UÇMAK İÇİN EMRE İTAAT!

Ömer Sâmi HIDIR samihidir@gmail.com

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Gökyüzünde Allâh’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.” (en-Nahl, 79)

Hızır -aleyhisselâm- Hazret-i Musa ile bir gemiye biner; az sonra geminin güvertesine konan bir serçe, su içmek üzere gagasını denize daldırır. Bunu gören Hızır -aleyhisselâm- Hazret-i Musa’ya;

“–Allâh’ın ilmi yanında; senin, benim ve bütün mahlûkātın ilmi, şu kuşun denizden gagasıyla aldığı su kadardır.” der.

Allah Teâla tabiattaki bütün mahlûkāta ayrı ayrı husûsiyetler vermiştir. Bizde olan ilim onlara verilmemiştir. Fakat onlarda bulunan bazı özellikler de bizde yoktur. İnsan yüksek bir zekâya ve öğrenme yeteneğine sahip olduğu için, fark ettiği özellikleri örnek alıp kendi faydası için kullanmak ister. Önceleri taklit ile başlayan bu faaliyet, uzun gayretler neticesinde gelişir; hattâ nesilden nesile aktarılarak devam edebilir.

Eğer hikmet nazarı ile bakabilirsek, çevremizde ders almamız için yaratılan birçok canlıyı fark ederiz. İşte bunlardan bir tanesi de insanın uçmayı kendilerinden öğrendiği kuşlar… Acaba kuşlar olmasaydı, havayolu ulaşımı diye bir mefhum var olur muydu?

İnsanoğlu tabiatta kuşları seyretti. Onları gördükçe o da uçmayı arzu etti. Bu yüksek arzu ve merak onu hep heyecanlandırdı. Bir yol bulup o da uçmalıydı. Sahip olduğu kütleyi havalandırmak için bir güce ihtiyacı vardı, ilk olarak rüzgârdan istifade etti. Fakat denge de çok önemliydi. Ayrıca tekrar sağlam bir şekilde yere inmesi gerekiyordu. Havada manevra yapabilmeliydi. Daha sonra gücü arttırmak için pedallar yaptı. Sistem büyüdükçe ağırlaşıyor, havalanmak daha da güç bir hâl alıyordu. Tek çare, kuşların nasıl uçtuğunu anlayabilmekti. Öyle yaptı, kuşları incelemeye başladı. Kanatları inceledi, üst tarafa doğru bombeli olan kanadın altı düz gibiydi. Kemikler gayet hafifti. Kuşlar havada âdeta yağ gibi kayıyordu. Sürtünme yok gibiydi.

Abbas İbn-i Firnas, 800’lü yılların başında yaşamış Endülüslü bir İslâm âlimidir. Endülüs’ün Kurtuba şehrinde büyümüş ve burada tahsil görmüştür. Tarihî kaynaklarda İbn-i Firnas’ın Kurtuba Camii’nden atlayarak, uzun süre kuş gibi süzüldüğü ve yere indiği bilgisi vardır.

Yine 1632 yılında Galata Kulesi’nden atlayıp 3358 metre mesafeyi uçarak Üsküdar’a inen Hezarfen Ahmed Çelebi’yi duymayan yoktur.

Bu vesikalar, insanoğlunun kuş misali uçmak için ne kadar uzun bir süredir gayret ettiğini gözler önüne sermekte.

Bizler kuşlardan öğrenmeye çalıştığımız uçuş prensiplerini tatbik ederek, elimizdeki malzemeler ile uçaklar yaptık. Bu mânâda kuşlar, bizim uçuş hocamız oldu.

Bu kadar gayrete rağmen pervanesi olan ilk uçağı îmal etmemiz 1900’lü yılların başında oldu. Bu ilk uçuş sadece 35 saniye sürse de çalışmalara devam edilerek, sistemler daha verimli hâle getirildi. Son asırda aldığımız mesafe, daha önceki bin yılda alınandan daha fazla. Kuşlardan öğrendiğimiz en mühim husus ise;

EMRE İTAAT!

Kuşlar Allâh’ın tabiata koymuş olduğu kaidelere daima itaat hâlinde. Allâh’ın emrine boyun bükmüş bir şekilde uçmaktalar. Önemli olan da bu noktayı yakalamak.

