VAZİFE BAŞINA!

YAZAR : İrfan ÖZTÜRK

Ey kardeş! Haydi vazife başına, oku ve öğren! Allâh’ın ilk emridir bu. Kâmil insan olmak için, durmadan oku. İlâhî kudretin eserlerini görmek ve Allâh’ı daha güzel tanıyabilmek için, ibretle bak, dikkatle oku!

Çünkü insanla hayvanı birbirinden ayıran sıfat, okumak ve öğrenmektir. Okumaktan ve öğrenmekten kaçma, câhil kalmaktan kaç! Allâh’ın kesin emirlerine bak:

“Sakın câhillerden olma!” (el-En‘âm, 35) Cehâletten uzaklaş, ilme yaklaş, câhillerden ayrıl, ilim sahiplerine kavuş!

Yüce Peygamberimiz’in emrine dikkat et:

“Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen yahut da ilmi seven (destekleyen) ol. Sakın beşincisi olma! Helâk olursun.” (Taberânî, Evsat, V, 231)

Oku, fakat önce Allah adıyla oku. Allah kitabını oku. Seni yaratan Rabbinin adını unutmadan oku! Allâh’ın adıyla başlanmayan işlerde hayır yoktur.

Cehâlet karanlıktır, ölümdür. İlim ışıktır, diriliktir. İlim ışığını yakmayanların, bilgi ile kafalarını parlatmayanların, kefeni ve mezarı cehâlet olmuştur. İlmin Allah indindeki derecesi yüksektir.

Vatan ve din için düşman kurşununa göğsünü geren, can veren şehidlerin kanı ile îmanlı ilim adamlarının mürekkebi tartıldığı zaman, ilmin mürekkebi ağır gelecektir. İlim sahibinin ömrü hem kendisi hem de milleti için berekettir. Çünkü âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden üstündür. Şeytanın esir aldığı ve kendisine şeytanlık vazifesinde yardımcı olarak kullandığı kimselerin çoğu, câhildir. Bununla beraber ilmini, îman nûru ile birleştirmeyen nice âlimler de şeytanın işine en çok yarayan insanlar olmuştur. Âlimin fesâdı, âlemin fesâdıdır.

Müslüman kardeş, vazife başına! İlmi sev, ilim sahiplerine hürmet et! Bilgi öğrenmenin ilk şartı hocaya saygıdır. İlim şehrinin kapısı Hazret-i Ali’nin;

“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” düsturunu unutma! Koş kardeşim! İlme koş, ilim yuvalarına koş! Herkes, sahibini bekleyen vazife başına! İslâmiyet’te tembelliğin yeri yoktur. Allah dostlarından Şakîk-i Belhî bak ne demiş:

“Ey insanlar! Ölü iseniz kabre gidiniz. Deli iseniz tımarhaneye gidiniz. Çocuk iseniz mektebe gidiniz. Akıllı iseniz hak yola gidiniz!”

Ey ömrünün baharını yaşayan, mektep çağında bulunan genç müslüman kardeşim!

Hayatını, istikbâlini ve sıhhatini söndüren oyuncakları bırak da sana parlak bir istikbal ve huzurlu bir hayat müjdeleyen ilim ve irfan yuvalarına koş!

➢At elindeki zehirli sigarayı. O seni, büyüklerine karşı saygısız yapıyor.

➢Bırak parmaklarındaki mikroplu iskambil kâğıdını. Onlar senin kıymetli vaktini öldürüyor. Servetini, sıhhatini çürütüyor.

➢Kaç o kirli havalı hânelerden! Kahvehâne denilen tembel hânelerden çık. Senin vaktin ve sıhhatin; içinde yaşadığın vatan ve millet için, kendi saâdetin için gayet lüzumludur.

Maddî ve mânevî varlığımızı korumak, milletçe kalkınmak ve yükselmek; ancak çalışmakla, vazife başında toplanmakla mümkündür.

Muhterem müslümanlar! Hep beraber vazife başına. Karanlıktan, sefâletten kaç; ışığa ve selâmete çık. «Yaşım geçti, işim çok, geç kaldım!» deme. Zararın neresinden dönersen kârdır. Oku, ilim talep et: «Beşikten mezara kadar ilim iste!» Bilmemek ayıp değil denir, ama öğrenmemek ayıptır.

Bilgiye muhtaç kardeşim! İstirahatin ve eğlencen haddi aşmasın! Seni câhil ve sefil yapan eğlencelere asla meyletme!

Allah sana akıl verdi; iyiyi, kötüyü ayırsın diye. Faydayı zararı seçsin diye. Hele o elindeki şişeyi de at. O pisliktir, o mikroptur. O, hayatının ve saâdetinin düşmanıdır. Ağzı kapalı iken uslu duruyor ama; kalbini parçalamak, îmânını, ahlâkını, aklını kaçırmak için hayat yoluna pusu kuruyor. İnsanlıktan ayırıyor seni. Acı ama, şu felâketin dehşetine bak!

Müslüman yurdu, şu güzel vatanımızda bir ay içinde milyonlarca içki şişesi boşalıyor. Milyonlarca iskambil kâğıdı basılıyor. Bunlar milyonlarca defa; uykusuz, kanlı gözlerin önünde elden ele geçiyor. Her çeşit mikropları; insanlar arasında naklederek, hayata, sağlığa kastediyor.

İlim kitapları da kütüphânelerde tozlanırken, çürürken; üzerimize hücum eden felâketin dehşeti, tüyler ürpertiyor.

Edep, insanın şerefidir. Dilini edebe alıştır. Güzel sözlü ol! Gözüne edep gözlüğü tak! Sana yabancı olan fakat başkalarının ırzını ve namusunu temsil eden kız ve kadınlara kötü gözle bakma! Bu da senin kalbini öldürür. Mektep kapılarında, caddelerde, otobüs duraklarında, eli çantalı, ilim ve irfan yolcusu olan kız kardeşlerini fena bakışlarla rahatsız etme! Hele kızlar, çok edepli olsunlar. Hem rahatsız etmesinler hem de rahatsız olmasınlar.

Türk kızı, Türk’ün namusu ve şerefidir. Türk erkeğinin vazifesi daima namus ve şerefini korumaktır.

Bu yakışıksız baktığın kimse; yarın yuvanın anası, aile harîminin ismeti olacaktır. Şimdi dersinin başına! Vazifeni unutma!

“Bilgi öğrenmek kadın ve erkek her müslümana Allâh’ın emridir.” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 17)

Bunu bildiren de insanlığın ebedî güneşi, yüce Peygamberimiz’dir.

Unutma;

“İlim mü’minin kaybolmuş malıdır. Onu nerede bulursa derhâl alır.” (Tirmizî, İlim, 19; İbn-i Mâce, Zühd, 17) Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu da ilimdir.

İslâmiyet; insanlığı cehâlet karanlığından ilim ışığına çıkarmak için gelen, en mükemmel, en güzel ilâhî dindir. Yeryüzüne 1400 sene evvel; “Oku!” emrini getiren yegâne ilim ve terakkî dîni İslâmiyet’tir.

İstiklâl ve hürriyetimizin teminatı da îman nûru ile birleşen ilimdir. İlk vazife okumak ve öğrenmektir. Durma vazife başına!.. (Tahsin YAPRAK, Sesleniş)