BEREKETİN GÜZELLİKLERİ

YAZAR : Nurten Selma ÇEVİKOĞLU nurtencevikoglu@hotmail.com

Yaşadığımız hayatta her işte bereketsizlik izleri görülmekte. Eskiden küçük şeylerle mutlu olmayı bilen insanların dünyası, bugünkü kadar zengin ve çeşitli değildi. Onlar azla yetinmeyi biliyorlardı.

Peki, ne oldu da insanlarda mutsuzluk ve huzursuzluklar ortaya çıktı?

Hiç şüphesiz hayata mânâ kazandıran dindir. Son din ise bilindiği gibi yüce İslâm’dır. İslâm’ın her türlü kaidesi insanları mutlu, cemiyetleri ise huzurlu kılar. Yeter ki insan teslim olsun.

İslâm’a teslim olmayan, nefsine teslim olmuştur. Nefis ise eğer eğitilmezse, insanı hüsran çukuruna yuvarlayabilir.

Bereket bu hakikatlerin neresinde o zaman?

Bereket, hayatımızın tam da içindedir. Bereket, hayatı daha güzel yaşatır. Bereket, yaşanan hâdiseleri insanların en doğru şekilde değerlendirmesini sağlar ve neticeden de hayır hâsıl olur. Şimdi bereketin ne olduğuna bakma zamanı… Nedir bereket?

Bereket; «çokluk, artmak, fazlalaşmak» mânâsına kullanılır. Saâdet, mutluluk, bahtiyarlık olarak da tarif edilir. Yine, tükenmeyen bolluk olarak ifadelendirilir. Bunun tam aksi bereketsizlik ise; «hayırsızlık, eksilmek, azlık» şeklinde tarif edilir.

İslâm’da bereket mefhumu, insanların dünya ve âhiretlerine ait kazanç ve kayıplarını ihtivâ eder. Müslüman; sahip olduğu her çeşit hayır, nimet ve iyiliğin yüce Yaratıcı’nın ikrâmı olduğunu düşünür. Bu durum onu şükretmeye götürür. Şükür de berekete dönüşür. Bereketle her iş âsân olur, nimetler artar. Ama şükürsüzlük de bereketsizliği getirir.

Bereket; hayırdır, güzelliktir. Bereket; bolluktur, refahtır, saâdettir. Cenâb-ı Hak; sayılı ömrümüze, bereketle hayırlar ve güzellikler bahşetsin.

* Ömür İslâm ile bereket kazandı. Hayat Kur’ân ile bereketlendi. İnancımıza göre Kur’ân mübârektir:

“Sana indirdiğimiz bu kitap mübârektir; âyetlerini düşünsünler, aklı olanlar da öğüt alsınlar.” (Sâd, 29) Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği «Kadir Gecesi» mübârektir:

“Biz onu (Kur’ân’ı) mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz uyarıcıyızdır.” (ed-Duhân, 3) «Kadir Gecesi»nin içinde bulunduğu Ramazan ayı mübârektir. Peygamberimiz -aleyhisselâm- buyururlar ki;

“Size Ramazan ayı, mübârek ay geldi. Allah o ayda orucu farz kıldı.” (Nesâî, Sıyâm, 5)

* İnsanlık nübüvvetle bereket kazandı. Peygamberler tüm insanlığın süsüdür. Peygamberler; Hazret-i Allâh’ın insanlar şaşırmasınlar, doğru yoldan ayrılmasınlar diye tüm insanlığa ikramıdır. Onlar; hayatımıza, ölçü-denge ve güzellik sunan en kâmil nümûnelerdir. Onlardan faydalanmamak akılsızlıktır. İnancımıza göre peygamberler mübârektir. Hazret-i İbrahim, Hazret-i İshak, Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa -aleyhimüsselâm- peygamberler mübârek şahsiyetlerdir. Kur’ân’da Hazret-i İsa -aleyhisselâm- kastedilerek;

“Çocuk şöyle dedi: «Ben şüphesiz Allâh’ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübârek kıldı.»” (Meryem, 30-31) buyurulur.

