«GÜL»ÜM DEĞİL Mİ?

Servet YÜKSEL servety@t-online.de

 

Gafletle kol kola nereye böyle?
Ey insan, âhirin ölüm değil mi?
Paha biçilmezsin, gel insaf eyle!
Kendine ettiğin zulüm değil mi?

Akıl nimetini fikretmek gerek,
Haram kıldığını terk etmek gerek,
Kalbin sahibini zikretmek gerek;
Yaradan’ı bilmek ilim değil mi?

Kapılıp giderken o furyalara,
Boynunu uzatma sakın yulara,
Şeytanın yazdığı senaryolara;
Nefsin çevirdiği filim değil mi?

Bu dünyayı gönül evine alma,
Fânî güzellere bağlanıp kalma,
Îmânını kibir taşına çalma;
Üsve-i hasene «Gül»üm değil mi?

Şükür çiçekleri açsın hânende,
Sabır serin serin essin sînende,
Kâinâtın özü, cevheri sende;
Ziyan olup gitmek elîm değil mi?

Belki de bir daha olmaz sabahın,
Uyutmasın derdi, gamı günahın,
Rahmetinden başka var mı penâhın?
Rüzgârda savrulan külüm değil mi?

Servet’im yakamdan tutarlar yâ Rab,
Kabir zindanına atarlar yâ Rab,
Bir mîzan kurulur, tartarlar yâ Rab;
Der misin; «O Ben’im kulum değil mi?»