com

Yalan buz kadar soğuk, yalan zemherî kadar.
Bu zehri gaflet ehli; dudak tadar, dil tadar.

 

 

Cümle cihanda canlar, yumsa da cümle gözü,
Cânı özünden içre, görecek biri vardır.
Dokuz köyden kovdursa, Âdem’in doğru sözü.
Erenler diyârında, muhakkak yeri vardır.

Sen gül ile cevap ver, atan sana taş atsın.
Bin yalanı bir doğru, çepeçevre kuşatsın.
Söz söyle öldürmesin, söz söyle de yaşatsın.
Her ölmüşün içinde mutlak bir diri vardır.

Leylâ olur adâlet, Yûsuf yüzlü «âdil»e.
Şavkı vurur cihana, göze gönle ta dile.
Dipsiz yârlar başında, yürüme bile bile.
Riyânın kara mührü, çıkmaz bir kiri vardır.

Âdilin bineğidir, sultana götüren attır.
Kutlu aşkın motifi, nâzenin bir sanattır.
Ömer’e namzet cihanda, nebîlere sıfattır.
Ali’nin yüreğinde hak diye yâri vardır.

Ârif olan ardından, kem sözleri söyletmez.
Pîri, gönül köşkünden terk-i diyâr eyletmez.
Düşmanı ganî olsa, hâmîye hiç meyletmez.
Âdem’in kapısında şerefi, ârı vardır.

Terazim hak tartısı; ibre benim, ok benim.
Doğru sözle doydum ben, karnım öyle tok benim.
İnkâr etmem ak una, tek buğdayım yok benim.
Aşk ile serpeceğim bir avuç darı vardır.

Cümle kıraç yüreğe, aksın adâlet âbı.
Cemreler onda saklı, o ki bereket bâbı
Karanlıkta kalır mı dürüstlüğün erbâbı?
Özünde küllenmeyen, muhabbet nârı vardır.

Her kim ki sebep olur, özümde bir ağrıya
İnsan yalanla yaşar, sırt dönerse doğruya,
Kulağını vermezse o en kutlu çağrıya,
Ya gafil ya şaşkındır, aklından zoru vardır.

Cümle dil lâl onsuz, eller-kollar bağlı.
Toprak mahrumsa kıraç, gönül kırk yerden dağlı.
Emânet bir cihana, konulur Âdemoğlu,
Farz kılınan adâlet o günden beri vardır.

Sanma ki ses verecek selâmetin yönünde.
Beni mahcup eyledin Yaradan’ın önünde.
Neden yalan söylettin, diye mahşer gününde.
Dilin de sahibine, sorduğu soru vardır…