SÜT: İKRÂM-I İLÂHÎ

Ömer Sâmi HIDIR samihidir@gmail.com

 

Memeli… İnsan da içinde, diğer süt veren mahlûkat da.

Her annenin bünyesinde yavrusunu beslemek için süt üretilmekte. Fakat hiçbir anne bu üretime müdâhil değil. İlâhî program kusursuzca işlemekte. Yavrunun en çok ihtiyaç duyduğu besinler, gözle görülemeyecek kadar küçük yapılarda, kusursuz bir hassâsiyetle hazırlanarak yavruya ulaşmakta.

Asrımızdaki tetkiklere kadar, anne sütünün bebekler için çok mühim bir gıda olduğu bilinmiyordu. Hattâ; insanı evrim mahsûlü gören şaşkın gafiller nazarında anne sütü, iptidâî bir gıda olarak görülüyordu. Tetkikler neticesinde anlaşıldı ki;

Anne sütü, ilâhî kudret akışları ile dolu bir mükemmellik arz etmektedir. Onda, çocuğun hayâtî ihtiyaç duyduğu; vitaminler, hormonlar, koruyucu maddeler ve mikroplarla mücadele eden enzimler; mânen de annenin karakterini çocukta teşekkül ettirecek unsurlar mevcuttur. Süt, annenin yavrusunu besleyip büyütmesinde çok büyük öneme sahip.

Sütün kıvâmı dahî özel olarak ayarlanmakta;

Meselâ kangurunun hamilelik ve yavrularını emzirme nizamı bambaşka hususiyetlerle doludur. 30-40 günlük kısa bir gebelikten sonra doğan, henüz çok minik olan yavrular, annelerinin kesesine geçer ve dokuz ay daha kesede anne sütüyle beslenirler. Bu süt, yavrunun ihtiyacına göre salgılanır. Başta su gibi berrak, sonraki aylarda koyu ve yağlı. Bir yavru büyürken, anne kanguru bir başka yavru dünyaya getirebilir; onun için ayrı, evvelki yavru için ayrı ayarlarda süt, vücudunda yaratılır ve âdeta ayrı musluklarda ikrâm edilir. Bir üçüncüsü doğar, bu kez üç memeden üç ayrı vasıfta süt akar.1

Bizler gıda hususunda, koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanların sütünden de âzamî derecede istifade ediyoruz. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır. Onların (bedenlerinin) içinde bulunan ve bağırsak muhteviyâtı ile kan arasındaki birleşmeden meydana gelen, içenlere içimi kolay olan saf bir sütü, Biz size içecek olarak veriyoruz.” (en-Nahl, 66)

Tefekkür nazarı ile baktığımız zaman; sütünden yararlandığımız hayvanların yediği ot, saman gibi gıdaları hiçbirimiz yiyemeyiz. Hayvanın midesindeki yarı sindirilmiş otlar ve kan da iç açıcı değildir. Fakat süt en güzel ikramlardan biridir. Herkes nefis tadı ve kokusuyla ikram edilen bir bardak süt karşısında müteşekkir olur.

Peki, bu eşsiz gıda nasıl meydana gelir?

Kur’ân’ın indiği dönemde, sütün nasıl oluştuğu bilinmiyordu. Ancak günümüzde gelişen teknik ile bu bilgilerde tafsilâta ulaşıldı.

İneğin yediği gıdalar işkembede sindirilmeye başlanır, sonra börkenekten tekrar ağza gelir ve tekrar çiğnenip kırkbayıra ve oradan şirdene geçer. İşte bu safhalardan geçen sindirilmiş gıdalardaki besinler kan yolu ile süt bezlerine iletilir. Süt, bundan sonra meme bezlerinde sentezlenir.

İneğin 1 litre süt verebilmesi için 300-500 litre kana ihtiyaç vardır. Buna göre günde 20 litre süt veren bir ineğin süt kesesindeki damarlardan, 24 saat içerisinde 6-10 bin litre (ortalama 8 ton) kanın geçiş yapması ve sütün içerisine dâhil olacak; amino asit, glikoz (şeker), yağ asitleri, vitamin ve tuzları süt bezi hücrelerine taşıması gerekir.2 100 gram inek sütünün içerisinde 87 gram su, 3,5 gram yağ, 4,9 gram lâktoz, 3,5 gram protein ve 0,7 gram kül bulunur.