* Velîler, mürşidler, kâmil ve sâlih kimseler de mübârek kişilerdir. Ağızları duâlı, amelleri hayırlı olduğu için böylesi zâtlar bereketli kişilerdir. Bereketle yan yana bulunan bu insanların ömürleri de bereketlidir. Bu kıymetli şahsiyetler; etraflarına huzur, rahmet, muhabbet ve bereket yağdırırlar. (Bilgi için: Günay TÜMER, “Bereket”, DİA, V, 488)

* İslâm inancına göre bazı mekânlar mübârektir. Kur’ân-ı Kerim’de, Kâbe’nin bulunduğu şehir olan Mekke için şöyle buyurulmuştur:

“Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidâyet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke’deki (Kâbe)dir.” (Âl-i İmrân, 96)

Mescid-i Aksâ ve çevresi yani Kudüs de müslümanlar için mübârektir:

“Kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Harâm’dan (Mekke’den), kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya (Kudüs’e) götüren Allâh’ın şânı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.” (el-İsrâ, 1)

Kudüs, hıristiyanlar ve yahudiler için de mübârektir. Hazret-i Peygamber -aleyhisselâm- Şam ve Yemen’e duâ ettikleri için, Şam ve bölgesi de mübârektir (Buhârî, Fiten, 16). Bunlara ilâveten Kur’ân’dan anlaşıldığına göre «Tuvâ Vadi»si de mübârektir:

“Oraya gelince, o mübârek yerdeki vadinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: «Ey Musa! Bil ki Ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allâh’ım!»” (el-Kasas, 30)

* Cenâb-ı Hak; canlıların rızkını temin etmesi için, yeryüzünü bereketlendirmiştir:

“Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mîrasçı kıldık. Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik.” (el-A‘râf, 137)

Bilhassa yağmur, rahmet ve berekete vesiledir:

“Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek dâneler bitirdik.” (Kāf, 9)

Aynı zamanda zemzem de berekettir. (Müslim, Sıyâm, 45)

Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselâm- zeytin ağacını ve zeytini de mübârek olarak görmüştür. (Ebû Dâvûd, Et‘ime, 20)

* Bazı yerler ve vakitler de bereketlidir. Meselâ, Hazret-i Nûh’ın gemisinin karaya oturduğu yer mübârektir:

“Ve de ki: «Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın.»” (el-Mü’minûn, 29)

Âlemlere rahmet Peygamberimiz -aleyhisselâm-;

“Allâh’ım ümmetimin sabah erken vakitlerini bereketlendir!” “Rızık talebinde erken davranınız çünkü fecir vakti erken davranmak berekettir, muvaffakiyettir.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 78) buyururlar. Bu cümleden olarak gece içindeki en değerli vakitler olan seher vakitleri de gecenin bereketidir. Gereksiz uyumanın, bilhassa güneş doğduktan sonra uyumanın; bereketi yok edeceğini Peygamberimiz -aleyhisselâm- beyan etmişlerdir. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, c. I, s. 73)

* Allâh’a îman, takvâ, güzel ahlâk da berekete sebeptir:

“O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık…” (el-A‘râf, 96) Peygamberimiz -aleyhisselâm- da;

“Allâh’a îmânın ve tevekkülün berekete vesile olacağını” (Tirmizî, Zühd, 33) bildirmektedir. Güzel ahlâk içinde değerlendirilen sadaka ve cömertlik (Sebe’, 39), sıla-yı rahim, yumuşaklık, zorlukta olanlara kolaylık gösterme gibi fazîletli davranışlar da berekete vesiledir. (Buhârî, Edeb, 18)

* Yine tevbe ve istiğfâra devam eden kimseye, Rabbü’l-âlemîn bir genişlik bir rahmet ve bereket ihsan eder:

“«Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.» dedim.” (Nûh, 10-12)

* Namaz kılmak da berekete sebeptir:

“Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren Biz’iz. Sonuç Allâh’a karşı gelmekten sakınanındır.” (Tâhâ, 132)

* Evlenmek de berekete vesiledir:

“İçinizdeki bekârları, kölelerinizden ve câriyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lutfu ile zenginleştirir. Allah; lutfu bol olandır, bilendir.” (Nûr, 32)

