ÇIRPINIRDIN KARADENİZ
YAZAR : Dr. Halis Ç. DEMİRCAN cetindemircan2@hotmail.com.tr
Azerbaycan’ın kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü hâtırasına…
Bir sonbahar günü, yağışlı bir havada; Salacak’taki balıkçı kahvehânesinde bir taraftan sabah çayını yudumlarken, bir taraftan Senai Beyin gelmesini bekliyordum.
Bazı günler Senai Bey Çiçekçi’den, ben Selimiye’den Harem’e doğru iner, Salacakta buluşur, sabah çaylarımızı içtikten sonra Hacı Selimağa Kütüphânesi’ne doğru yürürdük.
Salacaktaki balıkçı kahvehânesinin demir parmaklıklı camlarına yağmur damlaları hızlı hızlı vururken, radyodan bir ezgi yükseliyordu:
Çırpınırdı Karadeniz,
Bakıp Türk’ün bayrağına…
Ah ölmeden bir görseydim,
Düşebilsem toprağına…
İlk sözlerini duyar duymaz, kendimizi içimizdeki coşkuya bırakıp mırıldandığımız bu türküyle; atalarımın göçtüğü yer olan Batum’u düşündüm, Karadeniz’i düşündüm, türküyü mırıldanmaya başladım…
O sırada Senai Bey içeri girdi:
–Hocam hayırdır, çok coşkulu gördüm seni…
–Radyoda çalan ezgiden herhâlde Senai Bey!
Bir taraftan radyoda türkü çalmaya devam ediyordu:
Sırmalar sarsam koluna,
İnciler dizsem yoluna,
Fırtınalar dursun yana;
Yol ver Türk’ün bayrağına…
–Hocam sanki bir dejavu yaşıyorum.
–Nasıl yani Senai Bey?
“–Hocam, ben ordudayken gemiyle vazifeli olarak Batum’a gitmiş idik. Orada limandaki bir kahvehânede çay içerken, kahvehânenin sahibi bir Âzerî amca bizi o kadar hasretle kucaklamış bağrına basmıştı ki bu sevgiye şaşırmış kalmıştık.
Türk bayrağı taşıyan gemimiz limana girerken görmüş, bizi kapıda karşılamıştı.
İkram ettiği çayları içerken de makaralı teybiyle bize bu türküyü dinletiyordu.
Bir taraftan çaylarımızı yudumlarken bir taraftan türkünün hikâyesini bu Âzerî amcadan dinlemiştik…” deyip anlatmaya başladı Senai Bey:
“Balkan Savaşı patlak verdiğinde 20 yaşında olan ünlü Âzerî istiklâl şairi Ahmed Cevad, Türk kardeşlerine yardım etmek için «Kafkas Gönüllüler Birliği»ne katılır ve Mehmetçik ile Trakya’da düşmana karşı savaşır.
Kars ve Erzurum halkının Rus ve Ermeniler tarafından katliâma maruz bırakılması Ahmed Cevad’ın tekrar kardeşlerine yardım için bölgeye gidip Türk halkına ve askerine yardım etme mecburiyeti hissetmesine sebep olur ve böylece onun adı «Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyye»sinin çalışmalarında yerini alır. Burada etkilenen şair, Kars’ta gördüklerini şu mısralarla dile getirir:
Karları boyamış mazlumlar kanı,
Ölenler çok, fakat mezarı hanı?
Ayaklar altında şöhreti, şânı,
Kalanları görüp feryâda geldim!
Rusya’da Stalin’in hüküm sürdüğü dönemlerde aşırı Türk milliyetçisi olmakla suçlanan Ahmed Cevad Bey; ufak penceresi Karadeniz’e bakan bir Rus hapishânesine konulur ve orada; «Çırpınırdın Karadeniz» diye başlayan o ünlü şiirini yazar.”
Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına…
«Ah!» diyerdim, heç ölmezdim, düşebilsem ayağına…
Ayrı düşmüş dost elinden, yıllar var ki çarpar sînem,
Vefâlıdır geldi giden, yol ver Türk’ün bayrağına…
İnciler dök gel yoluna, sırmalar diz sağ soluna,
Fırtınalar dursun yana, selâm Türk’ün bayrağına…
Hamidiye ve Türk kanı hiçbirinin bitmez şânı,
Kazbek olsun ilk kurbanı, selâm Türk’ün bayrağına…
Dost elinden esen yeller; bana şiir, selâm söyler,
Olsun bizim bütün eller, kurban Türk’ün bayrağına…
(15 Kânun-i evvel 1914)
1918 yılı başları, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu yenilmeye başlar; Bolşevik Devrimi ile Rus ordusu da çözülür, Kafkasya’da askerî boşluk teşekkül eder.
Bu sırada Mehmed Emin Rasulzâde’nin liderliğinde bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti ilân edilir.
Fakat askerî boşluktan yararlanan Ermeni orduları; İngilizlerin de desteğiyle saldırıya geçerek, katliâmlarla, evvelâ Gence’yi, ardından Bakü’yü ele geçirirler.
Rasûlzâde’nin yardım talebi üzerine Enver Paşa; 29 yaşındaki General Nuri Paşa’nın komutasında bir «Kafkas İslâm Ordusu» teşkil ederek harekât emri verir. Bu ordu önce Gence’yi, sonra da Bakü’yü kurtarır.
Harekât boyunca Türk ordusu, Azerbaycan’ı kurtarmak için 1130 şehid verir.
Şiir, ünlü Âzerî besteci Üzeyir Hacıbeyli tarafından bu olayın hâtırasına 1918’de bestelenir.
Kalbi her zaman Türk’ün bağımsızlık ateşiyle yanan Ahmed Cevad Bey, 1937 yılında Ruslar tarafından kurşuna dizilerek şehid edilir.
Allâh’ım! Ahmed Cevad Bey ile birlikte bütün şehidlerimize rahmet ihsan eyle. Kabirlerini pür nûr eyle, makamlarını âlî eyle, cennetinle ve cemâlinle müşerref eyle yâ Rabbî!
Allâh’ım! Devletimizi, milletimizi pâyidâr eyle. Vatanımızı, milletimizi ve tüm İslâm vatanlarını muhafaza eyle!
Büyük şairin «Susmaram» adlı şiirinin son dörtlüğünü; tam da şu sıralarda, Türk gençliğine özgüven vermesi dileğiyle buraya alıyorum:
Men Türk evlâdıyam; derin aklım, zekâm var!
Ne vahtacan çiynimizde gezecekdir yağılar?
Ne kadar ki; hâkimlik var, mahkûmluk var, ben varam,
Zulme garşı isyankâram, ezilsem de susmaram!