Dünyada her yıl ortalama 850-900 milyon ton süt sağılmakta. Teknoloji ne kadar gelişse de henüz sütün sentetik olarak imalâtı mevzu bahis değil. Çünkü meme bezinde sentezlenen; süt yağı, lâktoz, kazeinler, α-laktalbuminler ve β-laktoglobulinler tabiatta sadece sütte bulunmakta.

Süt, doğrudan tüketiminin yanı sıra gıdâ sanayiinde (tereyağı, kaymak, krema, peynir, yoğurt, ayran ve süt tozu vb.) ve farmakolojide hammadde olarak, hayvan yetiştirmede ise besin olarak kullanılmakta.

Sütün ne kadar hassas bir fabrikada üretildiğine bakalım:

Meme bezinde alveol salkımından oluşan yaklaşık 2 milyar odacık bulunmakta. 150-200 alveol hücresinden oluşan bu odacıklarda üretilen süt, kanallar yardımı ile süzülmekte ve hazneye taşınmakta. Günde 70-80 litre süt veren inek cinslerinin olduğunu düşünürsek, bu üretimde nasıl bir fabrikanın faaliyet gösterdiğini daha iyi anlarız.

Peygamber Efendimiz’in zamanında kanın; sindirilmiş gıdalardan ayrışmış besinleri, süt salgı bezlerine taşıdığı, bu salgı bezlerinin de kendilerine ulaşan ham maddeleri işleyerek süt ürettiği bilinmemekteydi. Zira ihtisas gerektiren böyle bir bilginin; Kur’ân’ın indirildiği devirde insanlar tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı açıktır.

SÜTÜN ŞİFASI

Hadîs-i şerifte buyurulur:

“İnek sütü ile tedavi olunuz. Çünkü ben yüce Allâh’ın bunda şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit nebattan otlamaktadır.”3

Peygamber Efendimiz, hayvanlara yumuşak muamele yapılmasını tavsiye ederdi. Onları uzun tırnaklar ile sağarak eziyet etmeyi men ederdi.

Bir sahâbî, Peygamberimiz’in kendisine yaptığı şu tavsiyeleri aktarmıştır:

«Eve döndüğün zaman hâne halkına söyle, hayvanlara iyi baksınlar. Yemlerini güzelce versinler. Yine onlara tırnaklarını kesmelerini emret ki hayvanların memelerini süt sağarken, hayvanları incitmesin. Verirken de alırken de hepsini alma, yavrusuna da bırak.»”4

Bu hassâsiyet, bizim rahmet insanı olma yönümüz. Fakat günümüzde makine ile sağım yapılırken de bu ve benzeri noktalara dikkat edilmekte. Uzmanlar bunu şöyle açıklıyor:

“Adrenalin hormonu, sütün memeden sağılmasını kolaylaştıran oksitosin hormonu üzerinde olumsuz etki yapar. Buna göre; sağılacak hayvanın korkutulması, ürkütülmesi, tedirgin edilmesi veya uzun tırnaklarla sağım yapılarak acı verilmesi, adrenalin hormonu salgısını artırdığı için sağım miktarını azaltır.”

Bu sebeple artık bütün çiftlikler ticârî kaygılardan dolayı, bu noktalara dikkat etmekte.

Süt, âyet-i kerîmede cennette ikram edilecek içecekler arasında da zikredilmekte. Cennet ehline Rabbimiz billûr gibi sulardan, tadı değişmeyen sütten, sarhoş etmeyen şaraptan ve süzme baldan ırmaklar hâlinde ikram edeceğini va’d etmekte.5 Bu da süt üzerine tefekkürümüzü artırmakta.

Rabbimiz’in sayısız nimetlerine elimizden geldiğince şükredebilmek ve Efendimiz’e mîracda da ikram edilen sütü, cennet nehirlerinden içebilmek niyazıyla…

________________________________

1 Topbaş, Osman Nûri, Mekteb-i Âlem. s. 75.
2 Knight et al. 1994. Nutrient metabolism and utilization in the mammary gland. Livest. Prod. Sci. 39: 12-137.
3 Kenzü’l-Ummâl, 10/28208.
4 Ahmed, III, 484; Heysemî, V, 168, 259, VIII, 196.
5 Muhammed, 15.