Tabiî onlarda bulunan esnek ve hafif malzeme bizde mevcut değil. Hattâ yapılan ilk uçaklardaki pencereler; binalardaki gibi keskin köşeli olduğu için, belli bir kullanım sonrası oluşan metal yorgunluğu ve bu köşelerin oluşturduğu çentik tesiri ile uçak gövdelerinin havada iken yırtıldığı ve uçağın düşmesine sebep olduğu tespit edilmiş. Şu an bütün uçakların pencere köşelerinin yuvarlatılmış olmasının sebebi bu. Buna benzer daha yüzlerce tecrübe, bu sürede öğrenildi ve bütün dünyadaki uçaklara tatbik edildi. Bunun için; «Havacılıkta kaideler kanla yazılır.» sözü meşhurdur.

Günümüzde uçaklar, yüzlerce ton ağırlığa ulaşmış durumda. En büyüğü* 640 ton ağırlığında. Yani bu uçakla, 355 tonluk bir yükü bir günde dünyanın bir ucundan diğer ucuna taşıyabilirsiniz. Yolcu taşımak isterseniz, 525 kişiyi tek seferde 15.400 kilometre uzağa nakledebilirsiniz.

Uçağın nasıl uçtuğunu anlamak için, üzerine tesir eden kuvvetleri bilmemiz gerekir. Uçan bir cismin üzerinde, dört temel kuvvet mevcuttur. Bunlar;

•Kaldırma kuvveti,

•İtme kuvveti,

•Sürtünme kuvveti ve

•Uçağın ağırlığı ile orantılı yer çekimi kuvvetidir.

İtme kuvvetini motorlar oluşturur. Temel olarak jet motoru ve pervaneli motor olarak ikiye ayrılan motorlarda temel özellik, pervâne tarafından çekilen havanın çok yüksek bir basınçla geriye doğru itilmesi ve böylece motorun bağlı olduğu gövdenin tepki kuvveti ile ileri doğru gitmesi şeklinde bir prensiple çalışır.

Sürtünme kuvveti ve havanın oluşturduğu direnç, uçağı yavaşlatacak şekilde tesir eder. Yönü gidiş istikametinin tersine doğru olur.

Kaldırma kuvvetini ise kanatlar oluşturur. Kanadın alt ve üst kısmından geçen hava; kanadın yarım damlacığa benzer özel şeklinden dolayı, farklı hızlarda hareket eder. Farklı hızlarda hareket eden hava; kanadın üst kısmında alçak basınç, alt kısmında yüksek basınç meydana getirir. Özellikle büyük kanatlı kuşlarda bariz olarak fark edilen bu yapı, kanadı ve dolayısıyla uçağı yukarı kaldırır. Uçaklar hareketli kanatlara sahip olmadığı için; itiş ayrı bir sistem, kanatlar ayrı bir sistem olmak zorundadır. Kuşlarda ise kanat bu iki vazifeyi de üstlenir.

Uçak kanadı kalın gibi görünse de aslında içi boş. Fakat hacimden tasarruf etmek maksadıyla, içi yakıt deposu olarak kullanılmakta.

Yine kuşların kuyrukları ile uçakların kuyrukları birbirinden biraz farklı. Kuşlar havada çok ânî manevralar yapabilirken, biz daha sabit hareketler yapmaktayız. Yırtıcı kuşlar havada diğer kuşları avlamakta. Fakat uçaklar yerine göre otomatik pilotla sabit hızda gitmeyi tercih etmekte. En ufak bir deformasyon da uçağın düşmesine sebep olmakta.

Yani kuşları taklit etsek de, birçok sahada onlara yetişebilmiş de değiliz.

Bizim hizmetimize verilen bunca nimeti gördükçe binlerce kez şükretmek yine az kalıyor. Mevlâ’m kendisine itaat edildiğinde ne kadar büyük lütuflara mazhar olacağımızı idrak etmeyi nasip eylesin.

_____________________

* Antonov 225 kargo uçağı. Yolcu taşıması hâlinde 1.500 koltuk kapasiteli. Faal olan en büyük yolcu uçağı ise, 853 yolcu kapasiteli Airbus A 380