Kişi; Allâh’ın yardımına güvenerek ve O’nun rızâsını kazanmak için geçim ve rızık endişesi çekmeyerek Allah Teâlâ’ya tevekkül ederek evlenirse, Hazret-i Allah onu zengin edecek ve bereketlendirecektir. (Süyûtî, Celâleddîn Abdurrahman bin Ebî Bekr, Câmiu’s-Sağîr, Şam, trhsz, c. I, s. 462)

* İslâm’da yaşanan hayatı, bereketli kılan pek çok durum vardır. Meselâ; yemeği birlikte yemenin bereketli olacağına dair Peygamber -aleyhisselâm-;

“Birlikte yemek yemek, öncesi ve sonrası elleri yıkamak, besmele ile başlamak ve yemek kabının kenarından yemek berekete sebeptir.” (Tirmizî, Et‘ime, 12) buyururlar. Bunların tersi de bereketi giderir. (Tirmizî, Et‘ime, 11)

Yine Cenâb-ı Hak buyurur:

“… Evlere girdiğiniz zaman, kendinize (birbirinize), ehlinize Allah katından bereket, selâmet ve güzellik dileyerek selâm verin. Allah size âyetleri, düşünüp anlayasanız diye böylece açıklar.” (Nûr, 61) Demek ki selâm vermek de berekete vesiledir.

* Şükretmek de bereket vesilesidir:

“Hatırlayın ki Rabbiniz size; «Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir!» diye bildirmişti.” (İbrâhîm, 7)

İsraf, yalan, alışverişte yemin de bereketi götürür. (el-Gazâlî, İhyâ, c. 2, s. 536)

Zulüm icrâ etmek, haddi aşmak, haksızlık yapmak gibi durumlar da bereketsizliğe yol açar. (en-Neml, 52)

Fâiz (el-Bakara, 276), karaborsa da (İbn-i Mâce, Ticâret, 6) bereketi giderir.

Günah ve mâsiyetin çokluğu da bereketsizliğe sebeptir.

Hâsılı, şu yaşadığımız devirde berekete ve bereketsizliğe vesile olan pek çok hâdise vukû bulmaktadır. Biz inanıyoruz ki, hayat Kur’ân’la bereket kazanmıştır. Fazîletli davranışlar, peygamberlerin ahvâliyle bereket kazanmıştır. Son Peygamber Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in güzel ahlâkıyla ameller bereketlenerek sâlih hâle yükselmiştir. İnsan eğer gençlik çağlarını güzel değerlendirirse, ömrünün en bereketli ve en verimli zamanlarını yaşar. Günün bereketi, seherler sayesindedir. Mevsimler de baharla bereketlenmiştir.

Nice azlar bereketle çoğaldı. Var olanla yetinmeyenler bereketsizliğe dûçâr oldu. Bugün maalesef herkeste bir şükürsüzlük ve kanaatsizlik mevcut. Devamlı, hâlden şikâyet -farkında değiliz ama- neredeyse hastalık hâline geldi. Bu menfî bir bakıştır, inanç zayıflığıdır, kendi yanlışını görmemektir.

Hâlbuki verilen nimetlerin kadr u kıymetinin bilinmesi yani şükretmek; insanın hayatını pozitif etkiler, kişiye iç huzuru temin eder. Şükür selâmettir, sevinçtir, neticesi de berekettir. O zaman;

Bereket, insanın hayata tutunmasını temin eder. Bereket, insanın iç âlemine neşe bahşeder. Duygular dahî bereketlenir. Bereket her yönü ile Hak Teâlâ’nın insanlara olan pek çok ikramından bir ikramıdır. Hazret-i Allah; dünyayı, içindekileri, yeri-göğü-denizleri ve dahî yeryüzünün derinliklerindeki sayısız varlıkları, bereketiyle kuşatmıştır. İnsanı da akıl-fikir-düşünme nimetleriyle bereketlendirmiştir.

Yüce Mevlâ hepimizi bunları idrak edenlerden kılsın. Bereketli günlerimiz, bereketli bir ömrümüz olsun inşâallah…

Âmîn…